Sorun bu değil tradutor Português
1,614 parallel translation
Sorun bu değil.
Não é por isso.
Sorun bu değil. Ama...
Não é isso...
Ama burada sorun bu değil.
E esse não é o problema.
- Sorun bu değil.
- Não é esse o problema.
Sorun bu değil, Bouchard!
Não é essa a questão, Bouchard!
Sorun bu değil.
Não quero que o machuquem.
Sanırım, ama asıI sorun bu değil.
- Não sei. Mas não é o pior problema.
- Sorun bu değil!
- Isso não interessa!
Sorun bu değil.
Não é isso.
- Denemeye değer, ama tek sorun bu değil.
Vale a tentativa, mas esse não é o único problema.
Madem istediği bu, sorun değil.
Sabem que mais?
Bu bizim için potansiyel bir sorun değil mi?
Não achas que será um problema para nós?
Evet. Bu da bir tür sorun demek, değil mi?
Sim, isso é um problema, não é?
Sorun değil, bu şovu yolda yapabilir miyiz?
Não há problema. Está tudo preparado para o espectáculo?
Sorun bu öyleyse, değil mi?
Aí está a explicação, não?
Zaten sen hep babanın kızıydın, ve eğer bu olayda onun tarafında olmak istiyorsan sorun değil.
Sempre foste a filhinha do papá! Se te queres pôr do lado dele, tudo bem!
- Bu sorun değil.
- Não há problema.
Bu, tabi ki, sorun değil.
Isso, claro, não é problema.
Bu sorun değil.
Isso não são problemas.
- Bu konu benim için sorun değil, gerçekten. - Tamam.
Não me importo com isso.
Bu hiç sorun değil. Gece araba sürmeyi severim.
Não me incomodo nada, gosto de conduzir a noite.
Bu bir sorun değil! Kendin söylersin : " Bir vücut, yanındaki ile daha iyi olur, değil mi?
Será fácil de encontrar, não é você quem diz que um corpo é igual aos outros?
- Sorun değil. - Bu konuyu konuşmuştuk!
Não falámos já disso?
Olamadın, ama bu sorun değil.
Não aconteceu, e está bem.
Bu asla mümkün değil. - Daha fazla sorun yaratma!
Fora de questão, não cries mais problemas.
Yani bu zihinsel bir sorun değil mi?
Então isto não é um distúrbio mental?
Sorun değil, O'nu içeride bekleyeceğiz Bu benim erkek kardeşim
Não faz mal, esperamos por ele cá dentro, é o meu irmão mais novo.
Karım beş Noel önce beni terk ettiğinden beri, bu pek sorun değil.
Não é grande problema, já que a minha mulher me deixou há cinco Natais.
"BEN BİR SAYBORG'UM, AMA BU SORUN DEĞİL" Kızım iyileşecek, değil mi doktor?
Minha menina ficará bem, certo?
Bu olduktan sonra sorun değil.
Não faz mal, desde que tenhamos isto.
Bilirsin, sorun değil. - Ama bu canını sıkıyorç
Sabes qual é o cheiro de uma cabra morta à 3 dias?
Bu sorun değil.
- Isso não é problema.
Sorun geriye bir şey kalmıyor ve bunu o da biliyor. - Bu iyi değil.
Só que não sobra nada, e ele sabe disso.
Oh, yani beyaz yakalı suçlular insanların hayatını karartıp birikimlerini çalabilirler ve bu senin için sorun değil.
Então os criminosos de colarinho-branco podem destruir a vida das pessoas e roubar-lhes as pensões e não é nada de especial para ti.
Ama bu sorun değil. Onunla olmaman gerekiyordu.
mas está tudo bem, não era pra você ficar com ele.
Bu hiç sorun değil.
Isso não será um problema...
Sorun bu kez para değil.
Desta vez não é o dinheiro.
Tabii bu da biraz sorun oluyor doktor. Çünkü çocuğumla ilgilenemeden bu şeylere bakmam mümkün değil. Belki ancak o zaman balık tutmaya zamanım olur.
É que já começa a ser um problema, Dra, porque se conseguir manter o meu filho na linha e não tiver onde enterrar esta coisa, talvez... talvez tenha bastante tempo para ir aos peixes.
Oh, haydi, Rick, bu sorun değil.
Vá lá, Rick, tranquilo.
Clark bu bir sorun değil. Bu üçlemeyi kazanmak.
Clark, isso não é um problema.
Sadece korktuğun için öyle oluyor ve bu sorun değil.
Significa que estás assustada, querida, e não faz mal.
- Anne sorun değil. - Tatlım, bu senin özel günün.
- É o teu dia especial.
Keith, bu gece için planımız var biliyorum ama çok yorgunum. Sorun değil.
Keith, sei que temos planos para esta noite, mas estou muito cansada.
Bu onun için pek sorun değil.
É o único que não seria multado.
Sorun değil, bu işle ilgilenmelisin.
Não faz mal, deves tratar disto.
Eğer bu çocukların yardımımı kullanmayacaklarını söylüyorsan sorun değil.
Se você acha que estes rapazes não podem usar minha experiência, está tudo bem.
Bu, sorun sende demek değil.
Não significa que o problema sejas tu.
Sorun değil.Yıllardır aramızda dile dökülmemiş bir şeydi bu.
Era um assunto reprimido entre nós há anos.
Doğru, bu da aşırı oldu. Sorun değil.
Pois, muito lamechas.
Bu dairenin yarısı benim.. .. ama benim tarafıma da geçsen sorun değil.
Esta metade do apartamento é minha, mas se quiseres vir até aqui, também não faz mal.
Bu bir kaza değil. İnhalerinde bir sorun var.
Não foi acidental, há algo de errado com aquela bomba.
sorun bu mu 22
sorun bu 79
bu değil 117
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
sorun bu 79
bu değil 117
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154