English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ H ] / Hoş değil

Hoş değil tradutor Português

3,508 parallel translation
Fotoğraflar hiç hoş değil.
As fotos não são agradáveis.
Oh, babamı tehdit ettmen hiç hoş değil.
Não acabaste de ameaçar o meu pai.
Bunun altındakiler hiç de hoş değil, bunun için kılları sevmen gerek.
As coisas aqui em baixo não estão lá muito bem.
Hoş değil, biliyorum.
Não foi fixe, pois não? Eu disse-te.
Gecenin köründe gelip hiçbir şey bulama. Ne kadar hoş değil mi?
E sabes como adoro chegar muito tarde à noite, e não encontrar nada.
Vegas'ta görülmesi hiç hoş değil.
Não é bom sinal ver isto em Las Vegas.
Bu hiç hoş değil.
Ouça, isso não é correto.
Bu hiç hoş değil. İtfaiyecilik bir kardeşliktir.
Os bombeiros são uma irmandade.
- Hastaya yaklaşımın hiç hoş değil.
Tem de tratar melhor os pacientes.
Yapmayın ama. Cidden, bu hiç hoş değil.
A sério, isso está mal.
"Hey, yapmayın millet..." ... başka bir adamın değerlendirmesini yinelemek hiç hoş değil dostum. "
"Vá lá, malta, é feio andar a rever a avaliação de outras pessoas."
Ciddiyim adamım, böylece içeri gelmen hiç hoş değil.
Então? A sério, não está certo entrares assim.
Bu hiç hoş değil.
ah, mas que bom.
Şakası bile hoş değil.
- Nem a brincar.
Biliyorum pek hoş değil bu kısım.
Sei que esta parte não tem piada.
Emily olmadan burada olman bence pek hoş değil.
Pois, mas não acho bem estares aqui sem a Emily por perto.
Benimle taşak geçmen hiç hoş değil. Üzgünüm.
- Não gosto nada que gozes comigo.
Donmuş gıda bölümü çok hoş değil midir?
Não é agradável ir à secção dos congelados?
Ne hoş değil mi?
Não é o máximo?
Durum hiç hoş değil.
Isto vai acabar mal...
Bu hiç hoş değil.
Ah, isso é inadequado.
Bu hiç hoş değil dostum.
Foste mesmo insensível.
Bu hiç hoş değil.
Isso não é fixe.
Uzaktan kulağa hoş geliyor ama yakından hiç de hoş değil.
É uma definição romântica, mas está longe da realidade.
Bu hoş değil.
- Isso não é nada bonito.
Bir kuryeye yasadışı bir malı teslim ettirmek hiç hoş değil.
Não é nada fixe passares cenas ilegais a um estafeta!
Hiç hoş değil.
Isso não é muito bonito.
- Ne yaptığını görüyorum ve hiç hoş değil.
Estou a ver o que estás a fazer, isso não é bom. É como eles andam.
Hiç hoş değil.
Isso é perverso.
- Maaskantje hoş kasaba, değil mi?
É uma bela cidade, Maaskantje, não é?
- O zaman bu hoş birşey, değil mi?
- então é uma coisa boa ou não?
Bu çok hoş olacak, değil mi?
Isto vai ser muito divertido, não vai?
Hiç hoş değil.
A Carly já tem problemas a mais.
Epey hoş, değil mi?
É muito giro, não é?
Ne hoş, değil mi?
Que giro.
Bayan O'Malley, bunlar hoş şeyler değil.
Sra. O'Malley, isso não é nada bom.
Lütfen güven bana, hoş bir yöntem değil.
Por favor acredite-me, assim é feio.
Hoş, değil mi? Hayat dolu
É uma cidade agradável, cheia de vida.
Hoş bir duygu değil.
Não é um sentimento bom.
Hoş çocuksun ancak bence bu iyi bir fikir değil.
És um rapaz querido, mas não me parece boa ideia.
Hayır, bana daha hızlı acil bir şey lazım. "Hoş" değil.
Não, preciso de alguém imediatamente. "Simpática" não.
Çok hoş, değil mi?
É bem fixe, não?
- Hiç hoş değil.
- Não é bonito.
Hoş teklif ama ben senin öğretmeninim, sevgilin değil.
E isso é bonito, mas eu sou sua professora, não sua namorada.
Çok hoş, değil mi?
Não tem piada?
Bu hiç hoş bir şey değil.
Não é coisa que se faça.
Bir fotoğrafçı için hoş bir şey değil.
Não é uma boa ideia para um fotógrafo.
Smith hoş çocuk, değil mi?
- Smith é um sujeito porreiro, não é?
Orada duş perdelerinden hoş bir sergi var, değil mi?
Está aí um bom conjunto de cortinas de chuveiro, não é?
Oldukça hoş, değil mi?
Muito fixe, não?
- Kulağa hoş geliyor değil mi?
- Parece bem, não é?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]