English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ N ] / Ne söylüyorlar

Ne söylüyorlar tradutor Português

174 parallel translation
- Ne söylüyorlar?
Que canção é essa?
Ne söylüyorlar?
Que estão eles a cantar?
- Ne söylüyorlar?
- O que é que eles dizem?
Ne söylüyorlar?
Que dizem?
Şimdi ne söylüyorlar?
Que estão a dizer, agora?
- Ne söylüyorlar?
- O que estão eles a dizer?
Ne söylüyorlar ki? Yani önceden söylemişler?
O que é que eles disseram antes?
Gazetelerde ne söylüyorlar, biliyor musunuz?
Sabe o que dizem os jornais? Esta guerra vai acabar com todas as guerras.
Mahallede ne söylüyorlar?
O que diz o bairro?
- Miao! Ne söylüyorlar?
Que dizem eles?
İnsanlar ne söylüyorlar biliyor musun?
Sabes o que as pessoas dizem?
Onlar ne söylüyorlar? Bilmiyorum.
O que estão a dizer?
Ne söylüyorlar?
Que estão eles a dizer?
Ne söylüyorlar, Doktor?
O que ele está a dizer, Doutor?
Ne söylüyorlar?
Que dizem eles?
- Ne söylüyorlar?
- O que estão a dizer?
Başka ne söylüyorlar Nathan?
E que mais dizem?
- Başka ne söylüyorlar Nathan?
Que mais dizem?
- Ne diyor bunlar ya? - Altınlarımızı saklamamızı söylüyorlar.
- O que estão eles a dizer?
Ne kadar erken dönersem döneyim, onlar için hep geç. Benzinimizin bittiğini söylüyorum, yalan söylediğimi söylüyorlar.
A qualquer hora que eu chegue, sempre é tarde,... e se digo que ficamos sem gasolina, dizem que minto.
- Peki ne söylüyorlar?
O que dizem?
Buraya geliyorlar, daha nefes almadan bize ne yapmamız gerektiğini söylüyorlar.
Chegam aqui em busca de uma oportunidade e antes de terem tempo para respirar, estão a dar-nos lições sobre a matéria.
Ne yaptığını söylüyorlar?
- O que foi que ele fez?
"Yetkililer bir sonraki adımın ne olacağına karar vermiş değiller." "Ancak bazı çevreler ordunun müdahale etmesi gerektiğini söylüyorlar."
Ainda não foi decidido qual será o próximo passo, mas... está a discutir-se a participação do exército ou não.
Ne yapacağını söylüyorlar ve dediklerini yapıyorsun.
Dizem-te o que fazer e tu fazes como te dizem.
Ne olacağını söylemeyip sadece ne yapacağını söylüyorlar.
Eles dizem-lhe o que fazer, não lhe dizem o que vai acontecer.
Uğursuz olduğunu düşünüyorlar. Onlar kim ki benim ne yapacağımı söylüyorlar?
Os rapazes não querem a Lily, dizem que traz má sorte.
Ne söylüyorlar?
- O que é que eles estão a dizer?
Başına böyle birşey gelen birsürü kadın var ve onlar harika olduğunu söylüyorlar. Sen ne düşünüyorsun?
Acontece com muitas mulheres... dizem que é fantástico.
Ne demek istediğinizi anlayamadıklarını söylüyorlar.
Dizem que não percebem o que quer dizer.
- Ne çabuk. Otopsi de çabuk yapıldı. İntihar olmadığını söylüyorlar.
Segundo a autópsia, não foi suicídio.
Kitaplar sana ne yapmanı söylüyorlar?
Achava que este terrível dia nunca chegaria.
Ama şimdi, geri döndüm ve savaş düşünceleri yerlerini boşalttı artık. Onların bıraktığı boşluğa akın eden yumuşak ve zarif arzular bana Hero'nun ne kadar güzel bir genç kız olduğunu hatırlatıyor savaşa gitmeden önce ondan ne kadar hoşlandığımı söylüyorlar.
Mas agora regressei e os pensamentos guerreiros partiram e deixaram um lugar vazio, agora ocupado por doces e sedutores desejos que me mostram como a jovem Hero é bela e me dizem que eu a amava antes de partir para a guerra.
Bunların duvara asmalık koca ağızlılarından var ve ne zaman onların yanından geçsen "Take me to the river" şarkısını söylüyorlar.
Há um brinquedo que se pendura na parede e quando tu passas perto ele canta "Leva-me ao rio!".
Bilgi kaynaklarımız ve haber alma örgütleri Kanada'nın onu yok etmeye hazırlanıyor olabileceği konusunda duyumları bulunduğunu söylüyorlar. Zaten bu da Kanadalıları ne kadar iyi tanıdığımızı gösteren bir şey olur.
Os nossos serviços de informação especulam que o Canadá planeia acabar com ela o que sem dúvida coincidiria com a atitude habitual dos canadianos.
Ne var ne yok? Haber yok efendimiz. Ama dünyanın düzeldiğini söylüyorlar.
Nenhuma, exceto que o mundo ficou honesto.
Belediye de kiliseyle aynı fikirde... şiirinin modern toplumdaki ahlaki çöküntünün bir sembolü olduğunu söylüyorlar... şiirine karşı oluşan bu tepkilerle ilgili sen ne düşünüyorsun?
A prefeitura e igreja o consideram... um símbolo da desintegração moral da sociedade moderna. O que acha dessa controvérsia?
Burada bir fincan kahve bulmamın ne kadar zor olduğunu söylüyorlar.
Estão a comentar como é dificil conseguir tomar um café decente aqui.
- Ne söylüyorlar? - Amerikalılarla ilgili bir şeyler.
Alguém sabe o que estão a dizer?
Ne olursa olsun, hayallerimize sıkı sarılmamız gerektiğini söylüyorlar.
Elas respondem que se deve seguir os sonhos dê por onde der.
Amin! Hassas erkek istediklerini söylüyorlar ama Alison'un ne kadar çabuk gittiğini...
Dizem que querem sensibilidade, mas viste quão depressa ela foi
Ne söylüyorlar?
Que dizem eles dele?
- Ne? Bu adiler yaz okuluna gitmem ve bazı aptal sanat dersleri almam gerektiğini söylüyorlar.
Estes cretinos dizem que tenho de ter aulas de arte durante o verão.
Nasıl tanıştıkları hakkında farklı şeyler söylüyorlar. Ne olmuş?
Tinham 2 histórias diferentes sobre como se conheceram.
- Ne olacak ki? Sadece skorları söylüyorlar.
- Eles só dizem as pontuações.
Bu ertelemeyle birlikte senin töreninin ne zaman olacağını söylüyorlar mı?
Sabes quando vai ser a tua cerimónia, com este contratempo?
Bunun anlamı ne? Neden bunu söylüyorlar?
O que quer dizer?
Ama unutma ki her zaman ne duymak istersen onu söylüyorlar.
Caso te esqueças, dizem-nos sempre o que queremos ouvir.
Elbette, önemli medya eleştirmenleri çizgi romanlarını övüyor insanlara ne düşünmeleri gerektiğini söylüyorlar. Peki ne olmuş?
É verdade que as BDs são elogiadas pela imprensa, dizem às pessoas o que pensar, mas de que adianta isso?
Yaşamak için ne kadar almam gerektiğini söylüyorlar.
Sei que depende do tempo de vida que me restar.
- Sizin ne kadar harika olduğunuzu söylüyorlar...
A dizer como vocês são giras...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]