Silahsız tradutor Português
1,349 parallel translation
Lee'nin bu üzücü tecrübesi, yeni anlayışıyla pekişerek silahsız dövüş sanatlarındaki talimat şeklindeki yardımlar dahil "insana kendinden başkası yardım edemez" inancının geçerliliğini vurgulamasında yararlı olur.
A experiência pungente, juntamente com o seu novo conhecimento, serviu para sublinhar a validade da sua crença de que não há ajuda como a nossa própria ajuda, inclusive a ajuda em forma de instrução, na arte da luta desarmada.
Bunun filme heyecan verici görsel bir unsur katarak silahsız savaş sahnelerini dağıtmak için uygun olacağına inanıyordu.
Lee optou pelos métodos das duas artes empregues por Inosanto, que ele acreditava que dariam ao filme um elemento visual excitante, e serviriam para quebrar as sequências de luta sem armas.
Hayır. Sadece silahsızsınız.
Estão apenas desarmados.
Silahsız mücadele mi?
Um combate desarmado?
Eh, siz silahsız olacaksınız, evet.
Bem, você estará desarmado, sim.
- Silahsız bir gemidesin.
- Sua nave está desarmada.
Tamamen silahsızım.
Estou desarmado.
Senin eşitin değilim, tamamen silahsızım.
Estou só e completamente desarmado.
Ondan sonra bile, silahsız, savunmasız olarak uçuyor olacağız.
Incluindo que estamos voando de volta sem armas, indefesos.
Silahsızım.
Eu estou desarmado.
Sana doğruyu söylüyorum, siz... siz silahsız yaşayan bir canlıya ateş ettiniz
Estou falando a verdade. Vocês atingiram uma criatura viva e desarmada.
Bak, eğer Moya'nın silahsız olduğunu kanıtlayabilirsek, bize bir daha ateş açmayacaklar.
Ouça, se provarmos que Moya não tem armas... eles não dispararão de novo.
Halosya Kumandanı silahsız gemimize gelmek istiyor.
Como prova, eles desejam subir a bordo, desarmados.
Silahsızım
Estou desarmado.
Silahsız canlılar
criaturas desarmadas.
Onlar silahsız!
Estão desarmados!
Uzak dur! Onu silahsızlandırmamız gerekli!
- Temos de desarmar!
Ancak şunu hatırla : Skarralı... seni silahsız bırakmadı.
Mas lembre-se : o scariano não vai lhe dar trégua.
Verilere göre, Borg onu aldığında silahsız bir gemi içinde yalnız başınaymış.
Diz aqui que Icheb estava só a bordo de um transporte desarmado quando o Borg o capturou.
Silahsız bir kargo gemisinde tek başına.
Sozinho? Num transporte desarmado?
Nakan silahsız.
Os nakan estão desarmados.
Belki silahsız olabilirler, ama bizi gördüklerine sevinmeyecekler.
Talvez estejam desarmados, mas não ficarão felizes em nos ver.
- O silahsız ve yaralı!
- Está desarmado e ferido.
Dışarıda, yalnız ve silahsızdım.
Estava no exterior, sozinha desarmada.
Bunu silahsız da yapabilirim. Bu işleri kolaylaştırır.
Eu poderia fazer sem a arma, assim é mais fácil.
- Sarhoş ve silahsızsınız.
- Vocês estão bêbedos e desarmados.
Şef, saat 9 yönünde silahsız sivillere ateş ediliyor.
Chefe, temos civis desarmados a serem abatidos aqui à esquerda.
Silahsız oldukça tabi.
Nem sequer somos bem-vindos em clubes.
Silahsız iki sivil var.
Vamos fazer sair dois civis.
Silahsızım. Beni öldürme.
Estou desarmado.
Onlar şimdi, silahsız gemilere saldırıyorlar.
Agora estão a atacar naves desarmadas.
Silahsız bir adama! Polise şiddet davası açabiliriz. - Vega?
É um caso explícito de brutalidade policial.
Silahsız savunma konusunda eğitim aldım.
Tenho treino em defesa pessoal. Pior.
Hayır, Özür dilerim Phoebe'nin askeri dedektif ile görüşmesi var, onu silahsız yollamak istemiyorum.
Não, desculpa, mas a Phoebe tem uma reunião com o investigador do PD, e eu não queria que ela fosse desarmada.
Birden ona kadar bir ölçek üzerinde, on bizim başarılı olmamız oluyor bir de bizim silahsız ve onun bize yanarken gülmesi oluyor.
Bom, numa escala de um a dez, dez sendo nós arrasarmos, e um sendo ele a rir-se de nós enquanto nós ardemos nuas...
Bak silahsızım, Deck.
Olha, eu estou desarmado, Deck.
Fakat sana bahsettiğim insanlar polise karşı tehlike arz etmeyen, silahsız insanlardı.
Mas as pessoas sobre as quais eu vim falar consigo estavam desarmadas quando foram mortas, e eles não representavam nenhuma ameaça para a polícia envolvida.
Silahsızım.
Estou desarmado.
O silahsız.
Ele não tem braços.
Silahsız bir asker. Bu yönetmeliğe aykırıdır.
Um soldado sem sua arma, é contra o regulamento.
Yaşıyorsa, silahsız ve kalbur gibi kanı akıyor.
Mesmo que esteja vivo, não está armado e está a sangrar.
Bir kaç silahsız kargo gemisi, ama onlar da diğer görevlerdeler.
Algumas naves de carga sem armas, mas estão fora em missão.
Maudey. Ölüme silahsız bir şekilde kafa tuttun. Oklu Katil'i bir cep telefonuyla etkisiz hale getirdin.
Maudey... enfrenta a morte, totalmente desarmada, e domina o Assassino da Besta com um telemóvel.
Yüzbaşı Tan-Sun Moon'un Karargahı Silahsız Bölge, Kuzey Kore...
QG do Cor. Tan-Sun Moon Zona desmilitarizada, Coreia do Norte
Silahsız bölgede silah saklamak.
A ocultar armas na zona desmilitarizada.
Silahsız bölge kuzeyinde bir tümen harekete geçti.
Há outra divisão a norte da zona desmilitarizada.
Silahsızım.
Não estou armado!
Silahsız.
Desarmada.
- Silahsız geldin değil mi? - Anlaştığımız gibi.
- Vieste sem armas?
Silahsızız!
Não, não dispare!
Silahsız!
Desarmados!
silahsızım 41
silah 252
silahlı 32
silahı 22
silahlar 165
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
silahın 28
silahlılar 19
silah 252
silahlı 32
silahı 22
silahlar 165
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
silahın 28
silahlılar 19
silahı al 54
silahım yok 37
silah sesleri 29
silahlı soygun 46
silahı var 147
silahım var 52
silahın var 16
silahı ver 44
silahları var 27
silah mı 60
silahım yok 37
silah sesleri 29
silahlı soygun 46
silahı var 147
silahım var 52
silahın var 16
silahı ver 44
silahları var 27
silah mı 60