Konuşmayacağım tradutor Português
919 parallel translation
Avukatım olmadan konuşmayacağım.
Acho que não digo mais nada sem o meu advogado.
Çok fazla konuşmayacağım.
Meninos, não vou falar muito.
Neden? Bir açıklama yapmayacağım, ama o tabloya bakmaya çalışırsan, Seninle bir daha asla konuşmayacağım.
Não posso explicar-te mas se tentas ver esse quadro não voltarei a falar contigo.
Kimsenin onlarla konuşmasına izin vermeyeceğim. Kendim de konuşmayacağım. Bugünkü mahkemenin adaleti için mahkeme salonundan ayrılmadan uzlaşıp karar vermelerini rica ediyoruz.
E não permitirei que ninguém fale com eles, nem eu o farei, sobre o julgamento que aqui tem lugar hoje, a não ser para perguntar se já chegaram a um veredicto, sem permissão do tribunal.
Seninle bu konuyu konuşmayacağım.
Não vou falar disso contigo.
Bir ulus ya da ulus grubu ile konuşmayacağım.
Não falarei com nenhuma nação ou grupo de nações em particular.
- Konuşmayacağım.
- Não digo.
Konuşmayacağım.
Não vou falar.
Subaylar gibi davranmazsanız, Bir Çavuş gibi konuşmayacağım.
Já que não se comportam como oficiais, não falarei como sargento.
Konuşma! Daha fazla konuşmayacağım, çünkü söylenecek başka bir şey yok!
Não direi mais nada, pois não há mais nada a dizer!
Müfettiş Beauchamp dışında kimseyle konuşmayacağım.
Não falo com ninguém a não ser o Insp. Beauchamp.
Bu konuda konuşmayacağım George.
- Prefiro nem dizer.
- Sizinle bir daha konuşmayacağım.
Não precisa dizer mais, Sra. Nordquist.
Başkalarının yanında konuşmayacağım konular.
Questões que não discutirei publicamente.
Ama savaşı isteyen ben olmayacağım Antony'nin aleyhinde de konuşmayacağım.
Mas não falarei a favor dela nem falarei contra António.
- Bir daha onunla konuşmayacağım.
Nunca mais falo com ele.
Prokosch aradığında onunla konuşmayacağımı söylersin.
Quando Prokosch ligar, diga que não quero falar com ele.
Avukatım olamadan konuşmayacağım.
- Não digo nada sem a presença do meu advogado.
İsterIerse vursunIar, konuşmayacağım.
Seja como for, eles podem-me matar. Eu não falarei.
Aynen, sizi vursaIar da konuşmayacağım.
Eu também não. Eles podem matá-lo. Eu não falarei.
Sizinle konuşmayacağım.
Não vou falar consigo.
Bay Fenner, kusura bakmayın ama tüm gece burada dikilerek sizinle anlamsız şeyler konuşmayacağım.
Senhor Fenner, lamento, mas não posso ficar aqui a falar consigo de disparates. Anna.
- Onunla asla konuşmayacağım.
- Nunca mais falarei com ele.
Boş konuşmayacağımı bilirsiniz.
Mas sabem que não minto.
Artık seninle konuşmayacağım!
Não falo contigo!
Söyleyeceklerimi söyledim, bundan böyle konuşmayacağım.
Tenho dito. Já não o repito mais.
Lütfen, Natalia hakkında konuşmayacağım.
Por favor, eu não falo da Natalia.
Artık seninle konuşmayacağım, ya da sana bakmayacağım.
Já não poderei mais falar contigo nem olhar para ti.
Bir daha seninle hiç konuşmayacağım.
Nunca mais vos falo!
Diğer ikisi hakkında konuşmayacağım.
Sobre os outros dois não digo nada.
Bu konuda konuşmayacağım!
Não estou a falar disso.
Sizinle Haldeman ya da bir başkası hakkında konuşmayacağım.
Não quero falar com vocês sobre o Haldeman ou seja quem for.
- Onlarla konuşmayacağım.
Não quero vê-los!
Onunla konuşmayacağım Basil. Bir bakacağım.
Eu não vou falar com ela, Basil.
Hayır, telefonda böyle konuşmayacağım.
Não, não vou falar assim ao telefone.
Kendi kendime söz verdim, bir daha sana rastlarsam konuşmayacağım.
Disse para mim mesmo que se te encontrasse de novo, não iria falar contigo! again, I
Aksi takdirde, seninle asla konuşmayacağım
Doutra maneira, não nos vemos de novo.
Asla konuşmayacağım.
Não vou falar.
Hayır, insanlar hakkında konuşmayacağım.
Não, não vou a falar de nada. Não se engane.
Bunun hakkında konuşmayacağım!
Certo. Eu não quero falar sobre isso!
Artık bu konuyu konuşmayacağım.
Não vou falar mais sobre isto.
Bir daha gelip, duvarlarla konuşmayacağım.
Não vou continuar a falar para as paredes.
Konuşmayacağım.
Näo quero falar.
Bir sigara alana kadar konuşmayacağım.
- Espere.
Miggleori, eğer karşımıza Burmalı dansçı kızlar çıkarsa... durup onlarla konuşmayacağız.
E, Miggleori, e se dermos de caras com algumas bailarinas Birmanesas... não podemos parar para falar com elas.
Seninle konuşmayacağım Ann.
Não falamos.
Konuşmayacağım.
Ellie.
- Kimseyle konuşmayacağım.
- Não vou falar com ninguém.
Tabii ki konuşmayacağım.
Claro que não.
- Hayır, bu konuda konuşmayacağım. Askerler arasında iti var, kopuğu var ve ayrıca pis olanı da.
Ouve, ouve!
Konuşmayacağını mı zannediyorsunuz?
- E se fingir que não fala?
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuştuk 50
konuşmuyor 31
konuş benimle 497
konuşmak istemiyor musun 16
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşma 379
konuştuk 50
konuşmuyor 31
konuş benimle 497
konuşmak istemiyor musun 16
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşabiliriz 58
konuşuyoruz 54
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşuyoruz 54
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16