Nu tradutor Português
6,736 parallel translation
"O'nu göremedim çünkü gözlerim bağlıydı."
"Eu não podia vê-lo, porque tinha os olhos vendados".
Saldırgan O'nu Bayan Besleyici olarak tanıyor olmalı.
O agressor conhecia-a como "Miss Alimentação".
Belki de bu yüzden katil O'nun peşindeydi. Onunla beslendi çünkü O'nu bir taşla 5 insan gözüyle görüyordu.
Então, talvez o assassino fosse atrás dela, para se alimentar com ela, porque ele a viu como um humano recheado.
İçindeki tüm o ruhlar O'nu doyurucu bir yemek yaptı.
Todos esses espíritos dentro dela fariam dela uma poderosa refeição.
O'nu uyarmaya çalıştım.
Eu tentei avisá-la.
O'nu en son 5 gün önce gördüm.
A última vez que a vi foi há cinco dias.
Ve bir şey Birisi O'nu korkutmuştu.
E algo... que alguém a tinha assustado.
Yakaladım O'nu!
Eu apanhei-o!
Aklından ne geçiyordu lan O'nu buraya tek başına getirmek mi?
No que pensava, ao trazê-lo até aqui sozinho?
O'nu gördüm ve harekete geçtim.
Eu vi-o e reagi.
Yani, Todd'a göre, yamyam O'nu Arabasında kanlı bir sahne yaratmasına zorladı.
Então, de acordo com o Todd, o canibal forçou-o a forjar a cena sangrenta no carro.
Yani Yiyici Todd'u, hikâyesini yaymak için kullandı Sonra da büyülü bir şekilde O'nu siyanürle zehirleyerek ortadan kaldırdı.
Então, o "Devorador" usa o Todd para espalhar o seu conto, e depois, de alguma forma magicamente ele ingere cianeto e sai de cena.
O'nu görmek iyi olur diye düşündüm.
Sim. Pensei que seria bom revê-lo, sabe?
O'nu benim delirttiğime yemin edecekti.
Ela vai testemunhar em tribunal que eu a levei à loucura.
Çıkartın O'nu buradan.
Tira-o daqui.
Bu O'nu son görüşüm oldu. Dizlerinin üzerine çökmüş, ağlıyordu.
Esta foi a última vez que o vi, de joelhos, a chorar.
- O'nu sustursanız iyi olur.
É melhor fazerem com que ele se cale.
Yani boğdun mu O'nu?
Então, você asfixiou-o?
O'nu Scotty Gates'i öldürmekten suçundan içeri atmamız imkânsız O zaman 11 yaşındaydı, ölümün nelere yol açacağını dahi bilmiyordu.
Não há como apanhá-la pelo assassinato do Scotty Gates. Ela tinha 11 anos na época, e não conseguimos concluir a causa da morte.
Elemanın sana bundan bahsetti mi bilmiyorum ama sabah karavanıma girdiğimde içerde kıllı bir adam vardı.
Ei, sabe, não sei se é a pessoa para falar sobre isto, mas... quando fui para a minha roulotte esta manhã, estava lá um tipo nu e peludo.
O'nu hiç bir veri tabanında bulamazsın.
Não vai encontrá-la em nenhuma base de dados.
O'nu yaratan kişi sadist. Psiko-sadist biri.
O criador dela sim, um psicopata sádico.
Bu da Berman'ın O'nu gören tek kişi olduğu anlamına geliyor.
O que significa que o Berman foi o único que viu este tipo.
O'nu da dâhil etmeyi mi düşünüyorsun?
Está a pensar em colocá-la no jogo?
O'nu yemleyebiliriz.
Poderíamos atraí-lo.
O'nu tekrar hareketlendirmek istiyorsun. Bunun için de Susan'ı kullanacaksın.
E agora quer movê-lo novamente e usar a Susan para fazer isso.
O kadının gözlerinin içine baktım. Ve O'nu koruyacağıma dair söz verdim.
Olhei para aquela mulher nos olhos, e prometi-lhe que iria protegê-la.
O'nu da dâhil edelim.
Vamos colocá-la no jogo?
Kışkırt O'nu. Gerçekte ne olduğunu ortaya çıkart.
Provoque-o, exponha-o pelo que ele é.
O'nu ben yaptım.
Eu fi-la.
O'nu şimdi pazarlığa soktu.
Ela está simplesmente a negociar com ele.
Çıplak bir şekilde, yere bakan köpek duruşu yapan bir adam gördün sadece.
Era só um homem a fazer o cão virado para baixo, nu.
Sana saldıran çıplak adama.
O tipo nu que te atacou.
Yarı çıplak olduğumu anlıyorum ama bunun mantıklı bir açıklaması var.
Eu compreendo que estou meio nu, mas há uma explicação razoável.
- Sonra O'nu gördüm.
- E, depois, vi-a a ela.
O'nu bu kadar çok mu sevdin?
Amava-la assim tanto?
Evet. O'nu ben davet ettim.
Convidei-o para a Corte.
Ben olsam O'nu seçmezdim.
Eu não o teria escolhido.
Sadece O'nu tanımak istiyorum.
Planeio conhecê-lo.
O'nu bulamayacağız.
Não a encontraremos.
O'nu zaten canlı bulamayız.
Pelo menos, viva.
Bu arada, Eugene'a şarbonu getirttin, sonra O'nu öldürdün ve O'nun ineklerini zehirlemeye çalıştığı şeklinde gösterdin.
Entretanto, pediu para o Eugene trazer o antraz. matou-o e fez parecer que ele estava a tentar envenenar a manada.
Ama nerdeyse 1 yıldır O'nu görmediğini söyledi.
Mas ela disse-nos que ele não vai lá há mais de um ano.
Yakında O'nu göreceğim ve hazır olmalıyım.
Eu vou vê-la em breve, e tenho de estar preparado.
Kim öldürmüş O'nu?
Quem é que o matou?
Ve sen de O'nu ordan çekmek, kusurlarını bulmak ve hediyelerini kendine istiflemek için orada olacaksın.
E vais lá estar para implicar com, ele e encontrar defeitos e ficar com os talentos dela só para ti.
O'nu uyarmalıyız.
Devíamos avisá-lo.
Yani O'nu tanıyordunuz.
- Então, conhecia-a.
O'nu ben bulmalıydım.
Eu deveria tê-lo encontrado.
O'nu seviyorum, D.B.
Eu amo-a, DB.
Bulamıyorum O'nu.
Não consigo encontrá-la.
numarası 16
nüfus 16
numara 54
numara yok 24
numara yapma 23
numara mı 16
numara yapıyor 24
nutkum tutuldu 19
nun yeri 52
nuck soo kow 16
nüfus 16
numara 54
numara yok 24
numara yapma 23
numara mı 16
numara yapıyor 24
nutkum tutuldu 19
nun yeri 52
nuck soo kow 16