Iyi değil tradutor Português
23,225 parallel translation
- İşte bu hiç iyi değil.
- Isto não é bom.
Gemi savar silahı, bu da iyi değil.
Um canhão anti-naves, também não é bom.
Hiç iyi değil.
Má notícia.
Hiç iyi değil.
Nada de bom.
Bu hiç iyi değil.
Isto não é bom.
Eric döndüğünden beri iyi değil.
O Eric não tem estado bem desde que voltou.
- İsimleri aklında tutma konusunda iyi değilsin değil mi Mark?
Não és bom com nomes, pois não, Mark?
- Bu hiç iyi değil.
Isto não é bom.
Sağlığınız iyi değil.
Não vos encontrais bem.
her neyse bu iyi bir şey değil sen kötü şans getiriyorsun
Trazes má sorte.
Eski ve paslı bir arabaya bir kat boya çekip herkese iyi durumda olduğunu söylemeye benziyor. Ama öyle değil.
Como se dar uma demão de tinta numa lata velha convencesse todo mundo de que tudo está bem, mas não está.
Bu hiç iyi değil.
- Isto não está bem.
Sanırım iyi bir ruh halinde değil.
Penso que ele não está bem.
Gitmem için pek de iyi bir vakit değil Gabriel.
Eu não te mandaria lá fora por causa de um qualquer.
- Hep "Dünyayı daha iyi ya da daha güvenli yapmak istiyorum" diyorsun ama cevap bu değil.
- É sempre... "Eu quero tornar o mundo melhor ou... ou mais seguro," mas nunca é sobre o que aconteceu.
Sizin MIT'niz gibi, söylemezsem olmaz dünyanın en iyi bilim insanları bizde ama gerekli para yok, bu pek de iyi bir kombinasyon değil.
É como o vosso MIT. E posso dizer-te, nós tínhamos os melhores cientistas do mundo, mas não tínhamos o dinheiro e isso é... isso não é uma boa combinação.
Bu oldukça iyi bir tahmin fakat tamamıyla doğru değil.
É uma bela estimativa mas não é a verdade toda.
Bu iyi değil.
Isto não é bom.
Bu iyi, değil mi?
Dez é bom, certo?
İyi vakit geçirmek için buradayız değil mi?
Estamos todos aqui para passar um bom tempo, certo?
İyi gösteri, değil mi?
Mas que façanha...
Benim için yeterince iyi bir günah keçisi değil.
Não é um bode expiatório suficientemente bom.
Belki de bu o kadar da iyi bir fikir değil.
Talvez não seja uma boa ideia.
İyi türden değil ama.
- Não muito bom.
- Bu hiç iyi bir başlangıç değil Vincent.
Não é uma boa maneira de começar.
! - Hiç iyi bir vakit değil bu Ray.
- Não é boa altura, Ray.
Düşünüyordum da outlet mağazalarına gitmek için iyi bir gün değil.
Estava aqui a pensar que hoje não é um bom dia para ir às compras.
Bu hiç iyi değil.
FORTUNA DO ÍNDIO Isto não é nada bom.
Bunun iyi bir şey olduğunu söyleyebilir ama her zaman değil.
Ele pode dizer-te que é bom, mas nem sempre é.
Bu iyi haber, sence de değil mi?
Isto são boas notícias, não achas?
Sana sahiden de iyi bakıyorlar, değil mi?
Eles tomam bem conta de si, não é?
- Sorun değil, iyi misiniz?
Desculpe. Lamento imenso.
Üçünüzün beni inandırmaya çalıştığınız şeyin aksine kadın hapishaneleri eski Cine 5 filmleri gibi değil. Yani size iyi eğlenceler.
Ao contrário do que vocês os três disseram, as prisões femininas não são como os filmes do Skinemax.
Olmaz. Bu iyi bir fikir değil.
Não acho que seja uma boa ideia.
Bence iyi bir fikir değil.
que seja uma boa ideia.
Sürekli birbirimizin üstüne çıkıyoruz. İyi anlamda değil ama. Ne güzel.
Atrapalhamo-nos um ao outro, e não da melhor maneira.
Eğer politik bir amacın varsa iyi bir şey değil.
Não é bom, se tens qualquer ambição política.
- Kuzenlerini öldürdükten sonra suçlayacak iyi bir hedefim, değil mi?
Seria um bom bode expiatório quando matasse os primos, não acha?
Bir sürü insan törene katılırken kayıp bir katil olması bu senin için kesinlikle iyi bir şey değil, Catherine.
Isto certamente não augura nada de bom para vós, Catarina. Ter um assassino à solta numa ocasião tão importante, com tantas pessoas presentes.
-... bu hiç iyi bir fikir değil.
Se estiveres a brincar comigo, é uma péssima ideia.
Hiç iyi bir fikir değil.
- Não, não é uma boa ideia. - Temos pena.
Burada ama değil mi? Müsait olsa iyi olur.
Mas, ele está aqui, então, terá que torná-lo disponível.
Bu iyi bir plan değil.
Esse não é um bom plano.
- İyi iş çıkardım değil mi? - Harika.
- Estive bem.
Kalbimin daha fazlasını kaldırabileceğini sanmıyorum, herhalde iyi haberin de vaftiz anne olacak olmamdır değil mi?
Acho que o meu coração não aguenta mais disto, então... presumo que as boas noticias é que sou a madrinha?
Sen şu anda aşırı derece incinebilir durumdasın, ve ben programların içinde şunu öğrenecek kadar kaldım bu hiç iyi bir fikir değil
Estás muito vulnerável agora, e estou no programa há tempo suficiente para saber que não é uma boa ideia.
Iyi, bu hiç ürpertici değil.
Isso não é nada assustador.
Iyi, ı diyor umurumda değil.
Não importa o que ela disse.
Dr. Edwards'ın işi seni daha iyi hissettirmek, kötü değil.
O trabalho do Dr. Edwards é fazer-te sentir melhor, e não pior.
- Sizin işiniz beni iyi hissettirmek kötü değil. Bunu yapacağınızı söylemişti.
- Ouça-me, é o seu trabalho fazer-me sentir melhor, não pior, está bem?
Yine de iyi bir yazarın harika bir birinci bölüme ihtiyacı vardır, değil mi?
Mas acho que todos os escritores... precisa de um bom capítulo 1, certo?
iyi değilim 99
iyi değil mi 63
iyi değil misin 27
iyi değilsin 46
iyi değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
iyi değil mi 63
iyi değil misin 27
iyi değilsin 46
iyi değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66