English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ E ] / Eve gidip

Eve gidip tradutor Português

2,051 parallel translation
DiNozzo, eve gidip hazırlan.
DiNozzo, vai a casa, faça as malas.
Baba eve gidip şuna bir bakacağız.
Olha pai, nós vamos para casa instalar isto.
Eve gidip, sanki bu hislerim yokmuş gibi davranmalı mıyım- -
Devo ir para casa e fingir que não sinto nada disso?
Evet. Evet, sonra eve gidip düşündüm, işinde büyük ihtimalle çok ama çok başarılı olan, böylesine değerli ve biricik dostuma nasıl öyle korkunç davrandım dedim.
Sim e depois fui para casa e pensei "que coisa horrível de dizer a uma tão querida, querida amiga que é provavelmente muito boa no que faz."
Çünkü şimdi eve gidip korse, kilotlu çorap ve kombinezon giyeceğim ve o düğün pastasının tepesindeki aptallara benzeyeceğim ve herkes bana bakarken kiliseyi baştan aşağı yürüyeceğim ama olsun, çünkü bugün baştan sona bir ameliyat yaptım.
Porque agora tenho que ir para casa e vestir um espartilho, uns collants e uma anágua e parecer uma daquelas idiotas em cima de um bolo de casamento. E depois tenho que caminhar até ao altar e ter toda a gente a olhar para mim. Mas tudo bem, porque hoje pude operar uma pessoa, do princípio ao fim.
Yani ben bir beslenme uzmanıyım, ve bütün günümü insanlara sağlıklı beslenmelerini söyleyerek geçriyorum. Ama kötü bir gün geçirdiysem, Eve gidip bir kutu dondurmaya yumuluyorum.
Quero dizer, eu sou nutricionista e passo o dia a ensinar as pessoas a comer saudavelmente, mas se tiver um dia mau, vou para casa e mergulho numa banheira de gelado.
Sen eve gidip kendine bir bavul buluyorsun.
Tu vais para casa e vais arranjar uma mala.
En iyisi eve gidip biraz kestireyim.
É melhor eu voltar para casa e dormir.
Şimdi eve gidip soğuk algınlığım için bir çorba yapacağım.
Agora tenho de ir para casa fazer uma sopa para esta constipação.
Francine, eve gidip konuşmalıyız.
Francine, temos de ir para casa conversar.
Eve gidip uyumalısın, yoksa Haas gibi aklını kaçırıcaksın.
Ou ficará à base de remédios como Haas. Haas?
Eve gidip namaste yaptıktan sonra onunla bütün gece oynayabilirim.
E eu tenho de ficar em casa a brincar com isto.
Todd, eve gelmiş olmalı eve gidip, yemek hazırlamak zorundayım.
O Todd deve estar a chegar eu tenho mesmo que voltar a casa, para fazer o jantar.
Bunu sır olarak saklamanın iyi olduğunu düşünebilirsiniz. Bunu içinizde tutmak iyi olabilir. Bence her ikiniz için de eve gidip eşlerinizle konuşmak ve birlikte bunu çözmeye çalışmak en iyisi olur.
Podem achar que ter um segredo é bom e que guardá-lo é melhor, mas acho que seria melhor para ambos irem para casa.
Meslektaşım konuyu polise bildirdi adamı tutukladılar, kefaletle serbest kaldı ve eve gidip karısını kafasından vurdu.
A minha colega denunciou-o à Polícia, eles detiveram o marido, saiu sob fiança, foi para casa e alvejou a esposa na cabeça.
Bir keresinde, çift nöbet tuttuktan sonra, eve gidip Turk'ün yanına kıvrıldığıma yemin edebilirim.
Uma vez, após um turno duplo, jurei ter ido para casa e ter-me deitado com o Turk.
Eve gidip, annenin yanında kalmanı istiyorum.
Vai para casa e fica com a tua mãe.
Sen de eve gidip, orada kalmalısın Jimmy.
Vai para casa também, Jimmy.
Eve gidip duş almak ve bugünü unutmak istiyorum.
Apenas quero ir para casa, meter-me numa banheira morna E esquecer que este dia aconteceu.
Ama şimdi söyleyeceğim şey çok önemli... Ve bunu benim için yapmanı istiyorum. Eve gidip, Ellie'yi idare etmelisin.
E o que tens de fazer por mim agora, é ires para casa e cuidares da Ellie.
Rufus, hemen eve gidip, uyku tulumlarımızı getirmeliyiz.
Rufus, temos que ir a casa buscar os sacos-cama.
Pekala beyler, sıkı iş çıkarttınız. Ama artık eve gidip, duş alsanız iyi olacak.. .. soğuk daha iyi olur.
Está bem, rapazes, obrigada pelo vosso trabalho árduo, mas talvez esteja na hora de irem para casa, tomar um duche... de preferência um banho frio.
Eve gidip uyumalısın veya çocuğunla oynamalısın.
Devia estar em casa a dormir ou a brincar com o seu filho.
Terliklerimden rahatsız olduğun için üzgünüm ama eve gidip de değiştirecek değilim.
Desculpa se as minhas sandálias ofendem-te mas não vou a casa trocá-las.
Eve gidip anneme bakacağım.
Vou a casa ver como está a minha mãe.
Benim eve gidip günün sözünü biraz açalım mı?
Porque não vamos para minha casa e separamos as palavras?
Eve gidip onları almalıyım.
Tenho que ir em casa buscá-las.
Öyleyse... hediyenle eve gidip onla oynayabilirsin, Rudi.
Então vai para casa brincar com o teu presente, Rudi.
Ve sonra sanırım eve gidip uyuyacağım. Çünkü ne zamandır uyumuyorum...
E depois vou para casa dormir, porque não durmo há...
Eve gidip kafa dinleyeceğiz.
Está um dia péssimo. Vamos para casa, vamos acalmar, está bem?
Kahvaltı, öğle ve akşam yemeği. Sonra eve gidip ruh ikiziyle sanal seks yaparım.
Pequeno-almoço, almoço, jantar, depois cibersexo com a alma gémea.
Kocam dün bana pediatri uzmanlığını seçersem iki yıllık bir eğitime daha başlarsam genel cerrahi uzmanı olup akşamları eve gidip yemek yapmak varken bunun getireceği ek yükü kabul edersem beni boşayacağını söyledi.
O meu marido disse-me ontem que, se eu aceitar o internato de Pediatria, se assinar por mais dois anos de treino e com todas as horas e carga de trabalho a que obriga, quando poderia ser assistente de Cirurgia Geral e chegar a horas para jantar, ele divorcia-se de mim.
Sonra da eve gidip oğluma "Güzel Amerika" nın son 95 satırını okurum...
Depois ir para casa e cantar os últimos 95 versos de, América The Beautiful, ao meu filho.
Neden eve gidip- - Evet, gidip?
- Por que não vais para casa...
Ama önce eve gidip beyaz ipek gömleğimi almalıyız.
Mas antes quero ir buscar a minha camisa branca, a de seda.
Sen şimdi eve gidip,... bir şeyler yemeli ve dinlenmelisin.
Deves ir para casa, comer e descansar um pouco.
Eve gidip de günlüğüme senin vampir olabileceğini yazmıyorum.
Não escrevo no meu diário que talvez sejas um vampiro.
Peki eve gidip- -
Sendo assim, achas que podes ir a casa e...
Eve gidip duş almam lazım.
- Vou para casa tomar um duche.
O yüzden eve gidip, bir duş alıp en şiddetlisinden bir tane oyun bulup oynayacağım.
Vou para casa, tomar um banho quente e jogar o jogo de vídeo mais violento que encontrar.
- Şüphem yok. Şimdi eve gidip kız arkadaşına ne yaptığını öğren.
Agora vai para casa e descobre o que fizeste à tua namorada.
Eve gidip ders çalışacaktım.
Ia para casa para estudar.
Ty, neden eve gidip biraz dinlenmiyorsun?
Ty, porquê que não vais a casa e descansas um pouco?
Bilmen gereken, partiye gidip her şeyin çılgın bir hal aldığını gördüğümde, geri döndüm ve eve geldim.
Só para que saibas, quando cheguei àquela festa, e vi o quão doida era, virei as costas e vim para casa.
Pekala.Ben okulda olacak, ama, bilirsin, birlikte gidip şu eve bakabiliriz.
Certo. Ben estará na escola, mas você e eu poderíamos ir e olhar a casa.
Ya ben gidip, göğüslerimi kullanacağım bir iş bulsam ve eve kocaman, tombul, dikkat çekici göğüslerle gelsem?
E se eu saísse, fizesse uma mamoplastia e chegasse a casa com mamas gigantes?
Ya param yok deyip tutuklanacak, dayak yiyecek eve perperişan gidip karısı tarafından kapının önüne konacak ya da enayi patronuna dönüp, ki bu ben oluyorum ondan borcunu ödemesini isteyecek.
se disser que não tem dinheiro, ele vai ficar bravo, terá que brigar, e a mulher vai expulsá-lo de casa... Ou ele volta-se para o idiota do seu chefe, que sou eu, e pede-lhe para pagar.
Ama günün sonunda eve gidip çok sevdiğim kocam ve çocuklarımla yaşamak zorundayım.
e com os meus filhos, que adoro!
Yoğun çalıştıktan sonra eve geldiniz doğrudan mutfağa gidip yeni aldığınız mikrodalga ile kendinize güzel bir akşam yemeği hazırladınız.
Chega em casa, depois de um terrível dia de trabalho, vem até aqui, na cozinha, onde vai se deliciar com um belo jantar feito nos seus novos eletrodomésticos.
Tamam, bak gidip Alex Dupraé'yi havaalanından alacağım bütün gün çalışacağım ve eve geldiğimde siz iki aptal pantolonlarınızı giyseniz iyi olur!
Pronto, olhem. Vou buscar a Alex Dupre ao aeroporto. Vou trabalhar o dia inteiro, e, quando chegar, é bom que estejam os dois de calças!
Sonra da eve gidip uyudum. Teşekkürler, Bay Monroe.
Obrigada, Sr. Monroe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]