English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ T ] / Tamamıyle

Tamamıyle tradutor Português

181 parallel translation
Evet işte buradayım İşe tamamıyle hazırım.
Bem, aqui estou, pronto para trabalhar. Estou vendo.
Sanırım bunları tamamıyle düşündün.
Esqueci completamente esse incidente.
Tom, Rutledge'ı savunacağın için sana hayranım ama,... çok iyi bilmelisinki, O tamamıyle suçlu.
Tom, eu admiro-o por defender Rutledge, mas... você pode conhecê-lo, acho que é tão culpado como o inferno.
- Tamamıyle.
- Perfeitamente.
Tamamıyle unutmuşum.
Me esqueci completamente.
Tamamıyle!
Isso mesmo!
Ben yeterince öğrettim kız tamamıyle senin...
Para mim já chega É toda tua...
Çeşitli eşcinsel gruplardan telefonlar gelmeye başladı. Bir kısmı Sonny'yi ve eylemini destekliyor, diğerleriyse gelişmeleri kınıyor ve evliliği maskaralık olarak nitelendiriyor, "tamamıyle gösteriş" olduğunu söylüyorlar.
Temos tido vários telefonemas de homossexuais uns apoiando e outros condenando as acções do Sonny e chamando ao casamento uma farsa e cito, "um puro exibicionismo".
Tamamıyle, 10 poundluk o elmasları düşünmekten dolayı.
São os diamantes de 5kg que me atraem.
Sen tamamıyle deli misin?
Estás completamente louca?
Anne, yaptığım şey tamamıyle güvenli.
Mãe, o meu trabalho é seguro.
Ve bu adam tamamıyle aklını kaçırmış.
E este gajo é completamente maluco.
Her şey burada, tamamıyle yasal.
Aqui está, tudo segundo a lei.
Olay tamamıyle Tanrı'nın kontrolünde.
O que virá está nas mãos de Deus.
Bu yerlileri izlemek tamamıyle çılgınlık.
Estes índios são loucos.
Bu andan itibaren o artık tamamıyle bir referans kitabı.
Esse livro é só de pesquisa a partir de agora.
Tamamıyle el yapımı ve motiflerine hayran kaldım.
É todo feito à mão e adoro os regos.
Belki sonunda, tamamıyle bana uyum sağlayacaksın.
Talvez vocês acabem por se adaptar a mim.
Tamamıyle farklı bir renk.
A cor não é esta.
İki gün önce tamamıyle bu dine geçtim.
Converti-me há 2 dias.
Kaptan, koruma alanı az önce tamamıyle eski haline döndü.
Capitã, a contenção foi restabelecida.
Tamamıyle. Sizi buraya getiren nedir?
Podes crer.
Tamamıyle mı?
Completo?
- Tamamıyle.
- Exactamente.
Bertha Tezem bile söyleyebilir tamamıyle kör olmasına rağmen.
A minha tia Bertha podia dizer e é legalmente cega.
Ön koltuğa oturdunuz, elleriniz bağlı değildi ve, tamamıyle kendinizdeydiniz.
Ela sentou-se no lugar da frente, sem amarras, completamente consciente.
Tamamıyle bilgisayar ve turizm ile alakalı.
É todo acerca de computadores e turismo.
- Tamamıyle.
- Sempre.
Söylediğinize tamamıyle kabul ediyorum.
Agradeço muito o que estão a dizer.
- Tamamıyle söylemek istediğim buydu. Hayır, gerçekten, kuyruğun yanıyor.
A sério, tens o rabo a arder!
Tamam, Rudy'yle gidiyorum.
Pronto, eu vou com ele.
Tamam, o zaman... Mükemmel Amundsen'in yokluğunda... Biagi'yle çalışırım.
Bem, então... na ausência do grande, bom Amundsen... vou ficar com o Biagi.
Bayan Fawlty'yle konuştum. "Tamam" dedi.
Falei com a Sra. Fawlty e ela não se importou.
Eğer dün gece arabaya girmeseydim Jerry'yle konuşma şansını bulamayacaktın bunu unutma, tamam mı?
Se não tivesse entrado naquele carro ontem à noite... nunca terias tido a oportunidade de falar com o Jerry. Lembra-te! O quê?
Tamamıyle kısa.
- Muito curto.
Baba, ben de Mookie'yle gidiyorum, tamam mı?
Pai, vou com Mookie, está bem?
- Tamam, James Mackey'yle yattım!
Cala-te! Pronto, dormi com o James Mackey!
Tamam, Ayçiçeği'yle bağlantı kurun ve beni İsviçre'ye ulaştırın.
- Contacte Sunflower. Ponha-me na Suiça.
Bankacı Charlie'yle senin evde buluşmalıyım, tamam mı?
( Tenho de falar já com o Charlie o Banqueiro em tua casa, certo?
Ben Annie'ye yukarı çıkıp doktoruyla görüşeceğim. Tamam. Matty'yle birlikte George'a kahve alın.
Vá tomar um café com o Matty e encontramo-nos na sala de espera.
Tamam, tarihî biri? Gandhi'yle dövüşürdüm.
Qualquer figura histórica.
Tamam, şimdi bir Yahudi'yle bir Çinli bara giderler.
Bem, um judeu e um Chinês vão até um bar, certo?
- Tamamıyle seninim.
Adam! - Sou toda tua.
Tamam, hanımlar, plié'yle başlıyoruz.
Muito bem, meninas, começamos com pliés.
Tamam, Fuzzy'yle konuşmanın zamanı geldi.
Muito bem, é hora de falar com Fuzzy outra vez.
Bu, "paten fikri" yle düşünmediğin için böyle. Şimdi bu kadar. Tamam mı?
É porque não está se concentrando na patinagem.
- Tamam, Andy'yle konuşurum.
Está bem, eu vou falar com o Andy, Mas fazes algo por mim?
- Teri'yle konuşayım. - Tamam.
Deixa-me falar com a Teri.
Tamam, bir dahaki sefere Charlie'yle ben ailelerimizle kahvaltıya gittiğimizde, içkinin yasak olduğunu hatırlatın.
Para a próxima vez que o Charlie e eu formos tomar pequeno almoço com os nossos pais, lembra-me que as mimosas são verboten.
Larry'yle konuşmak istiyorum. Tamam?
Quero falar com o Larry por um momento.
Tamam, diyelim ki o gece Melanie'yle birlikteydim
Ok, digamos que eu estive com a Melanie naquela noite.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]