Her zaman mı tradutor Português
9,009 parallel translation
Her zaman mı?
- O tempo todo?
Konuşmak istersen her zaman burada olacağım.
Se precisares de falar sobre alguma coisa, estou sempre aqui.
- Seni nerede bulacağımı her zaman bilirim.
Sei sempre onde te encontrar.
Her zaman yanındayım.
Vais ter sempre.
Bana her zaman bir parçası olacağımı söyle!
Diz-me que serei sempre parte de ti!
Takımıma her zaman başka peder bulabilirim, ancak, Enos bana en çok para kazandıranlardan biri.
Posso sempre precisar de outro padre na minha equipa, mas o Enos é um dos que me dão mais lucro.
Sana yardım etmekten her zaman mutluluk duyarım Jim, ama ben...
Fico sempre feliz por o ajudar, mas não me lembro de... O hospital.
Daha fazla napalm bombasına her zaman kapımız açıktır.
Napalm nunca é de mais.
Diğerleri dar geçitlere yerleştirildi böylece sorunla karşılaştığınızda her zaman yardım eden biri olacak.
Os outros estão posicionados em locais estratégicos da nave, então, estará sempre alguém por perto se tiveres algum problema.
Ben seninle her zaman gurur duyacağım.
Terei sempre orgulho em ti.
Fakat her zaman onun için en iyisini dilerim, ve umarım iyi olur.
Mas só lhe posso desejar o melhor e espero que fique bem.
O her zaman, "Bana ver, kızım."
O Ducati diz : "Dá-me isso, miúda."
"Biliyorum ki, benim güvenimi kazanman uzun bi'zaman alacak, " fakat şunu bilmeni isterim, seni seviyorum, ve sen benim kızımsın ve her zaman kızım olarak kalacaksın. "
Sei que vai demorar muito até eu voltar a confiar em ti, mas quero que saibas que te adoro, que és minha filha e que serás sempre minha filha. "
O zaman, bu benim yolumdu, yani bu yolda kalmak için her şeyi yapardım fakat...
Na altura, fiz o que queria, por isso, ia fazer o que fosse possível para continuar assim, mas...
ve onu her zaman yüzüstü bıraktım, çünkü onun anlattığı tarzda bir avukat dava kazanamazdı ve ben kazanmak istiyordum.
E sempre o desapontei porque sabia que esses advogados não ganham. E eu queria ganhar.
Ne kadar zamanım kaldı bilmiyorum ama, her şey bitmeden önce, bilmen gereken şeyler var.
Não sei quanto tempo tenho, mas antes que isso acabe, há coisas que precisa saber.
Üzğünüm her zaman olmamı isteğin kızın olamadım.
Desculpa não tenho sido a filha que querias que fosse.
Sanırım asansörlere her zaman hayrandım.
É um hobby. Sempre fui fascinado por eles.
Her şey zamanı gelince olur, aşkım.
Faremos as coisas em nosso próprio tempo, meu amor.
Akşamımızı en ince ayrıntısına kadar hazır edeceksin! Ve güzel görüneceksin, her zaman ki gibi.
Vais preparar a nossa noite ao mínimo detalhe e vais estar bonita, como sempre estás.
Yardımıma ihtiyacı var! O her zaman... Her zaman beni korumuştur.
Ela está sempre a salvar-me.
Dediğim gibi, yemeklerimde her zaman domates kullanırım.
Como já disse, uso muitos tomates na cozinha.
Her zaman ben alırım.
Sou sempre o guardião.
Lütfen. Her zaman bir yıkım olacaksınız.
Por favor, vão ser sempre demolidos.
Her zaman savaştığımız kişilerden biri olmama izin verme.
Não me deixes tornar numa coisa contra a qual sempre lutamos.
# Her şeyi istiyoruz Zamanımız dolmak üzere #
Queremos tudo É o nosso tempo
Neyse. İkimiz de biliyoruz. Her zaman yanında olamadım.
Ora bem, ambas sabemos que eu nem sempre estive disponível para ti, por isso perdoa-me por ser um pouco super-protectora agora.
- Bilmiyorum, hesaplamaları yaptım ve doğruydu, her zaman doğrudur.
- Não sei, fiz os cálculos, e estavam correctos.
Her zaman gerçekle kurmacayı ayırmakta sorun yaşar mısınız?
Tem sempre dificuldade em distinguir factos de ficção?
- Arkadaşım. Her zaman...
Ela pensa sempre que sabe o que é melhor.
Her zaman yardımı dokundu...
- Ajuda sempre...
Her zaman yardımı dokundu ve bunun için minnettarım.
Ajuda sempre e estou muito grato.
- Bunu her zaman takar mı?
Ele sempre usou aquilo?
- Aslına bakarsanız her zaman kanunun doğru tarafında yer almadım.
Honestamente, nem sempre estive do lado correcto da lei. Não me diga?
Her zaman hayrandım.
Sempre admirei.
Her zaman yaptığımız bu.
É o que fazemos.
Her zaman saklarım ama bu sefer unuttum sanırım.
Eu escondo sempre as chaves. Devo-me ter esquecido.
Öyle bir durumda, sana her zaman iyi davrandığımı hatırlamaya çalış. Her zaman değil.
Nesse caso, tenta lembrar-te que sempre fui simpático contigo.
Her fotoğrafta zaman kodu olduğundan salondaki hareketlerinin şemasını çıkardım.
Na maioria, no fundo. Uma vez que cada foto tem a hora marcada, fui capaz de refazer os seus movimentos no evento.
Judson Kütüphane'yi her zaman düzenli tutuyordu. Ben de kimsenin benim yapamadığımı bilmesini istemedim.
O Judson deixava sempre a Biblioteca tão organizada, não queria que soubessem que eu não consegui.
Her zaman olduğum ve olacağım yerde.
Onde sempre estive. Onde sempre vou estar.
Bütün hayatımı orduda üsten üse koşturmakla geçirdim. Ama her zaman herkesin adımı bildiği küçük bir şehre taşınmak istemiştim.
Sempre fui militar, a mudar de base para base, mas sempre quis assentar numa cidade onde todos sabem o nosso nome.
Her zaman bir yan kapım vardır.
- Eu tenho. Tenho sempre uma porta lateral.
Harika. Will, sen kendi zamanına geç biz kendi zamanımıza geçelim, her şey...
Óptimo, Will, vem para o teu tempo,
Her neyse, uğraşıp rezervasyon yaptırayım o zaman.
Vou tentar arranjar uma reserva.
Her zaman benim kahramanım oldun ama nihayet gerçekten kim olduğunu anlamaya başlıyorum yöresel uçuş pilotu cehennem gibi engebeli yola giden uçuş pilotu ve baba olmak zerre umurunda olmayan son derece bencil bir adam.
Sempre foste o meu herói. Mas acho que estou finalmente a ver quem és realmente. Um piloto regional cujas as aterragens são bem instáveis e um tipo bem egoísta que não se importa mesmo
Para bulunduğu zaman, her şeyin başına yıkılacağını hatırlatmak için buradayım.
Vim lembrar-te que, quando encontrarem o dinheiro, vai tudo cair por terra.
O zaman mantıklı düşünemiyor ve her zamankinden daha çok yardımına ihtiyacı var.
Ele não está a pensar bem. Ele precisa da tua ajuda, mais do que nunca.
Tüm profesyonel başarılarımı, senin evdeki kanepeye kurulup Biyonik Kadın'ı izlemek gibi çok ama çok cesurca bir kararına bağlamadan önce gidip Lily'yi alayım da, bana her zaman güvenebileceğini bilsin.
Antes de alegares que o meu sucesso profissional se deve à tua heroica decisão de ficares no sofá a ver "Bionic Woman" eu vou buscar a Lily, para que ela saiba que pode contar sempre comigo.
bunun için her zaman minnettar olacağım.
e serei sempre grato por isso.
Tony her zaman o zırhın arkasından yaptığı gibi hayatlarımızla oynuyor.
O Tony está a jogar xadrez com as nossas vidas, como sempre faz por trás da armadura.
her zaman 867
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zamankinden mi 41
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zamankinden mi 41
her zaman dediğim gibi 21
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
zaman mı 21
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
zaman mı 21
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004