Içeride değil tradutor Português
242 parallel translation
"Oh, şey, sanırım içeride değil."
"Suponho que não está em casa."
Kurşun içeride değil.
Não ficou com a bala!
Şu an içeride değil.
Fiodor Ivanavitch não está.
- Fresnoy içeride değil mi?
Fresnois não está?
Dr Gruber içeride değil.
O Dr. Gruber não está cá.
Muhtemelen içeride değil.
Não deve estar em casa.
Baban içeride değil, değil mi?
Ele não está cá, pois não?
Kendisi içeride değil mi?
Ela está?
O içeride değil.
Ele não está lá dentro.
- O içeride değil, Stark.
- Não está lá dentro.
Ahşaptaki boyalar dışarıda çatlamış, içeride değil.
A tinta dos pinázios está lascada na parte de fora, não de dentro.
Ama sanırım içeride değil.
Não acredito que ela esteja.
- Kocam içeride değil. - Evet, biliyorum.
- O meu marido não está.
Beni içeride gördüğünü kimseye söylemezsin, değil mi?
A senhora não vai contar para ninguém que me viu aqui, pois não?
İçeride kimse yok, değil mi?
Não está ninguém aqui perto, pois não?
- Bir süre içeride yattın, değil mi?
- Foi tremendo, não foi?
İçeride değil.
Ele não está lá dentro.
İçeride değil.
Ele não está ali.
İçeride değil.
Ela não está.
Mümkün değil kız kardeşim içeride.
- Não se pode, está cá a minha irmã.
İçeride değil. Ortadan öylece kaybolamaz!
- Ele não pode desaparecer.
Luke'la ben dışarıya sürüklendik. Siz ikiniz de içeride tıkılıp kaldınız. Bir şeyler bizi ayırmaya çalışıyor gibi, öyle değil mi?
O facto de eu e o Luke termos sido atraídos lá para fora... e de vocês terem ficado presas aqui dentro... não lhe parece que algo, de alguma forma, está a tentar separar-nos?
- İçeride Mini Cooperlar var, değil mi?
- Tens Mini Cooper aí, certo?
- İçeride değil, Baba.
- Ele não está lá, pai.
- İçeride, değil mi?
Está ali dentro, não está?
Bütün gün içeride olmak iyi değil.
Faz mal estar dentro de casa o dia todo.
- İçeride değil efendim.
- Ele não está cá.
Onu içeride tut. Ne yaptığın umurumda bile değil. Onu orada tut.
Não me interessa o que têm de fazer, mantenham-no aí.
- İçeride değil.
- Ele não está ali.
Buraya değil tatlım, içeride tezgahın üstüne koy.
Não é para aqui, querido. É lá dentro no balcão.
Petrol 2 kilometre içeride, ve 600 metre tebeşirli granitin altında değil.
Não é a 2.000 metros da costa, mais a 700 metros de profundidade através de granito cretácico.
Ona bir kez değil, bin kez söyledim. İçeride koşma dedim.
Eu disse-lhe mil vezes para não correr dentro de casa.
Sürekli içeride oturman sağlıklı değil.
Não podes ficar aqui sentado todo o tempo. Não é saudável.
Hala içeride olmalılar, değil mi? - Evet.
Eles ainda devem estar aí?
İçeride mala vuruyordun, değil mi?
Não é da sua conta, Stace.
İçeride olmak komik, değil mi?
Tem piada estar dentro, não tem?
Bu kilitleme mekanizması bakılırsa, bu kapının amacı, kişileri dışarıda tutmak değil de, diğer tarafta ne varsa onu içeride tutmak için.
Segundo esta fechadura, a função da porta não é manter as pessoas de fora mas sim manter lá dentro o que está do outro lado.
Belki değil... ama şimdi içeride olduğuma göre olacak.
Talvez não. Mas parecerá, agora que estou cá dentro.
O içeride, değil mi?
Ele está ali, não está?
Ve üreme organlarım dışarıda değil de, içeride diye sizin yapabileceklerinizi yapamayacağım anlamına gelmez.
E só porque os meus órgãos reprodutivos estão dentro e não fora, não significa que não aguento o que quer que você consegue aguentar.
İçeride değil.
- Ele levanta os pés.
Bu doğru değil, çünkü seni içeride gördüm.
Isso não é verdade, porque eu vi-te lá dentro.
İçeride bazı değerli şeyler de olmalı değil mi?
Deve haver alguma coisa valiosa no escritório, tu sabes.
İçeride ise bana karşı nefretle yanıp tutuşuyorsun, değil mi? Ve bu sadece daha da kötüye gidecek.
Por dentro, está a arder de raiva, não estás?
Kadın içeride yok, geri dönüyoruz, değil mi, Albay?
Se ela não estiver aqui, regressamos, certo, Coronel?
İçeride değil.
Ele não está em casa.
Savcı saat 3'ten beri içeride, ve bu hiç iyiye işaret değil.
Estão a tentar tirá-la desde as 15h. Aviso-te já que não é agradável.
Üs, insanları dışarıda tutmak için tasarlandı, içeride tutmak için değil.
A base foi feita para dificultar o acesso, não facilitar.
Oğlu içeride olan baba sizsiniz, değil mi?
O senhor é o pai, não é? O seu filho está lá.
Vahşi köpek içeride olmasaydı onlara saldıramazdı, değil mi?
Só pode acontecer se o cão estiver lá dentro.
- İçeride değil! Evde değil!
Já disse que não está!
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25