Tüm dünya tradutor Português
1,646 parallel translation
Lisansını tüm dünya görsün diye ortalıkta bırakmış.
Sim, ela tinha a licença exposta para toda a gente ver.
Önümdeki bu büyük örnek ve uğruna sıklıkla her şeyimi riske attığım ve hiçbir zaman beni yanıltmayan Amerikan halkının inancı ve şerefiyle sizlere, her zaman ve tüm uluslar karşısında adil olacağımın ; tüm dünya ile, barış, kardeşlik ve yardımseverliği sürdüreceğimin ; ve Birleşik Devletler Anayasası'nı gücümün çok üstünde tutmak için en yasal zorunlulukları önüme koyacağımın en kati sözünü veririm.
Com este grandioso exemplo perante mim... e com a fé e honra do povo americano... pelos quais tantas vezes... preteri os meus... e pelos quais nunca fui defraudado, Faço-lhes as seguintes promessas solenes : Farei a justiça a todo o momento e a todas as nações.
Tüm dünya için önerebileceim en iyi arkadaş.
Um melhor exemplo não podia desejar como mãe.
Bebeğin için dileyebileceğim en iyi büyük anne, tüm dünya için en iyi arkadaş
- Ela discorre sobre todos. - Que disse sobre mim? Nada, comparado com o que diz sobre a mãe.
Şimdi tüm dünya öğrenecek. Evet!
Agora todos saberão
Burada gerçekleşenlerden tüm dünya haberdar olacak.
Sim, o mundo saberá o quê se passou aqui!
Evet! Tüm dünya öğrenecek!
Sim o mundo saberá
Ve sen de bize tüm dünya öğrenmeden önce küçük sırrını söylemek istedin.
Então querias, digamos, contar-nos o teu pequeno segredo antes que o mundo todo saiba.
Medellin berbattı ve tüm dünya bunu biliyor.
O "Medellin" foi uma porcaria e o mundo inteiro sabe-o.
Sanırım tüm dünya ülkerinde böyle.
Mais do que noutros países, creio.
Sadece tüm dünya için istedi.
Ele só o queria era para o mundo todo.
Yoksa kafanda tüm dünya renkler, şekiller ve rastgele seslerden mi ibaret?
Ou o mundo é só cores e formas e um barulho ocasional na tua cabeça?
Tüm dünya karman çorman oldu ama bunun nedenini bile bilmiyoruz.
O mundo está todo de pernas para o ar e nem sabemos porquê!
Çünkü tüm dünya Alex Rover'ı sever.
Porque o mundo inteiro adora o Alex Rover.
" Babam, tüm dünya gizli yuvamızı keşfederse çok üzülecektir.
" O meu pai ficaria devastado se descobrissem a nossa casa secreta.
Sizinle birlikte tüm dünya istiyor hanımefendi.
A princesa e o mundo inteiro, menina.
Sanki tüm dünya ölmüş gibiydi.
Era como se o mundo todo estivesse morto.
- Baba, tüm dünya üstüme yıkılıyor. Tüm sınıflar kavalyelerini buldu artık.
- Pai, o mundo está a cair-me em cima, porque todos os da minha turma têm par.
Senin gibi insanlar yüzünden tüm dünya Amerikalıların aptal olduğunu düşünüyor!
São pessoas como você que fazem o mundo pensar que os americanos são parolos!
Ama tüm dünya elinizin altındayken, neden belli bir yere yerleşesiniz ki?
Porquê assentar num só lugar quando posso ter o mundo inteiro?
Aslında tüm dünya hakkımda çok şey biliyor.
Na verdade, o mundo inteiro sabe muito sobre mim.
Her zaman tüm dünya için şarkı söyledim.
Eu sempre canto para o mundo inteiro!
Onun için, yeni kitabı en çok satan kitap oldu ya tüm dünya elinin altında, özgüven tavanda, ne bileyim mantarlar mı desen? Çeşit çeşit sebzeler mi desen? Artık Bay Doğru'yu bulmanın zamanı geldi!
Agora, que o livro dela é um bestseller, e que tem o mundo inteiro empanturrado em... em quê, cogumelos e legumes diversos, está na altura de encontrar o homem certo.
# Sen gülümsediğinde tüm dünya gülümser... #
Quando sorris, todo o mundo sorri...
Bay Başkan. Bu hoş röportajlar serisi içerisinde birçok konuya ayrıntılı olarak değineceğiz ama bağlamın tamamen dışına çıkarak diğer soruların çok daha ötesinde, Amerikalıların ve tüm dünya insanlarının sormamı istedikleri tek bir soruyla başlamak istiyorum :
Sr. Presidente, abordaremos uma série de assuntos com grande detalhe, durante estas entrevistas, mas gostaria de, fora do contexto começar com essa pergunta, que mais que qualquer um, quase todo americano e pessoas pelo mundo querem que pergunte.
Tüm dünya, bu işi yarım bırakacak bir tabiata sahip olup olmadığımızı gözlemliyordu.
O mundo inteiro estava assistindo para ver se tínhamos peito para enfrentar.
Hatunun her isteğini mutlaka yerine getir ve öyle bir kapanış yap ki tüm dünya bunu asla unutamasın.
Dê-lhe tudo o que ela quiser. - E faça um final inesquecível.
TV'de 20 dakika sonunda tüm dünya bu tatlı genç bayanın asla ama asla böyle kötü bir şeyin içinde yer alamayacağını anlayacak. Değil mi?
20 minutos na televisão e o mundo inteiro saberá que esta jovem nunca participaria em algo tão nojento, certo?
Natalie. Yüzünü gördüm, tüm dünya nefesini tuttu.
Natalie, vi a tua face e a Criação respirou fundo!
Dahası, Kübalı bir temsilcinin, meşruluğu tüm dünya tarafından bilinen seçimlerle başa gelmiş demokratik bir hükümete sahip ve tam olarak özgür olan Venezüella halkının kayıtsız şartız hâkimiyetini, Venezüella'nın egemenlik anlayışını yargılamaya cüret etmesi tamamen saçma ve katlanılmazdır.
Além disso, é simplesmente absurdo e intolerável que o representante cubano pretenda fazer juízos de valor sobre a soberania venezuelana, património único e exclusivo do povo venezuelano, um povo verdadeiramente livre, com um governo democrático, com eleições cuja legitimidade é conhecida por todo o mundo.
Birincisi : Ekonomik ambargoya ve Birleşik Devletler'in tüm dünya ülkelerine ülkemiz aleyhine empoze ettiği ticari baskıya son verilmesi.
Fim do bloqueio económico e de todas as medidas de pressão comercial e económica impostas pelos Estados Unidos por todo o mundo contra o nosso país.
Tarikat tüm dünya da yayılıyor.
A seita está se espalhando ao redor do mundo.
Tüm dünya üzerinde En güçlü orduya sahibiz, en gizli ajanlar ve kusursuz teknolojiye, ama Afghanibaluchapakiwaziristan'da saklanan bir adamı bulamıyoruz?
PROCURA-SE OSAMA BIN LADEN ( VIVO OU MORTO ) $ 25 000 000 Temos o exército mais forte, espiões furtivos e a melhor tecnologia de todo o mundo, mas não encontramos um homem escondido no Afghanlbaluchapaklwazlrlstan?
Son altı yıl içinde tüm öğrendiklerim bunlar, tüm dünya çapında terorizm olayları, son yirmi yılın zirvesine çıktı.
Só sei que nos últimos seis anos, tem havido mais actos de terrorismo no mundo, que nos 20 anos anteriores.
Besbelli ki tüm dünya için o Pakistan'da saklanıyor.
É muito óbvio para o mundo que se esconde no Paquistão.
Durduğun vakit işte o zaman tüm dünya üzerine yıkılır.
Quando o fizeres, é quando o mundo te passa por cima.
Tüm dünya bok içinde yüzüyor ama altın gibi gösteriliyor.
A porcaria de todos brilha e chamam-lhe ouro.
Uluslararası bir anlaşmadan dolayı dünya üzerindeki tüm uluslar onun sınırları içerisinde yaşıyordu Çinliler ve İngilizler, Fransızlar, Japonlar, Amerikalılar.
Xangai já foi a Paris do Oriente. Devido a um tratado internacional, pessoas de todas as nacionalidades viviam dentro das suas fronteiras. Chineses, ingleses, franceses, japoneses, americanos.
Bunun Amerika da dahil olmak üzere dünya üzerindeki tüm medeni ülkelerin kaygısı olması gerektiğini düşünüyorum.
E isso devia preocupar todos os países civilizados do mundo, até a América.
Tüm gizli silah teknolojileri Çin'de değiştirilip dost olmayan 3. dünya ülkelerine satılıyor.
Toda a tecnologia de armamento restrito acaba na China, onde é modificada e vendida a pessoas não amigáveis.
Bu inançla kendi kendini de kandırabilir fakat şu an başkan olma olasılığı ona açık olduğundan, dünya onun da tüm diğer herkes gibi hırslı olduğunu görecektir.
Pode ter-se enganado a si próprio com essa crença, mas... agora que a possibilidade está aberta à sua pessoa, o mundo descobrirá que ele é tão ambicioso como qualquer outro homem.
6 aylık Dünya turu... 15 sene bunu bekledim ve tüm gezi boyunca sadece uyudu.
Uma viagem de seis meses pelo mundo. Ansiei por ela 15 anos. Ele dormiu o tempo todo.
O söylevi şaşırtıcı derecede düşünce kışkırtıcı buldum. Tüm o yaşam ve ölüm ile alakalı şeyler ve dünya üzerindeki yaşamımızın öyle fani olması.
Achei o sermão surpreendentemente provocante aquelas coisas todas sobre a vida e a morte e o nosso tempo na terra ser tão fugaz.
Tüm sezon boyunca, Ohio'dan St. Vincent-St. Mary yıldızlarını ulusal ve dünya medyasından birçok kişi takip etti.
Os "media" de Ohio, nacionais e internacionais, têm acompanhado a época da estrela de St.
Tüm dünya yasa bürünmüştü.
O mundo inteiro lamentou.
Tüm ailenizin Yeni Dünya'da olduğunu duymuştum albayım.
Soube que toda a vossa família está no Novo Mundo, Coronel.
Bennel gibi kırsal bir alanda Dünya çapında bir kumarhane kurma operasyonu, bölge insanının tüm ekonomik faaliyetlerine darbe vurmuştur.
O projecto de um casino de primeira classe numa área rural como Bennell pode melhorar as perspectivas económicas de todos os habitantes da região.
Tüm bir dünya neler yapabileceğimizi görmek için bekliyor.
Um mundo inteiro espera para ver o que faremos.
Tam otomatik pilota geçip geminin tüm kontrolünü üstlenin ve sakın Dünya'ya geri dönmeyin.
Ativar o piloto automático. Encarregue-se de tudo, e não volte à Terra.
Salt bir başka dünya, tüm deneyimlerimden, ve bulunduğum tüm yerlerden farklı.
É outro mundo diferente a tudo o que tenha vivido ou tenha visitado.
Patlamanın ardından dış dünya ile tüm iletişimi kesecek.
Após o flash ele vai cortar as comunicações com o mundo exterior.
dünya 1278
dünyanın 28
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17
dünyanın 28
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17