Eski günlerdeki gibi tradutor Português
673 parallel translation
Karşılıklı biraz sohbet etmek iyi olur diye düşündüm eski günlerdeki gibi.
Achei que seria agradável termos uma conversa simpática...
Eski günlerdeki gibi.
É como dantes.
- tıpkı eski günlerdeki gibi.
- Você e eu, como nos velhos tempos.
- Evet, eski günlerdeki gibi.
- Sim, como nos velhos tempos.
Maxim, ne zaman, eski günlerdeki gibi, partiler vereceksin burada?
Maxim, quando dará festas como nos velhos tempos?
Eski günlerdeki gibi.
- Como antigamente.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Bem, parece-se com os antigos dias de trabalho.
Eski günlerdeki gibi.
Como nos velhos tempos, não?
Belki eski günlerdeki gibi bilek ve silah gücünle istediğin her şeyi gasp etmeyi tercih edersin.
Pode não gostar. Preferia os tempos... em que alguém apanhava o que queria... com um punho forte e uma pistola rápida.
Doğruyorlar, parçalıyorlar, eski günlerdeki gibi.
Cortar, talhar... Tal como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, uçaklar arasında yakalıyorum seni.
Como nos velhos tempos, trocando de aviões.
Seni geri istiyorum, Link ama eski günlerdeki gibi istiyorum.
Eu quero-te de volta, Link, mas quero da mesma forma que era antes.
Aynı eski günlerdeki gibi, değil mi?
Como os velhos tempos, não é?
Eski günlerdeki gibi olacak. Biliyorum.
Vai ser como nos velhos tempos!
Eski günlerdeki gibi.
Tal como nos velhos tempos.
Eski günlerdeki gibi, kamptan ayrılmadan önce o tüfekleri kontrol etmeliydin.
Em outros tempos, teria revisado os rifles antes de sair do acampamento.
Bir an eski günlerdeki gibi hissettim oradayken.
Por instantes, recordei os velhos tempos.
Eski günlerdeki gibi, sırtını yıkarım.
Como fazíamos dantes, eu esfrego-te as costas.
Ama hiçbir şey eski günlerdeki gibi değil.
- Olá, Charles! - Olá, Frank. E repara que não tem nada a ver com os velhos tempos.
Gel, biraz yanyana oturalım eski günlerdeki gibi.
Venha, sente-se aqui um momento como fazíamos antes, nos velhos tempos.
Peki... Eski günlerdeki gibi.
Parece os velhos tempos.
Eski günlerdeki gibi.
Como nos velhos tempos.
Pancho, tıpkı eski günlerdeki gibi bir kez daha yardımını istiyorum.
Pancho, isto é como nos velhos tempos. Mais uma vez peço a tua ajuda.
Eski günlerdeki gibi, iş başındayız.
Estamos de volta ao negócio, tal como nos velhos tempos.
Tιpkι eski günlerdeki gibi, değil mi?
É como nos velhos tempos, não é?
Eski günlerdeki gibi...
Não é como nos velhos tempos...
Eski günlerdeki gibi.
Ouro? Porque não o dividimos?
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Parece que isto voltou aos velhos tempos.
Eski günlerdeki gibi, değil mi?
Como nos velhos tempos?
Eski günlerdeki gibi.
Como nos velhos tempos!
Tekrar beraber olmak çok güzel tıpkı eski günlerdeki gibi, ve kendimi şimdi çok daha iyi hissediyorum.
É estupendo voltarmos a estar as três juntas como nos velhos tempos.
Yine beraberiz. Eski günlerdeki gibi.
Os três juntos de novo.
Dün gidip kır evini hazırladım. Yiyecek bir şeyler koydum. Eski günlerdeki gibi.
Fui à casa de férias, ontem, liguei o aquecimento e deixei comida, como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, ha?
Tal como nos velhos tempos, não?
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Como nos bons velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Como nos velhos tempos.
- Eski günlerdeki gibi.
- Como nos velhos tempos.
Eski günlerdeki gibi.
Como nos velhos tempos, Peachy.
Gelmemiş olurlarsa, sadece sen ve ben kalırız tıpkı eski günlerdeki gibi.
Se não chegarem, comemos sozinhos. Como nos velhos tempos...
Eski günlerdeki gibi üçe karşı bir mi?
Três contra um? Como nos velhos tempos?
Tıpkı eski günlerdeki gibi, öyle değil mi, Tigh?
Tal como nos velhos tempos, não é, Tigh?
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
É como nos velhos tempos.
- Eski günlerdeki gibi.
- Como antigamente.
- Eski günlerdeki gibi mi?
- Como antigamente?
Aynı eski günlerdeki gibi, tatlım.
É como antigamente, querida.
Dışişleri Bakanlığı tıpkı eski günlerdeki gibi halinden çok memnundur.
Estrangeiros anda satisfeitíssimo, parecem os velhos tempos.
Cuma gecesi tren avluya çekildiğinden beri o eski günlerdeki gibi olmadı, tren pazar sabahına kadar çıkmayacak.
Não é como nos velhos tempos quando o comboio ficava estacionado na Sexta à noite e só saía de lá na Segunda de manhã.
Aynı eski günlerdeki gibi.
Como nos velhos tempos.
Eski günlerdeki gibi mi?
- Como nos velhos tempos?
Eski günlerdeki gibi.
- Como nos velhos tempos.
Yaşlı Ryan, eski güzel günlerdeki gibi bize yardım edecek.
O bom e velho Ryan vai-nos ser útil, como foi nos bons velhos tempos.
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
eski dostlar 20
eski dost 55
eski dostum 305
eski moda 22
eski kocam 26
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
eski dostlar 20
eski dost 55
eski dostum 305
eski moda 22
eski kocam 26