English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ K ] / Kaz

Kaz tradutor Português

9,939 parallel translation
- Evet tam anlamıyla midem kazınıyor.
- Estou figurativamente esfomeado.
Evet, ah, burada kusursuz güzel, kaz tüyü bir yatak dururken oldukça saçma görünüyor.
Sim, bem... parece um pouco bobo, quando há uma cama de pena de ganso aqui.
Halka hitap etseydin arkadaşlarımı da getirir dinlerdim ama bu gecelik açlıktan karnım kazınıyor.
Se começar a dar palestras, comprarei bilhetes para mim e para os meus amigos, mas, hoje, estou com fome.
Telefon şirketlerini kazıklamak için.
Para lixar a companhia telefónica.
Diğerlerinin sizi uğrunda kazıklarda yaktıkları şeyleri her daim benimsedik.
Nós sempre as apoiamos pelos mesmos motivos que outros usariam para queimá-las na fogueira.
Kaz ayaklarınıza biraz dolgu gerekse bile.
Embora as dobras das suas pálpebras precisem de alguma tensão.
- Karnım kazınıyor.
- Estou cheia de fome.
Kazınmış kafasıyla deli gibi görünüyor.
Ele parece louco com aquela cabeça careca.
Meclisin geçmiş gücünün soluk kalıntıları cadı avlarıyla, kazıkta yakılmalarla, sınırsız işkencelerle tükendi ve hepsi onları ayarladığı şeylerdi.
O Coven é uma mera sombra do que já foi, enfraquecido por caça às bruxas, fogueiras, perseguições intermináveis, tudo arquitectado por eles.
Kazıkta yanmakla cezalandırılmış.
Sentenciada a morrer na fogueira.
Onu kazıyarak delilleri yok etmiyor musun?
Não está a destruir a prova ao tirar a remodelação?
Yeni gelişen katmanı kazırsak orijinal yaranın kalıbını alabiliriz.
Ao remover este crescimento, poderemos obter um molde da lesão inicial.
- Bu arada Twitter'ı kullanarak... -... kazıdığım tam iyileşmemiş katmanı anlatın.
- E, por favor, conte aos meus seguidores sobre a remodelação incompleta que removi.
Ben kompost yapmak için çukur kazıyorum.
- A cavar um buraco para o composto.
Geçmişini kazıyıp, kirli çamaşırlarını bulacaklar.
Estão a procurar porcaria, no seu passado.
- Enkaz kazıp çıkarma gibi mi?
Como remexer em pedras?
Zorbalığı yeryüzünden kazıyıp yaptıklarına pişman edelim ve onları gösterip kahkaha atalım.
Vamos deitar o bullying ao chão e fazê-lo chorar, e depois apontar e rir dele.
Sonra, bebeği kaçıran bu adama, ödemeyi izi kolayca sürülebilen altın sertifikasıyla yaparak, ona kazık atacağız.
Depois traímos o raptor a quem pagámos com certificados de ouro fáceis de seguir o rasto.
Neden kendi kazılarını yavaşlatsınlar?
Porque eles atrasariam a própria escavação?
Yerel çocuklar oraya girip tüneller kazıp duvarlara bir şeyler karalamışlardır.
As crianças locais costumam descer lá dentro e cavar buracos e fazem grafites nas paredes e assim.
Turuncu telefon kabloları için, beyaz ise doğalgaz kazıları için.
A cor laranja é para os cabos de telefone, e a branca é o gás.
- Kaz ayaklarına bak.
- Olha os meus pés de galinha.
- Kaz ayakları mı?
- Pés de galinha?
Olan şu, beni kazıklamaya çalışıyorlar ve senin kötü polis olmana ihtiyacım var.
O que se passa? Estão a tentar lixar-me. Preciso que sejas o polícia mau.
Olay şu ki Jeff'in adını odasından kazımaları işini şimdi bitirttim.
Passa-se que acabaram de raspar o nome do Jeff da porta dele.
Kürek olmadan çukur kazılmaz.
Não se pode cavar um buraco sem uma pá.
Başkana kazık atamam Birde benim fahişelerle ilgili sorunlarımla, Liv.
Não vou aumentar a pilha e atrapalhar o Presidente com os problemas do meu rapaz.
O zaman seni 10 sene sonra Weasel'ın bodrumundan kaşıkla tünel kazıp çıktığında görürürüz artık.
Então voltamos a ver-te daqui a 10 anos quando acabares de cavar o túnel com uma colher para fora da cave dele?
- Kazını parmaklasın.
- Afogar o ganso?
Yeni kazılmış... mezarlar vardı.
Havia covas... recentes.
Kullandıkları aynı kelime sayısının hesabını tutmak Bay Ford gibi yalancıların kökünü kazımak için en iyi yöntem olabilir.
Contar as palavras únicas pode ser a melhor maneira de apanhar mentirosos como o Sr. Ford.
Kazı kazandan ikramiye mi çıktı Max?
Ganhaste uma raspadinha, Max? Eu?
"Kazık yemişsiniz" derdim.
Eu diria "lixado".
Gel buraya, seni Willie kazıklama üçkağıtçısı!
Volta aqui, seu trapaceiro!
Kimse Apu Nahasapeemapetilon'a kazık atamaz!
Saiam! Ninguém engana o Abu Nahasapeemapetilon!
Gümüş kurşun ya da kazık mesela?
Uma bala de prata ou uma estaca?
Kaz ciğeri.
Foie gras.
Odanın kuzey tarafında Mavi takım elbiseli, kafası kazınmış. Silahlı gibi duruyor.
No lado norte da sala, fato azul, cabelo rapado, parece armado.
Kasaba çöplüğü, köprü, kazı, tekne, kürek veya başka?
" Lixeira de Town, ponte, cavar, barco, outro, pá ou?
"Tekne" ve "kazı" ya da "Köprü" ve "Kürek"
"Barco" ou "cavar" ou "ponte" e "pá"...
Hiç şüphesiz ki kazı yaparak ceset arıyorduk.
Não se enganem, nós fomos escavar à procura de um corpo.
Geçmişteki arkeolojik kazılardan tanıdıklarım var ve Farsçam iyi.
Tenho vários contactos de escavações arqueológicas e sou fluente em persa.
Önceden kazılmış.
Foi cavado antes.
Adamlarıyla tünel kazıyorlardı ama soygundan sonra saklanacak bir yer de bulmaları gerekiyordu.
Cavaram um túnel, mas precisavam de um esconderijo, um lugar para ir depois do assalto.
Şeytan kapanı kazılı kurşun.
- Uma armadilha demoníaca.
Kaz, o yamayı 70'lerde kaplayanın İz Beyannamesi ve CID'ini bul.
Kaz? Verifique quem era da divisão de crimes atuando nos anos 70.
- Görünüşe bakılırsa ikimizi de kazıklamışlar.
Parece que ambos fomos enganados.
Yani, eminim Anderson'ın sana sundukları kadar değildir ama büyümek için tırnaklarla kazımak gerek.
Não é tão bom como o que o Anderson te oferecia, mas vamos começar do zero.
- Yarın kazıp çıkartırız.
Vamos desenterrá-la amanhã.
Kökünü kazımalıyım diye düşündüm.
Quis limpar a fundo.
Not defterinden kazıyarak.
Eu... fiz uma gravura com o teu bloco de anotações.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]