English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ O ] / Oraya değil

Oraya değil tradutor Português

854 parallel translation
Oraya değil, Davey.
Aí não, Davey.
Oraya değil.
Aí não.
Hayır, oraya değil.
Não, aí não.
Oraya değil Bayan Cutler.
Sr.ª Cutler, não é por aí.
Oh, hayır, oraya değil.
Oh, não, para aqui não.
- Direk oraya değil.
- Direto não.
Hayır, hayır oraya değil, kanepeye lütfen.
Aí não. No sofá.
Oraya değil!
Não nesse!
Hemen şimdi, oraya değil, buraya koyun.
Certo. Agora, ponham aqui e não ali.
Oraya değil.
Por aí, não.
Hayır, oraya değil.
Não. Por ali, não.
Hayır, oraya değil.
Não. Aí não!
Onlar Silver Kasabası'nda bizi bekleyecekler,... ama biz oraya değil de Willow Creek'e gideceğiz ve o bankayı soyacağız.
Estarão à nossa espera em Silvertown. Mas em vez de irmos para lá, iremos para Willow Creek e roubamos o banco.
Oraya değil, buraya.
Não, aqui não! Nesta região! Aqui!
Hayır, oraya değil.
Não, para ali não, para o banco.
Oraya değil, oraya.
- Não, aí não! Acolá.
Biz 30 dakika içinde oraya değil mi?
Pões-me lá em 30 minutos?
Sorun değil, bir iki hafta içinde tekrar gideceğiz oraya...
Mass daqui a umas semanas, voltamos lá e...
Ama oraya esas güzelliği veren mimari yapısı ya da manzarası değil Liderin oradaki varlığı.
Mas não é a arquitectura ou a paisagem. É a presença do Führer que torna o lugar realmente bonito.
Bununla beraber, oraya bir çok sorun olacağını bilerek gittin, değil mi?
Embora tenhas ido lá esperando muitos problemas, não foi?
Onu oraya siz koydunuz, değil mi? - Evet.
Você pô-la ali, não foi?
Hatta kendisine oraya gitmek için özel bir elbise bile almış değil mi?
Parece que foi o Sr. Adare que o encomendou, estava sempre na loja.
Umurumda değil, oraya ulaşmalıyım.
Não me interessas. Tenho que lá chegar.
Oraya gitmemiz sorun olmaz sanırım, değil mi?
Penso que não haverá problemas se formos até lá, certo? Podem ir.
Umurumda değil, dün gece neredeysen oraya.
Não quero saber. Onde quer que tenha estado a noite passada.
Erkekler oraya kadınla değil, kadın bakmaya giderdi.
Os homens não levavam mulheres lá. Iam à procura delas.
Cennetin Kralı için de öylesi makbul, dediğin gibiyse, zaten dünyaya değil oraya layıkmış.
Que o conserve o rei do céu, melhor que a Terra.
Tam olarak değil, ama oraya gideceğim.
Não exactamente, mas estarei aqui.
Topu oraya çıkaramazdın, değil mi?
Seria capaz de colocá-los lá em cima, não é?
Eğer o kadın iffetli biri ise, oraya ait değil.
Se ela é decente, não deve ficar lá em cima.
İyi bir neden değil, bana söylerdin ben de oraya gelirdim.
- Não é uma boa razão. Podias deixar-mo escrito que ia ter com vocês.
Sen oraya birinin düşüp boynunu kırmasını istemezsin, değil mi?
Não quer que alguém caia e parta o pescoço, quer?
Ama oraya dönmeyi çok istiyoruz, değil mi çocuklar?
Mas adorávamos lá voltar. Certo, rapazes?
- Guido, yine oraya gitmiyor değil mi?
Guido, ele não vai entrar outra vez, pois não?
İstediğim Doğu'ya geri dönmek, Batı değil ve eninde sonunda oraya ulaşacağım, görürsün!
Quero voltar ao Leste, não ao Oeste. E é o que farei, vais ver.
Biz de oraya gidiyoruz zaten, değil mi, Colin?
- Para Londres.
Demek ki ortalıklarda ordan oraya dolaşmayı seçtiğin hoş kadının bir meteliksiz ve ayrıca katil olduğu ortaya çıkıyor. Evet, öyle değil mi?
- Sim, é verdade.
- Çıkıp oraya gitmeyeceksin, değil mi?
Não vais ir ali?
Oraya geri dönmeyeceksiniz değil mi?
Você não irá entrar.
Bir oraya bir buraya koşturup durdunuz, değil mi?
Mexeram-se bastante, não é verdade?
Benim oraya gitmemi bekliyorsunuz, değil mi?
Quer que eu vá ali fora, não é?
Eninde sonunda gelip oraya dayanıyor, değil mi?
É a isso que se resume tudo, não é?
Sadece yüksek duvarlar, dikenli teller veya makineli tüfekler değil etraflarını saran kara ve deniz de onları oraya hapsediyordu. Orman da, okyanus da tarafsız değildi.
Eram mantidos presos, não tanto por paredes altas ou arame farpado ou por metralhadoras, mas pela terra e o mar à sua volta e a selva não era neutra, e muito menos o mar.
Oyunda olmayan hiç kimse oraya giremez değil mi, Mr. Habershaw?
Ninguém que não esteja no jogo entra naquela sala, hem, Mr. Habershaw?
Çok cahilsiniz, oraya ait olduğumu sanıyorsunuz, değil mi?
São tão ignorantes. Julgam que o meu lugar é lá, não julgam?
Deniz Yıldızı Adası. Oraya gidiyoruz, değil mi?
É onde vamos, não é?
Oraya mukayyet olan şerifte tekin biri değil.
E o xerife sofre das costas,
Oraya gidip gelmenin altı hafta sürdüğünün farkındasınız değil mi?
Sim. Concorda que voar até o planeta e regressar... é uma viagem de 6 semanas?
- Oraya gitmek güvenli değil...
- Não é seguro ir por ali...
- Gittin oraya, değil mi?
Então, tu próprio não foste lá?
- Oraya gitmeyeceksin, değil mi?
- Não vais até lá, vais?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]