Seninki değil tradutor Português
304 parallel translation
Bu benim kütüğüm. Seninki değil, benimki!
É meu e não seu!
Mücadele etmek için tek yöntem seninki değil.
Bem, a tua maneira não é a única para lutar.
- Ama seninki değil.
Mas não é a sua história.
Babamın doğum günü seninki değil.
É o aniversário do papá.
O yüzden yansıması bile bozulmuş, ama seninki değil.
de modo que esse reflexo deformado em parte nos escapa. Entretanto, o mundo para mim tinha mudado.
Bu benim erkek arkadaşımın arabası. seninki değil
O carro é do meu namorado, não é seu.
Bak, bu seninki değil mi?
Olhe, não é o seu cliente?
Seninki değil.
Eles não são teus.
Bu yüzden, bir arkadaş olarak, sana onun kaderinin çoktan belirlendiğini hatırlatmak için buradayım. Seninki değil.
Por isso, como amigo, estou aqui para relembrar que o destino dele já está decidido.
- Bu seninki değil mi?
Este aqui é o teu?
Seninki değil, hayır.
Não, o seu não!
Jay'in isminin yazması lazımdı, seninki değil.
É para dizer o nome do Jay, não o teu.
Yıldızfilosu Akademisi için bir aday düşündüğümde,... aklıma gelen ilk isim seninki değil.
Quando penso em candidatos à Academia, o seu nome não é o primeiro que me ocorre.
Hayır, seninki değil.
Não, não a sua.
- Benim arabam, seninki değil.
- O meu carro, não o teu.
Ben Arandisin Curzon'un eski sevgilisi olduğunu biliyordum seninki değil ama ben her ikisine idare ediyor olsaydım Birlikte senin gibi, iyi...
Eu sei que a Arandis é amante do Curzon e não sua, mas se vos tivesse encontrado juntas...
- Seninki değil.
- O seu nome não. Onde está ele?
- Şimdi seninki. - Seninki kadar heyecan verici değil.
- Nada tão emocionante.
Bu mahkemedeki davranışım eleştiri konusu değil ama seninki kesinlikle öyle.
A minha conduta nesta sala, não será questionada e muito menos por si.
Seninki de benim mesleğim gibi. Bokstan bahsediyorum. Para için yapıyoruz değil mi?
Se percebi bem, praticas boxe como eu ando na vida...
Hayatımız seninki kadar karanlık değil.
Para que nenhuma alma fique na escuridão, ou caia nela, sequer no túmulo.
Seninki Virgil, değil mi?
E o seu é Virgil, não é?
Bu harita seninki kadar ağır değil, ama asıl değerli olan bu.
Esse mapa não é pesado como o seu, mas é verdadeiro.
Kesinlikle seninki gibi eli hafif değil ama ücreti seninkinden daha az.
Pode não ter o teu toque mas é mais barato que tu.
- Seninki benimki kadar gösterişli değil.
- É pena a sua não ser tão bonita.
- Şakaya bak. Seninki kadar gelen gidenim olsa ben de eğlenirdim, değil mi?
Se me divertisse tanto como tu, receberia gente todas as noites, não é?
Kulakları seninki kadar büyük değil, Copper.
Não tem as orelhas tão grandes como as tuas.
Onunki de değil, seninki!
Não é ele, é você.
Ama bu benim çantam değil! Seninki olmalı.
Esta não é a minha bolsa, é a tua, Yo -
Ya seninki? Benimki değil.
Eu não.
Seninki evde değil mi?
Ele não está em casa?
Adamım seninki bir inanç değil. Sadece umutsuzluk. Jose, hadi.
- Cara, isso não é crença, é desespero.
- Seninki öyle, benimki değil.
No meu, não.
Benimki değil, salak. Seninki.
Não a minha, a sua.
Evet ama seninki gibi bir sicille bize verecekleri en kötü ceza kulağımızı biraz bükmek olur. Sonra da hayatımıza devam ederiz. Neler olacağının farkındasın, değil mi?
Sim, mas com a tua ficha, o pior que pode acontecer, é termos uma palmada nos pulsos como punição e então podemos continuar com as nossas vidas.
Evet, ama seninki değil.
O teu, não.
Benim görme yeteneğim seninki gibi değil. Topraktaki titreşimleri ayaklarımla hissederek görebiliyorum. Fakat bu kum çok gevşek ve güvenilmez.
Bem, eu não vejo do modo que você vê, eu sinto as vibrações do chão com meus pés, mas a areia é tão solta e traiçoeira..
Sadece 650 davaya zaman ayırırız. Seninki bunlardan değil.
Como só há tempo para 650 julgamentos, O seu não pode ser.
Herkesin annesi seninki gibi iyi değil.
Nem todos têm a sorte de ter uma mãe tão boa como a sua.
Seninki şehrin tek kıçı değil.
Lambo o cu de quem porra quiser, o teu não é o único na cidade.
Benimki değil tabii, seninki, ihtiyar Çok güzel olacak
A minha não, mas a tua, velhote Vai ser mesmo bom
Seninki de değil.
- A tua também não. - Porque eu a dobrei.
Seninki hala sende ama, değil mi?
Devia estar doente. Mas tu ainda tens a tua, não tens?
Ama seninki süt banyosu değildi, Joaninha, süt banyosu değil.
Mas não de leite, Joaninha, mas não de leite.
Korkarım ki onların zevki seninki ve benimki kadar iyi değil, Mary.
Eles não têm tão bom gosto como nós os dois.
Seninki harika. Benimki değil ama.
- A tua é impecável, a minha não.
- Bu şahsi bir görüş ve seninki kesinlikle umurumda değil!
É uma opinião e estou-me nas tintas para a tua.
Seninki kadar hoş değil.
- Não tão bonito como o teu.
Benim penisim neden seninki gibi değil?
Papá? Porque é que o meu pénis não se parece com o teu?
- Seninki de güzel değil.
- Os teus não parecem melhores.
Benim ailem seninki gibi değil.
A minha família não é como a tua.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66