Sakini tradutor Português
201 parallel translation
Bir bölge sakini görüyorum.
Estou a ver um habitante.
Gördükleriniz arasında en sakini olduğunu düşünüyorum.
- Com toda a calma.
Ay'ın tek sakini.
É o único habitante da lua.
Bir ada sakini tarafından... kayıp bir çocuk hakkında şikayette bulunuldu.
Está registrada uma denúncia de um residente desta ilha, de uma menina desaparecida.
Kiza adami hatta mumkun oldugunca fazla tutmasini soyle, unutma sakini...
Lembre-se de dizer a essa gente que têm que manter o gajo em linha.
Sadece bir ulusun sakini anlamnda değil ama Kozmos'un sakini anlamında...
- cidadão - não apenas de uma nação, mas do Cosmos.
Bunlar, Kozmos'un sakini olabilmek için modern dünyamızın tohumlarıydı
Ser cidadão do Cosmos. Estavam aqui certamente as raízes do mundo moderno.
- Evet, buradan daha sakini yoktur.
- Sim, era muito melhor do que agora.
William Blackstone, sınır sakini!
Sou William Blackstone, habitante da fronteira.
Bu gezegenin kalıcı sakini olmak istemezdim.
Não queria tornar-me um residente permanente deste planeta.
Jacques gibi bir apartman sakini neden 190 litre ısıtma yağı alsın ki?
Por que compraria o Jacques 230 litros de óleo de aquecimento?
Hunter's Point yarış pistinde, polis memurunun, şüpheli - - San Francisco'sakini, Arthur Brock'u vurmasıyla ilgili davada, denetleme kurulu, tanıkları dikkatle sorgulayıp, delilleri incelemiş ve dedektif Jack Cates'in, kasıtlı olduğu iddiasını yeterli bulmamıştır.
E em relação ao tiroteio em Hunter's Point, em que faleceu Arthur Brock, residente em São Francisco, a comissão de revisão examinou cuidadosamente os factos e determina que o agente em questão, Inspector Jack Cates,
Teşekkür ederim, market sakini.
Obrigada, habitante de supermercado.
Mayalar pek çok büyük şehir inşa etti. Bazılarının 40,000 sakini vardı ve vali "ilahi Ahau" tarafından yönetilirdi.
Os Mayas contruiram muitas cidades enormes, algumas com população de cerca de 40,000 habitantes governados pelo líder supremo, o divino Ahau.
Ne de olsa, Kayıp Şehrin ebedi sakini olmak istemezsin, değil mi?
Não quer passar o resto dos seus dias na Cidade Perdida, pois não?
Gün geçtikçe, daha fazla South Park sakini sapanla kendisini, Medya Merkezi binasına fırlatıyor.
À medida que o dia passa, mais residentes de South Park catapultam os seus corpos para a lateral do edifício Toon Central.
Asıl hüner ise ; parçayı, mükellef bir alarm sistemi ve herhangi birini davet etmeye izni olmayan sakini olan evden, en az iki ay boyunca polise bildirilmemesini sağlayarak çalmak mı?
Então o truque é roubar uma casa com um sistema de alarme elaborado e um caseiro que não pode convidar ninguém, sem que o reportem como roubado durante 2 meses?
"Dizi karakteri, Springfield sakini Homer Simpson... "... ile aynı isimleri paylaşıyor. "
Uma personagem de TV tem o nome do residente Homer Simpson. "
Bahse varım, Glory'dir. Kasabamızın iblis çağırıcı sakini.
Aposto que foi a Glory, a nossa habitante má.
Kasabamızın en tanınmış sakini, Kaptan Jack.
É o habitante mais famoso da nossa cidade, o Capitão Jack.
Springfield'ın en yaşlı sakini öldü.
O residente mais idoso de Springfield morreu.
Son dakika haberi, iki mahalle sakini 20 dakikadan beri kayıp.
Uma história mais séria : Dois habitantes desapareceram há 20 minutos.
Sanırım yarının manşeti şu olacak : "Kasaba sakini yalancı çıktı."
Acho que sei a manchete de amanhã : "Cidadão mentiroso".
" Ben, Nathaniel Samuel Fisher, Los Angeles, California'nın bir sakini... ... bunun son vasiyetim ve öncekilerin geçersiz olduğunu ilan ederim.
"Eu, Nathaniel Samuel Fisher, residente em L.A., na Califórnia, declaro ser esta a minha última vontade, anulando os anteriores testamentos e codicilos."
Okyanusun bu en büyük sakini neredeyse sadece, kabuklu bir hayvan olan birkaç santim uzunluğundaki şu küçük karideslerle beslenmektedir.
O maior habitante do oceano alimenta-se quase exclusivamente de um dos mais pequenos : krill, um crustáceo com poucos centímetros de comprimento.
Bu mahkeme emri ile Morlaw sakini olmayan herkese karşı...
"De acordo com a ordem do tribunal, todos os processos, acusações, " multas e coimas feitas a visitantes de Morlaw
Üzücü olan şu ki, her ada sakini gibi ara sıra anakarayı ziyaret etmem gerekiyordu.
O triste é que, tal como um ilhéu, de vez em quando tinha de visitar o continente.
- Buranın sakini misin?
- És interna?
- Ne sakini!
Estamos em uma missão.
Ortalama gelirli bir Briar Bay sakini olmak için mi?
Uma existência mediana em Briar Bay?
Bak ne diyeceğim. Emekliler Cemiyetinin bir sakini olduğunda gelmek zorunda kalmayacaksın.
Quando fores finalmente uma residente da Desert Inn Retirement Community, então não terás que vir.
"Bayan Morrissey, kocasının halk kahramanı ilân edilmesi için başvuruda bulundu." "Bu görüş, birçok yöre sakini tarafından paylaşılmakta."
A Sra. Morrissey disse que o marido era um herói do bairro, um sentimento partilhado por muitos residentes da zona.
11 : 30 civarında bir mahalle sakini tarafından bulundu...
'Foi descoberto por volta das 11 : 30 am por um residente...'
Yok edici patlama sırasında, Bir Springfield sakini kahraman olduğunu kanıtladı :
No amanhecer da devastadora erupção, uma cidadã de Springfield provou ser a heroína :
... her gece. artan sayıda kaybolan sakini ile. Tek bildiğimiz, yarasanın gölgesinin artık sadece suçluların kalbine değil, aynı zamanda Gotham'ın tüm kalplerine de saldığıdır.
Com mais cidadãos a desaparecer todas as noites, tudo o que sabemos é que a sombra do morcego agora causa medo, não só a criminosos, mas nos corações de todos os cidadãos de Gotham.
Bayan Wilson Miami sakini bir yurttaş ve büyük tehlike altında olabilir.
A Miss Wilson é uma cidadã de Miami e pode estar a correr perigo.
Miami sakini bir adamın evinde ölü bulunmasıyla ilgili.
A vítima é um homem, cidadão de Miami, que foi encontrado morto em casa.
Rose. Isop Galaksisinin en yaşlı sakini... -... neyin Yüzü?
Rose, o habitante mais velho da Galáxia de Isop é o Rosto de quê?
Dirk Abrams, Kensington Arms'ın en son sakini.
Dirk Abrams o último ocupante da Mansão Kensington.
Las Vegas'ın yaşayan en eski sakini.
É nativo mais velho de Las Vegas que ainda está vivo.
Çoğu Tree Hill sakini beni basketbol oynadığım günlerden hatırlayacaktır.
Acho que a maioria das pessoas se lembra dos meus tempos no basquetebol.
Auschwitz'in Polonyalı bir sakini, Jerzy Bielecki bir çitin ardından bütün olan biteni izlemişti.
De uma vedação próxima, um recluso polaco de Auschwitz, Jerzy Bielecki, observou o que lhes aconteceu -
Yanımda bir üst dünya sakini var, daha yeni minimoyize edildi.
Eu tenho um terrestre comigo, e ele foi Minimoyzado.
Kimmiş bu üst dünya sakini?
Quem é o terrestre?
Kız yanında bir üst dünya sakini getirdi, efendim.
Ela trouxe um terrestre com ela, senhor.
İki Venice Sahili sakini bugün erken saatlerde ölü bulundu. Görünüşe göre, yaşanan bir münakaşa trajediyle sonuçlandı.
Dois residentes de Venice Beach foram encontrados mortos hoje no que parece ter sido uma disputa doméstica, que acabou em tragédia.
Yüzlerce gecekondu sakini, yaşam standartlarının altında... yaşamaya terk edilirken, gecekondu lordu ufak bir cezayla... yeniden özgürlüğüne kavuştu. " Son dakika iftirası.
Mais uma vez, o senhorio dos bairros de lata safou-se com uma multa mínima enquanto centenas de inquilinos continuam sem condições de vida. "
Hayır. Buranın sakini.
Não, é uma anónima.
Ne sakini işte?
Mais calmo?
Dünya sakini olarak hayatın başladı.
A tua vida como caminhante na terra começou.
Michael Johnson buranın sakini değil.
O Michael Johnson não é um residente.
sakinim 57
sakin 545
sakın 419
sakin ol 5553
sakıncası yoksa 299
sakin olun 1352
sakin ol baba 16
sakin olsana 19
sakinleş 610
sakin ol lütfen 16
sakin 545
sakın 419
sakin ol 5553
sakıncası yoksa 299
sakin olun 1352
sakin ol baba 16
sakin olsana 19
sakinleş 610
sakin ol lütfen 16