English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ O ] / Oraya vardığında

Oraya vardığında tradutor Português

166 parallel translation
Oraya vardığında o kişiyle kalem ve kağıt yardımıyla konuş.
Quando chegar a seu alojamento, fale com essa pessoa por escrito.
Ancak oraya vardığında Alathea gitmiştir.
Mas quando ele lá chega, ela já morreu.
Garip ruhum oraya vardığında karşısına ilk çıkan, yüce kayınpederim, şanlı Warwick oldu. Şöyle seslendi :
O primeiro a saudar a minha alma de forasteiro foi meu ilustre sogro, o famoso Warwick, que em voz alta chamou :
Oraya vardığında, sonunda dinlenebileceksin.
No outro mundo, você finalmente repousa.
Oraya vardığında, bekle ve gör, hemen dökülecek.
Vai sair-lhe naturalmente.
Oraya vardığında görürsün.
Vai ver quando lá chegar.
Bir keresinde tel kapımızı tırmaladığını duydum... ama Atticus oraya vardığında o gitmişti.
Uma vez ouvi-o a arranhar a janela da nossa porta... mas desapareceu antes de o Atticus lá chegar.
Belkide oraya vardığında daha iyi olur.
Talvez ela esteja melhor. Não.
Oraya vardığında güvende olacak ve karını ebediyen kaybedeceğiz.
Se lá conseguir chegar, ele estará seguro e sua esposa perdida. - Temos que impedi-lo antes que lá chegue.
- Evlat, ah, Oraya vardığında tam da kargaşanın içine düşmüşsün.
Chegou mesmo a tempo da agitação.
Oraya varmadan önce bunu dert etmesi onun için iyi değil ama, oraya vardığında bunu hatırlamalı.
Agora não tem que pensar nisso, mas lá deve recordá-lo.
Oraya vardığında, yapman gerekeni bileceksin.
Saberás o que fazer quando chegares lá.
Altıydı saat, oraya vardığında ve dokuzdu, ruhani müzik başladığında.
Ela chegou às seis e o sitio já estava a abanar Puseram música gospel até ás nove.
Oraya vardığında Camelford'da bir karakolda 48 saat kalmam gerektiğini söyle ona.
Não sai daqui sem o fazer. Quando ela chegar aí, diga-lhe que vou ficar pendurado na esquadra de Camelford pelo menos 48 horas.
Oraya vardığında onu benim için beklet.
Mas quando ela chegar mantenha-a aí, está bem?
Oraya vardığında kalacak bir otel bulacaktı.
Quando lá vai, fica num motel.
Oraya vardığında ışıkları kapa.
Liga as luzes quando lá chegares.
Birden aceleyle merdivenleri çıkar, ve oraya vardığında, erkek arkadaşını görür, tamamen parçalanmıştır, çenesiyle kendisini sürükler.
Sobe as escadas a correr, e quando chega lá acima dá com o namorado, todo desmembrado, arrastando-se pelo chão com o queixo.
Bizimkiler oraya vardığında, Lee gününü görecek.
Quando as nossas tropas chegarem, o Lee terá de parar. Aí será a hora dele pagar ao diabo.
Oraya vardığında emin ol, Pick.
Tens de o empurrar até nós.
Ancak oraya vardığında dondurucu soğuk yüzünden kırılmışlar.
Só que quando lá chegou, por causa do frio de rachar, partiu-se.
Sen oraya vardığında, birileri Denree'yi yemiş olacak.
Quando lá chegares, alguém terá comido o Denree.
Oraya vardığında, evet.
Quando vocês lá chegaram, sim.
Oraya vardığında, yerinde kal.
Quando lá chegares, não saias de lá.
Oraya vardığında, Na'Toth'u kurtarmaya çalışacak ama adamlarım onu yakalamak üzere orada olacak.
E quando ele chegar, ele tentará libertá-la e as minhas forças estarão lá para o prender.
Oraya vardığında bize yaz, tamam mı?
Escreve quando chegares.
Sadece meraktan soruyorum. Yani bana, yeniden vurmanı istediğimden değil, ama oraya vardığında ne yapacaksın?
Só por curiosidade - espero que não me bata mais - que fazem quando lá chegarem?
Turnikeye yaklaşırsın ve oraya ulaştığında adama iki dolar vermen gerektiğini bilirsin, yoksa seni içeri almaz ama oraya vardığında her şey ters gider.
Aproximamo-nos da borboleta e sabemos que ao chegar lá temos de dar 2 dólares, ou não nos deixam entrar. Porém, quando lá chegamos tudo corre mal.
e oraya vardığında, bize yaydığın salgına mağruz kalcaksın.
E assim que lá estiver... será exposto... à mesma praga que usaram em nós.
Oraya vardığında, üzgün olduğunu anlar.
Para que, quando ele lá chegar, saber que lamentas.
Oraya vardığında ise sararmış ve soluk.
E quando se chega lá, está seco.
Oraya vardığında o sahte göğüslere bakacak ve onu tekrar yollayacak.
Ele toma um olhar àquela nuvem fingida e vai mandá-la de volta.
İyi dinle. Oraya vardığında arkanı dön ve beni koru, tamam mı?
Quando lá chegares, viras-te e cobres-me a mim, certo?
Ya Aeryn sen oraya vardığında Talyn'e dönmemiş olursa?
E se Aeryn não estiver no Talyn quando você voltar?
Ama asıl beklenilmeyen oraya vardığında olan şeydi.
O que não se esperava foi o que aconteceu quando lá chegou.
Pekala, Chiana oraya vardığında, dışarı çıkıyor, çivi kovası devreye giriyor.
Certo, quando Chiana subir aqui... ela sai e o balde dos parafusos cai.
Oraya vardığında sana detayları verecek.
Vai dar-te mais pormenores quando chegares.
Ve oraya vardığında, Bay Kanun'a benden çok selam söylemeyi unutma!
E, quando chegares, dá cumprimentos meus ao "braço" da lei.
Onlar oraya vardığında bize haber verin demiştim!
Ela disse... para nos chamar quando eles chegassem.
Oraya vardığında, bu adamlar, nasıl olduğunu görmek için seni rahat bırakmayacaklar.
No momento que aterrares, os tipos... vão tentar ver do que és feito.
Hayır, iyiyim. Tamam, peki, Oraya vardığında beni ara.
Certo, liga-me quando chegares.
Oraya vardığında da, 100.000 $ toplamış.
Quando ela lá chegou, ela tinha 100 mil dólares.
belki oraya vardığında Eichmann'a sormalısın.
Talvez deva perguntar a Eichmann, quando ele chegar.
- Oraya vardığında alacaksın.
- Estarão disponíveis quando lá chegares.
Daha da kötüsü, Cole oraya vardığında acil serviste bulunan altı kişi, karantina başlamadan önce oradan ayrılmışlar.
E pior ainda. No serviço de urgências onde o Cole entrou, havia seis pacientes que saíram antes de terem iniciado a quarentena no hospital.
Oraya vardığımda hava kararmaya başlamıştı. Ve sonra onu araba farlarının ışığı altında yolda yürürken gördüm.
Era de noite, e via vir em frente à luz dos faróis.
Ona de ki, eğer o oraya vardığında orada olmazsam,..
- Sim.
Sonra oraya vardığında da pasta yok dediklerinde,... "Aa, tamam o zaman bir bardak kahve alayım" demez.
"Está bem, então é só um café."
Oraya tam zamanında vardığın için çok şanslısın.
Que sorte teres chegado lá a tempo.
Oraya vardığımızda, sanığı kurbanı merhumun cesedinin yanı başında diz çökmüş vaziyette bulduk.
Ao chegarmos lá, encontramos a ré... debruçada sobre o corpo da vítima.
Sanırım oraya vardığımızda neyin canımı sıktığı hakkında daha iyi bir fikrim olacak.
Penso ficar com uma melhor ideia daquilo que me incomoda quando lá chegarmos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]