Kısa tradutor Português
25,243 parallel translation
Bu Pedro kim bilmiyorum ama... çok kısa bir adammış sanırım.
Não sei quem era esse tal Pedro mas devia ser baixote.
Bana en kısa zamanda bir Tanrı'nın Eli bulursanız küçük fırtına bulutları çok mutlu olurum.
quanto mais cedo vocês pequenas nuvens de tempestade me encontrarem outra Mão de Deus, mais feliz eu ficarei.
Kısa dönem sözleşme yaptıklarına eminim. Tamam.
- Acho que assinam contratos curtos.
En kısa zamanda onlarla buluşmak için yola çıkmalıyız.
- Vamos lá assim que possível. - Maria, eles são mercenários.
Bir saatten kısa bir sürede ordulara olan borcumuzun yarısını topladık.
É metade do que devemos aos exércitos em menos de uma hora.
86 model Beretta kısa namluludur. Yani belli bir mesafede isabet oranı oldukça düşüktür.
A "Beretta", modelo 86, tem um cano curto, o que significa que se disparada à distância, é altamente duvidosa.
En kısa sürede.
imediatamente.
- En kısa sürede çözeceğimize eminim.
Estou confiante que estará resolvido em breve.
Hepimiz rehineler kurtarıldığı için sevinmekle beraber sorunun en kısa sürede çözüleceğine eminiz.
Estamos todos satisfeitos que os reféns estejam a salvo, e acreditamos que resolverá o problema.
Hayat kısa.
A vida é curta.
Hiç merak etmeyin, malı en kısa sürede teslim alacaksınız.
Não te preocupes. Vou garantir que a recebes logo que possível.
Kısa süre sonra bitmiş olacak.
Não tarda e ela desaparece.
En kısa sürede kendime, arkadaşıma ve oğluna evrak istiyorum.
Preciso de papéis para mim, a minha amiga e o filho dela, rapidamente.
Belediye evini kontrol ederken kısa süreli evinden çıkarmak - isteklerine saygımdandır.
Fazê-lo sair de casa enquanto é feita uma vistoria é honrar os teus desejos.
Malzemeler kısa süre önce geldi.
O equipamento chegou há pouco.
17 yaşımda yazdığım bir kısa hikaye.
É de um conto que eu escrevi quando tinha 17 anos.
Bana en kısa zamanda Langdon'la bir randevu ayarla.
Marca uma reunião com o Langdon o mais rápido possível.
- En kısa zamanda.
Logo que possa.
Kısa vadede iyi görünebilir ama onun için iyi olan bu değil.
- mas não é, aquilo que é melhor para ele.
Kısa sürede buraya evin gibi hissetsen şaşırırsın.
Ficarias surpreendido como é preciso pouco para nos fazer sentir em casa.
Ama çok kısa bir süre sonra kendisiyle bunu konuşabilirsin.
Mas vais puder falar com ela sobre isso em breve.
Ne kadar kısa?
Quanto em breve?
Ancak bu kadar kısa sürede bu şekilde sonuç aldık.
Mas foi assim que conseguimos ter resultados num curto espaço de tempo.
Açık konuşalım. Sen Albany çok kısa mesafe dediğinde 3 saatlik uçuşun ardından 6 saatlik ne idüğü belirsiz yere gitmeyi kastetmişsin. Bilgin olsun ;
Para que não haja dúvidas, quando disseste que era um pulinho até Albany, o que querias dizer era que, ficava a 3 horas de avião seguidas de uma viagem de carro de 6 horas para nenhures.
Biraz fazla kısa değil mi?
Não é curto demais?
Ajan Jareau, konuştuğumuz şu kısa süre içinde çok yetenekli ve zeki olduğunu öğrendim diyebilirim.
Bem, Agente Jareau, só neste pouco tempo em que conversamos, posso dizer que é muito capaz e inteligente.
"Kısa süre sonra göründüğü gibi iyi biri olmadığını ve... "... bizi asla bırakmayacağını anladım. "
Rapidamente percebi que não era a senhora simpática que aparentava ser, e ela não nos deixava ir embora. "
Hoş bir şey ama kısa sürede sona erecek gibi.
É porreiro. Mas vamos implodir.
Bu kadar kısa sürede bu adamı bulmam bile kolay olmadı.
Quer dizer, até encontrar este tipo não foi fácil em tão pouco tempo.
En kısa sürede ararım.
Ligo-te assim que puder.
Bu yüzden İlk Jenerasyon'un mümkün olduğunca kısa sürede çocuk sahibi olmasına ihtiyacımız var.
É por isso que temos de encorajar a Primeira Geração a ter filhos o mais rapidamente possível. Eu compreendo isso.
En kısa sürede, öğrenebileceğimiz kadar fazla şey öğrenmek Wayward Pines için en iyisi olur.
Aprender o máximo possível, o mais rápido possível, É o melhor para Wayward Pines.
Herhangi bir değişiklik olmazsa altı haftadan daha kısa süre içinde.
Se nada mudar, Daqui a menos de seis semanas.
Bu toplantı bittikten kısa süre sonra Wayward Pines sakinlerini Abby tehdidi kontrol altına alınana kadar uyuyacağımız yer olan Dağ'a götürme işlemlerine başlayacağız.
Pouco depois desta reunião terminar, começaremos a transferir os residentes de Wayward Pines de novo para a Montanha, onde voltaremos a adormecer até a ameaça Abi estar contida.
Ekipler kısa süre içinde diğer grubu almaya gelecekler.
Os transportes regressarão para o próximo grupo em breve.
Bir sonraki ekipler kısa süre sonra sizi almaya gelecek.
Os próximos transportes vão partir em breve.
İkinci grup için kısa süre içinde geri döneceğiz.
Voltaremos em breve para o segundo grupo.
Seni tutan bunca tuz sayesinde kısa sürede turşun kurulur.
Com este sal todo a segurar-te, ficarás em conserva depressa.
Çok kısa sürer.
Não demoraria nada.
Jo vücudu yıkmak başladı. Sadece en kısa sürede bu vampir ruh onu yaşadığı olarak.
O corpo da Jo começou a decompôr-se mal a alma da vampira a possuiu.
Bira pong bu oyun ve son derece kısa şort arasında, Modern Yunan hayat bile bir zamanlar olduğundan daha az onurlu.
Entre este jogo do pong da cerveja e os shorts extremamente curtos, moderno vida grega é ainda menos digna do que era antes.
Evet. İnsanların beklediğinden çok daha kısa sürede ayağa kalktım.
Parece que me refiz muito mais rápido do que esperavam.
Beni bu kadar kısa zamanda gördüğünüz için teşekkürler doktor.
Muito obrigado por me receber tão em cima da hora.
Dokuz milimetreden kısa.
É pequena para uma 9 mm.
Kısa sürede çok kaybetti.
Não estava muito atento.
Benim kız artık dayanamadığınızı söyledi bu yüzden kısa keseceğim.
Sei que tem um prazo de entrega, portanto vou ser directo.
Nasıl olduysa elektriği açarken, bizim dairede kısa devre oluştu.
O quadro sofreu um curto-circuito quando a luz voltou.
- Belki biraz fazla kısa.
Talvez seja um pouco curto.
Bütün sorularınız kısa süre içinde cevap bulacak.
Em breve, terão respostas para as vossas questões, mas se querem que isto resulte bem, façam o que eu digo.
Erkekler için en güzel sağlık cihazı satışa çıktı.
É o mais... o melhor aparelho de saúde do mercado.
Geç gün ve bir dolar kısa.
Neste momento não vale mais tarde do que nunca.