English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ M ] / Mümkün değil

Mümkün değil tradutor Português

7,026 parallel translation
O kadar yüksek olması mümkün değil.
É impossível ser assim tão elevado.
Vergiler o kadar yüksek ki, başa çıkmak mümkün değil.
Os impostos são tão altos, que não há forma de andar para a frente.
Şişlik kendiliğinden geçebilir ama bence mümkün değil.
É possível que o edema se cure sozinho, mas, não me parece que isso vá acontecer.
- Mümkün değil olmaz. Yapma ama!
Isso não vai acontecer.
Hadi ama! Sizce de haklı olmam mümkün değil mi?
Vá lá, não acham que é possível?
Sence bu mümkün değil mi?
Não acha que é possível?
Lütfen biraz konuşabilir miyiz? - Mümkün değil.
Podemos falar disto, por favor?
- Mümkün değil, vardır başka yolu.
- Não há hipóteses.
Bu benim hatam sonuçta ve benim hissettiğim gibi hissetmek mümkün değil.
Como se a culpa fosse minha e não pudesse sentir-me deste modo.
Mümkün değil vermeyiz.
Não vamos devolvê-lo.
- Mümkün değil.
- Não é possível.
Lannister Hanesi'nin kalan üyeleri sizi asla desteklemez, mümkün değil.
Os restantes membros da Casa Lannister nunca vos apoiarão, nunca mesmo.
Mümkün değil ama yeterli de değil.
Não é impossível, mas é insuficiente.
İstesem bile şu anda seni kurtarmam mümkün değil.
Sou incapaz de salvá-lo agora, mesmo que quisesse.
- Mümkün değil.
Não é possível.
Ayrıca bir dur levhasını çalıp, cinayeti canlandırdık. Onu savurmak mümkün değil.
Secalhar, temos um sinal STOP e recreámos o homicídio, e não há maneira de tu teres feito aquilo.
Tanık olduğum dehşeti tarif etmek mümkün değil.
É impossível descrever... Os horrores que presenciei.
Hayır, mümkün değil.
Não. Nem pensar.
- Mümkün değil.
- É impossível.
Ayrıca o helikopterler geminin üzerindeyken yaklaşmamız bile mümkün değil.
Com os helicópteros a circundar o nosso navio... nem sequer nos aproximaríamos.
Olmazsa tuvaletlerin boyutları fırınları patlatmaya bu çok mümkün değil.
A menos que a sanita seja do tamanho dos fornos, será altamente improvável.
- Ama bu mümkün değil.
- Mas, isso é impossível.
Mümkün değil.
Isso é impossível.
Oğlum mümkün değil diyorum.
Estou a dizer-te, é impossível.
Bu mümkün değil!
Isso é impossível!
- Oyunu kazanmak mümkün değil.
É impossível ganhar.
Ne yazık ki şu an bu mümkün değil.
Tenho pena, não será possível de momento... -...
"Hastalarına yapılan şeye tedavi demek pek mümkün değil."
"O que fazem aos pacientes dificilmente se define como tratamento."
Bundan daha az ani yapmam mümkün değil.
Esta é a forma menos abrupta de eu fazer isto.
Biriyle omuz omuza gelmeden yürümek mümkün değil. Bir beyazla, zenciyle hıristiyan, musevi, İtalyan, Yunan Siyamlı, Japon ve daha neler neler.
Não se pode dar um passo sem estarmos lado a lado com brancos, negros, cristãos, hebreus, italianos, gregos, siameses, japoneses e tudo o que existe pelo meio.
- Korkarım ki bu mümkün değil.
- Receio que seja impossível.
Bu mümkün değil, doğru mu, Lindsay?
Isso não é possível. Certo, Lindsay?
Mümkün değil.
Tem valor sentimental.
Pekala, bu numarayı bilmem mümkün değil, değil mi?
Seria impossível saberes este número, certo?
Orada kötü bir şey olduğunu görmen mümkün değil.
Nem sequer podemos dizer que algo mau aconteceu aqui.
- Mümkün değil bu.
Isso não é possível.
Onu unutmak mümkün değil.
Ela é impossível de esquecer.
Hayatımda bir gün bile hip-hop dansı yapmadım. Ve üçüncü olarak kabul etsem bile bu durumda mümkün değil, yani bana bak.
Michelle, em primeiro lugar, eu não tenho nível olímpico.
- Mümkün değil.
- Nem pensar.
Mümkün değil. Constance'ın yatması gerekiyor.
Não, a Constance está a descansar.
- Bu mümkün değil.
Isso simplesmente não é possível.
- Bu mümkün değil Oliver.
Deus, Oliver, isso não é possível.
- Bu mümkün değil.
- Isso não é possível.
Söylediği şeylere inanmamız mümkün değil.
- Ele não nos vai convencer.
Üzgünüm ama bu mümkün değil.
Lamento, mas isso é simplesmente impossível.
Bu mümkün değil!
Isso não pode acontecer!
Kimliğiniz olmadan kim olduğunuzu bilmem mümkün değil.
Sem a sua identificação, não sei quem é.
Güvenliği geçmemiz mümkün değil.
Nunca passaremos pela segurança.
Bu mümkün bile değil.
- Não pode ser.
- Bu mümkün değil.
Isso não é possível.
- Mümkün. Gelmek zorundaydın, değil mi?
Mas vão continuar a chegar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]