English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ O ] / Orası değil

Orası değil tradutor Português

1,196 parallel translation
Ama çıkış orası değil.
Mas não é a saída.
- Çıkacağı yer orası değil.
- Não é por aí que vai sair.
"Hayır, orası kamp değil." dedim.
"Não, mãe. E la não está no Acampamento Winnetka."
Orası güvenli değil. Aşağıya inin!
Desça daí!
Orası daha hazır değil.
Ainda não está livre.
Orası düz bir yer değil mi?
Isso é um oximoro.
Aslında, bizim Kutsanmış Alemimize değil. Hayır, orası Hynerianlar için.
Na verdade, não para o nosso Reino Sagrado... é só para hinerianos.
Orası bakımevi değil, emekliler yurdu.
Não é casa de repouso. É uma comunidade de reformados.
Orası bakımevi değil, emekliler yurdu!
Não é uma casa de repouso! É uma comunidade de reformados!
Orası pek belli değil.
Bem, não é exactamente certo.
Jack, orası sandığın gibi bir spor salonu değil.
Jack? Não é bem esse tipo de ginásio.
Orası düştüğümüz yer değil mi?
Não foi lá que nos despenhámos?
- Orası soğuk değil mi?
- E não vai estar frio?
Orası uzak değil mi?
No Four Seasons? Isso não fica muito longe?
Bizi kandırıyor olamazsın, değil mi? Dur tahmin edeyim. orası bir cennet!
Não nos estás a querer passar a perna?
Ama artık biliyorum ki orası arayıp bulabileceğiniz biryer değil.
Só que agora sei que não é um sítio que se possa procurar.
Çünkü orası gidilen biryer değil. O, birşeylerin parçasıyken hayatta hissettiğiniz bir andır.
Porque não é aonde vamos que interessa, mas como nos sentimos, num certo momento, por fazermos parte dalguma coisa.
Orası hastalar üzerinde anestezi deneyleri yapılan yer değil mi?
Não é onde experimentam anestésicos em doentes?
Orası sıcak ve iyidir. - Hayır önemli değil.
Não, não há problema.
- Orası bir üniversite değil.
- Não é uma universidade.
Orası senin değil. Bazen, duyulmak istediğinde, çığlık atmak zorunda kalırsın.
Às vezes, se queres que as pessoas te oiçam, tens de gritar.
Orası bizim daire değil.
Não é na nossa casa.
Oraya gitme János. Orası bize göre değil.
Não vá János, isso não é para nós...
Orası çıkış değil.
Essa não é a saída.
- Orası güvenli değil, beni bulurlar.
- Não é seguro lá, eles encontram-me.
"Orası" değil. "Zamanı".
Não é lá, é quando.
"Orası" değil. "Zamanı".
- E eu, de readmissão.
- Orası uzak değil.
- Isso não é longe.
Orası bir sirk değil.
Não é um circo.
Orası polis takibi yayınlamıyor, değil mi?
Eles não mostram perseguições policiais, certo?
Hem, Tony'nin dediği gibi, "Orası evimiz değil."
E como diz o Tony, "A casa não é nossa."
Orası perili olduğu için, değil mi?
Porque é assombrado, não é?
Orası güzel bir yer değil.
E olha que aquilo não é bonito.
Orası Ike'ın gittiği yer değil mi?
West Point? Não foi onde o Ike estudou?
O ünlü öksürük nöbetlerinden biriyle uyanıyor. Etrafta dolanıyor, sonra tam heykelin orasına düşüyor ve cezasını çekiyor. - Bu inandırıcı değil mi?
Acorda com outro acesso de tosse... sai tombando e cai em cima da estátua... ficando "penismente" perfurado.
Buradan tellerin orası 160 metre vardır, değil mi?
Daqui até o fio são 160 metros, certo?
Orası artık benim değil.
Nada mais é meu.
Orası neresi biliyorsun, değil mi?
Sabe onde è, nào sabe?
Orası güvenli değil!
Não é seguro.
Harika! Beni kukla diye çağır ortak. fakat orası burası değil.
Bem, me chame de chato, cara, mas não tem nada aqui.
- Orası bize ait değil.
O que há naquele edifício lá atrás?
- yoksa nasıl... - Orası güvenli değil.
aquilo ali não é seguro.
Burası değil. Orası.
Aqui não. lá para o fundo.
Neden Moebius? Orası yapay zeka sığınağı değil.
Porque Moebius?
Orası bir mabet değil miydi?
Não é um santuário?
Orası ev değil.
Não é uma casa.
Orası siyahilerin gerçekten tembel olduğu ve beyazların da onlar kadar tembel olduğu ama tembeller diye siyahilere kızdığı yer değil mi?
Não é aí onde os negros são muito preguiçosos assim como os brancos mas eles estão chateados com os negros por serem tão preguiçosos?
- Alabilecek miyiz, orası da belli değil.
- E não sabemos se vamos comprar.
- Orası henüz benim yurdum değil.
- Ainda não é meu.
- Orası New York'un kuzeyindeydi, değil mi?
- Isso é no norte de Nova York, certo?
Orası lavabo değil.
Aquilo não é a casa de banho.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]