Hazır değil tradutor Português
1,648 parallel translation
Ayrıca Sandy tam olarak hazır değil!
E mesmo a Sandy ainda não está pronta.
Hala hazır değil, efendim. Sadece 6'ya 6 tank halinde.
Não está pronto ainda, Senhor Só está 2 / 4 funcional
Biliyorsun, Annie buna hazır değil.
Sabes, Acho que a Annie não está preparada para isto.
Henüz hazır değil.
Ela ainda não está pronta.
- Daha hazır değil.
- Ainda não está pronta.
Hazır değil, Todd.
Não está pronta, Todd.
- Evet, henüz hazır değil ama.
- Sim, ainda não está pronta.
Richard daha ondan vazgeçmeye hazır değil.
O Richard ainda não está pronto para a deixar.
Test daha hazır değil, Danny.
O teste ainda não está mesmo pronto, Danny.
Dış dünya bu sırrı öğrenmeye henüz hazır değil.
O exterior ainda não está pronto para aceitar o segredo.
Dış dünya bu sırrı öğrenmeye henüz hazır değil.
Vai ultrapassar isto. O exterior ainda não está pronto para aceitar o segredo.
Tamam, hazır değildim, ve bu hiç adil değil.
Não estava preparado e não é justo.
Anna henüz onları görmeye hazır değil.
A Anna não está pronta para ver.
Hazır değil miyiz?
Preparados?
- Hazır değil. - Hazır olmayan o mu yoksa sen misin?
- Ela não está preparada.
- Henüz hazır değil.
- Ela não está preparada.
Ve o daha bir prenses olmaya hazır değil.
E ela não está pronta para ser uma princesa ainda.
Hazır değil.
Não está pronta.
Belki henüz kimsenin görmesi için hazır değil ama hayat işte.
Provavelmente ainda não está pronto para alguém o ver, mas é a vida.
Henüz kız arkadaşa hazır değil.
Não está pronto para relações.
Jüri odası hâlâ hazır değil.
A sala do júri ainda não está pronta.
- Jüri odası henüz hazır değil.
- A sala do júri não está pronta.
Şimdi kız bağlılık, hoşgörü ve kendine dünyadaki tek dişi kunduzmuş gibi davranılmasını falan ister. Marty henüz buna hazır değil.
Ela iria querer um compromisso, e ternura, e ser tratada como se fosse a única castor fêmea em todo o mundo, e o Marty não está preparado para isso.
Genç kızlık çağının geçip gitmesine hazır değil misin?
Ainda falta muito para deixares de ser uma menininha?
Dünya bu teknolojiye hazır değil.
O mundo não está preparado para esta tecnologia.
Altyapısı hazır değil.
Muito em bruto. Só a gravámos...
- Henüz hazır değil.
- Não está pronta.
Troy, hala hazır değil misin?
Não estás pronto?
Hiçbirimiz bir prensip için ölmeye hazır değil!
Nenhum de nós quer morrer por questões de princípio!
Hayır, daha hazır değil.
Não, ela ainda não está preparada.
Raporum daha hazır değil.
O relatório ainda não está completo.
Bay Whitman'ın arabası hazır değil.
- Não está pronto.
- Hazır değil.
- Ele não está pronto.
Senden ayrı olmak bazı şeyleri anlamamı sağladı. Evliliğe hazır olmaman umurumda değil.
Estar separada de ti fez-me perceber que não me importo se ainda não estiveres preparado para casar.
Birşeyleri değiştirmek için hazır hissedeceğim kendimi, ama henüz değil.
E então estarei pronta para mudar tudo, mas não agora.
Benden özür diledi ve ben de ona : 'sorun değil. Biliyorsun ben aslında gerçekten hazır..'
Nós pedimos desculpa e tudo e eu disse "tudo bem, eu não estou ainda pronta"
- Sorun değil. Ben hazırım.
- Não faz mal, estou pronta.
Artık tekerler hazır ve yuvarlanmaya başladı, artık o aptal, boktan diziye ihtiyacımız kalmadı, değil mi?
Agora que a coisa está a andar, já não precisamos de fazer aquela porcaria de série, não é?
Henüz hazır değil.
Ele não está pronto.
Ben... güzel, akıllı, komik, cinsel olarak her şeye hazır bir kadınla dışarı çıkıyorum. ki en iyisi de bu annem değil.
Eu vou sair para ir buscar uma mulher, linda, inteligente, divertida, sexualmente disponível que, e o melhor de tudo, é que não é a minha mãe.
Bak, bu otel odasında yaşamak uygun değil biliyorum ama yeni yerimiz hazır olunca taşınacağız, yeni bir evimiz olacak.
Sei que viver neste hotel não é o ideal, mas quando a casa nova estiver pronta, mudamo-nos e teremos um novo lar.
Zavallı varlığımı destekleyecek bu geniş tinsel ağın yaratılmasındaki payımı inkar edemem. Hayran olunacak bir şey değil, hatta biraz iki yüzlü. Ama her şeye hazırım.
Não nego que colaborei na elaboração desta vasta rede espiritual de apoio à minha pobre existência, nada há nisto de admirável, será até mesmo algo hipócrita, mas eu faço tudo.
Gaza gelmeye hazır bir avuç liseliyi büyülersin, ama beni değil.
Com certeza, que és talentoso e apaixonado. Podes ter enganado um qualquer juiz tolo no liceu, mas não aqui.
Korktuğumdan değil çünkü biliyorum ki insan bu işi yapıyorsa ölüme her an hazır olmalı.
Não é que eu tenha medo dele. Eu sempre soube que se tem de estar disposto a morrer para pelo menos fazer este trabalho.
Yani, bu gece değil, sen hazır olduğunda başka bir gece?
Quer dizer, esta noite não, mas outra noite quando te apetecer?
Hazır veya değil, işte geliyorum!
Preparado ou não, aí vou eu!
- Evet. - Yarışa hazır olur değil mi?
Vai ficar pronto para a corrida no sábado, não é, Cooter?
Sanırım hazır yaşıyorken şu küçük lanet şeyi bir güzel boyamak lazım, değil mi, Brett?
Bem... acho que podemos comer o filho da mãe enquanto ele ainda está vivo, não, Brett?
Yarın saat 10'da hazır olacaksınız değil mi?
Ainda está combinado para amanhã às dez, certo?
- Hazırız öyleyse, değil mi?
- Então, estamos combinados?
Buna hiç hazır değil.
Não está nada preparada para isto.
hazır değilim 49
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56