Iyi de tradutor Português
88,426 parallel translation
Mesai saati doldurmuyordu, o nedenle, bir öğretmen ona boşluğu daha iyi değerlendirmesi gerektiğini söyleyemiyordu.
Não cumpria horário laboral para que um professor lhe dissesse que ele tem de usar melhor o espaço negativo.
- Şirket ortağısın ve iyi de bir avukatsın.
És sócio-gerente e ótimo advogado.
Donna iyi de görüşme yarın ve yenilerden kimseyi tanımıyorum.
Mas a reunião é amanhã e não conheço os novos.
- Çok iyi bir çocuk ve çok iyi de bir avukat olacak.
- É um bom tipo. Será um ótimo advogado.
Çünkü bu şirketi birlikte yönetelim dedik eğer bunu yapacaksak kimin hangi alanda iyi olduğu konusunda, kendime karşı dürüst olmalıyım.
Se vamos fazê-lo, tenho de ter noção das minhas aptidões e das tuas.
Üzgünüm Louis, bir şeylerde daha iyi olmaya gitmem gerek.
Tenho de ir ser melhor. Até logo.
Senin dijital versiyonun yaklaşık 10,000 tane en iyi alıntıların esprilerin ve eğlenceli sözlerinle birlikte 5 gigahertz bilgisayar gücünde.
Uma versão digital de ti, com 10 000 das tuas melhores falas, piadas e bocas contidas em cinco gigas de poder computacional.
Biliyorum, ama eğer gerçek bir avukat olacaksam duruşmada daha iyi olmalıyım ve bunun da tek yolu...
- Ficas nervoso em tribunal... - Eu sei. Mas se vou ser advogado, tenho de melhorar isso.
Birbirimizin hakkında her şeyi bilemeyiz ama bu birbirimizi daha fazla tanımamız gerektiğini gösteriyor ve bunu yapmanın en iyi yolu çocuğumuzun dünyaya gelmesine hazırlık yapmak.
Não sabemos tudo um sobre o outro. Mas isso quer dizer que temos de nos conhecer melhor. Não há melhor maneira de nos conhecermos melhor do que prepararmo-nos para receber o nosso filho.
- Beni iyi dinle.
- Tens de me ouvir.
Terör saldırılarıyla Müslümanlara kumpas kurmak doğru mu sence? Teröristlerle savaşmanın en iyi yolu onlar gibi davranmaktır.
Acredita que é correto incriminar muçulmanos de ataques terroristas?
Çürük önleyici bir etkisi var. İyi parçaları burada tutuyorlar.
Tem um feitiço de antienfraquecimento porque guardam lá as melhores coisas.
Dusunuyordum da, sahil tiyatrosu izleyicileriyle iyi anlasiyorsun.
Estava a pensar que te darias tão bem com o pessoal do teatro de praia.
Gordugum en iyi araba koleksiyonlarindan biri.
Uma das melhores coleções de carros de luxo que já vi.
EN İYİ ON ELBİSE TASARIMCISI
OS DEZ MELHORES VESTIDOS DE MARCA
Belki de arkani donsen iyi olur.
Talvez seja melhor virares-te.
cunku fazlasiyla iyi.
É boa de mais para perder o público.
Senin icin fazla iyi.
É boa de mais para ti.
su isimleri yazmaya baslasam iyi olacak.
Tenho de começar a apontar os nomes.
Bu arada, kopekler kardiyo icin iyi oluyor.
A propósito, os cães são um bom exercício de cardio.
Siz iyi cocuklarsiniz, yaptiginiz isi de seviyorum.
Vocês são bons miúdos e gosto do que estão a fazer.
Ucuzcularda şansına iyi bir şey bulmakla olacak şey değil.
É preciso mais do que conseguir pechinchas em lojas de segunda mão.
İyi önsezilerim ve sağduyum var.
Tenho bons instintos e senso comum de sobra.
Hayatım bundan daha iyi olmak zorunda.
A minha vida tem de ser melhor do que isto.
Tamam, bunun en iyi şekilde işe yaraması için benim tanrı vergisi yeteneğim olduğuna inanmanız gerek.
A melhor forma disto resultar é se estiverem recetivos ao facto de que tenho um dom.
Bu kadar iyi olmayı bırakın.
Para de ser tão simpática!
Çok iyi, Bettina, elbiseyi milyon dolarlık gibi gösterdin.
Ótimo, Bettina, fazes com que o vestido pareça valer um milhão de dólares.
İnan bana, ikimiz için de daha iyi olur.
Confia em mim, será melhor para ambos.
Bak, birini anlamanın en iyi yolunun, onun hikayesini dinlemek olduğunu düşünürüm.
Sempre achei que a melhor forma de perceber alguém é ouvir a sua história.
Yakima'dan iyi geceler. Washington'da gerçek bir şehir.
Boa noite de Yakima, uma cidade real, em Washington.
Lise cehenneminde kalacaksam en azından iyi görünmeliyim, değil mi?
Se tiver de ficar no INFERNO DO LICEU, ao menos que ande bem vestida, não é?
Gina'nın iyi bir şeye ihtiyacı var.
A Gina precisa de algo positivo.
Senden önce iyiydim, senden sonra da iyi olacağım.
Estava bem antes de apareceres e vou ficar bem quando desapareceres.
En iyisi... Oyundan önce güzellik uykumu almak istiyorsam, yatsam iyi olacak.
É melhor ir para a cama para fazer o meu sono de beleza antes da matiné.
Reno Havaalanı çalışanları adına, iyi yolculuklar ve mutlu Noeller dileriz.
Em nome da equipa do Aeroporto de Reno, desejamos-lhe uma viagem segura e um feliz Natal.
Hey, neden iyi bir tutum içinde olmayayım?
Porque não haveria de ter uma boa atitude?
- En iyi kıyafetler sende.
- Tens o melhor de tudo.
Shane'in özellikle o siteye baktığını söylemiyorum, ama eğer baktıysa, tek dediğim şey, genç kızlar peşimizde, tempoyu arttırsan iyi olur.
Não estou a sugerir que o Shane viu este site em particular, mas se tiver visto, só quero dizer que as miúdas andam a atacar em força, tens de subir de nível.
Bu düşündüğümden de iyi.
Isto é melhor do que pensava.
Belki de bu yüzden iyi iş çıkarıyorum.
Talvez seja por isso que me está a correr bem.
Ama iyi bir avukat olabilmen için mahkemeye çıkman gerekmiyor.
Mas não tens de ir a julgamentos para seres ótimo. - Como assim?
İyi de sen daha çok poğaça simit insanısın.
Sou um executivo. Gostas de bagels.
Mahkeme korkunu ileride belki atlatırsın belki de atlatamazsın ama hangisi olursa olsun, bu dosya çok iyi bir avukat olduğunun kanıtı.
Talvez um dia ultrapasses isto, ou talvez não. De qualquer maneira, bem vês que és um excelente advogado. Obrigado, Mike.
Bir şeyler yapabileceğimi görmek kendimi iyi hissettirdi doğrusu.
Tenho de admitir, sabe bem saber que consigo fazer isto.
Biliyorum ama bir görevim de onlara iyi bir avukat olmalarında yardımcı olmak.
Eu sei, mas também ajudo os colaboradores a melhorar.
- İyi anlaştığınızı söylemiştin ben de...
Disseste ter sido ótimo e fiquei a cismar...
En iyi meyveli kekinizden iki dilim lütfen.
Dois dos seus melhores bolos de ameixa, por favor.
Tulip O'Hare'in iyi bildiği bir şey varsa o da başının çaresine bakmaktır.
Se há algo que a Tulip O'Hare sabe fazer é cuidar de si.
Ama iyi çıkarsa devamlı oyuncu olma şansı var.
Mas há uma hipótese de se tornar regular, se ele for tipo Deus.
Biri onu bulsa iyi olur yoksa malum kişiye hesap veririz.
É bom que alguém o encontre, ou teremos de responder a quem sabemos.
Ben de ne yapayım, sana iyi gelecek yemekler vereyim.
Senta-te ali e estava a pensar, não sei, em comida de conforto?
iyi değilim 99
iyi deneme 76
iyi dedin 60
iyi de neden 21
iyi değil 246
iyi değil mi 63
iyi değil misin 27
iyi değilsin 46
iyi denemeydi 77
iyi değildi 25
iyi deneme 76
iyi dedin 60
iyi de neden 21
iyi değil 246
iyi değil mi 63
iyi değil misin 27
iyi değilsin 46
iyi denemeydi 77
iyi değildi 25