English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Y ] / Yok oldu

Yok oldu tradutor Português

2,467 parallel translation
Ve kapının açılmasıyla birlikte, tüm planlarım yok oldu.
Quando abriram aquela porta... Todos os meus planos desapareceram.
Yok oldu bile.
Desapareceu.
Bu umut yok oldu gitti.
Uma esperança... que desapareceu.
Meksika üzerinde yok oldu.
Vê-se no satélite. Desapareceu dos radares por cima do México.
Jon Arryn'in bildiği veya bilmediği her şey onunla birlikte yok oldu.
O que Jon Arryn sabia ou não, morreu com ele.
O dünyanın büyük kısmı yok oldu.
Esse mundo já quase desapareceu.
Birden yok oldu.
Ele apenas desapareceu.
Burnu ve dudakları yok oldu.
Ele teve a sorte e a infelicidade de sobreviver.
Dünyadaki tüm alkol gizemli bir şekilde yok oldu.
Todo o álcool da Terra desapareceu misteriosamente.
Asıl etiketler yok oldu.
Os rótulos originais foram destruídos.
Onların dünyasının yok olduğu gün bizim dünyamızın kaderinin yazıldığı gün oldu.
No dia em que o mundo deles foi destruído, selámos o nosso destino.
Ne yazık ki cesur mürettebatım sonsuza dek yok oldu.
Infelizmente, a minha corajosa equipa perdeu-se para sempre...
Topladığım bütün sempati, senin söylediklerinden sonra yok oldu.
O apoio que ganhei foi-se quando você abriu o bico.
- Yok oldu.
- Desapareceu.
Neyse işte, bittikten sonra yine o ışık topuna girip yok oldu.
Seja como for, quando terminámos, ela voltou a saltar para a bola de luz e desapareceu.
Kariyerime bir süre ara verip yaratıcı olmam gerektiğini düşündüğüm zamanlar oldu fakat seninle geçirdiğim şu son birkaç saatte bütün bu çelişkilerim tamamen yok oldu.
Já me ocorreu, admito, pôr a carreira de parte e tornar-me criadora, mas estas horas contigo apagaram-me as dúvidas para sempre.
Üç hafta önce bir madencilik kazasında nerdeyse yok oldu.
Foi praticamente destruído num acidente de mineração, há três semanas atrás.
Ve sanıyorum ki, bu şey sarsıntı sırasında yok oldu öyle değil mi?
E presumo que o artefacto foi destruído com o impacto.
- Cemaat azdı ve giderek yok oldu.
A congregação desapareceu.
Kan değerleri normal, lezyonlar da yok oldu. Bayılma da kalmadı.
Até agora, as análises ao sangue estão normais, as lesões desapareceram, e acabaram-se as perdas de memória.
Yok oldu.
- Não temos a certeza disso.
Hollanda'dan geldik. Rotterdam. Yok oldu.
Nós viemos da Holanda, Notre Dame, na Escócia.
7. bölük yok oldu.
A 7ª de Massachusetts foi-se.
İnsanlar yok oldu.
O que aconteceu? Desapareceram pessoas.
Güneş panellerden birisini kaplıyordu. Düştü, ama yere çarpmadan önce yok oldu.
Ele estava a voltar a cobrir um dos painéis solares quando caiu... mas desapareceu antes de tocar no chão.
Diyelim bir mucize oldu ve bunu atlattınız. Yine de ileride kavga etmeyeceksiniz diye bir şey yok.
Digamos que, por milagre, se saíres desta, não há garantia que tu e o Joe não vão lutar.
- Yok artık daha neler. - Ne oldu?
Devem estar a brincar comigo.
Peki, artık bu tarz şeyler için endişe etmene gerek yok, oldu mu?
Bem, não tens de te preocupar mais com coisas dessas, está bem?
Kuş dili konuşmaların, türleri yok oluyor zırvalamaların yüzünden oldu.
E aquele papo de "salvem as espécies".
Her şey yok oldu.
Desapareceram todas.
Kazanan belli oldu gibi. Bizde kandırmaca yok.
Essa vai ser difícil de vencer.
- Ne oldu? - Bir şey yok.
- Ei, o que se passa?
Çekçek'ine bubi tuzağını kurduğunda tüm kanıtları yok etmiş oldu.
Ele destruiu todas as provas ao fazer explodir o trailer.
Bunlar nasıl oldu diye endişelenecek zamanım yok.
Não tenho tempo para me ralar com o modo como aconteceu.
Kanımca yok olması herkesin yararına oldu.
A explosão foi melhor para todos.
Mike, burada malzeme yok, oldu mu?
Mike, não há nada aqui.
- Ne oldu? - Yok bir şey.
- O que foi?
Sonra nasıl oldu, bilmiyorum elim aşağı doğru kaydı ve ben aniden onun apış arasını okşadım ve kocaman bir öpücük kondurdum, başka bir şey yok.
Como qualquer avô. E depois, não sei bem porquê, a minha mão escorregou e... acariciei a ratinha dela e beijei-a, mais nada.
Size kötü zarar biliyorum......ve "Üzgünüz" kesmek yok......but her şeyi ben Iearned, her şeyi, benim dönerken sen bulmak oldu.
Sei que te magoei muito... e que um "desculpa" não minimiza isso... mas tudo que aprendi, tudo, foi para achar o caminho de volta para ti.
- ver şunu bana - tamamen körüm oldu kral ve kraliçenizi alkışlaşın dans etmeleri için yer açın hepinize iyi eğlenceler kirli dans yok.. hepinizi izliyorum
- Dá-me isso. - Estou legalmente cega. Pronto.
Oldu işte diye bir şey yok, seçimler var.
Nada acontece por acaso. Tomas opções.
Ceketine ne oldu öyle? Tuvalette suya mı düştün? - Yok bir şey.
O que aconteceu ao teu casaco?
Ve şimdi biraz tuhaf oldu yoldan içeri giriyorsun Bilirsin gülümseme yok alkış yok Kürsünün gerisinden el salladım ilk yarışı önde götürüyordum
E parece estranho, vir no acesso às boxes e, tipo, não ser aplaudido e ser acenado com a equipa toda, e eu estava a liderar a primeira volta correu tudo mal e na corrida sénior, a grande corrida
Biletleri yok satan o dev sanatçılardan. 2-3 yılda turne yapanlardan biri oldu.
Todos estes artistas famosos que esgotam recintos em cada 2 ou 3 anos quando entram em digressão...
Dört saat oldu ama hiçbir şey yok.
- Quatro horas e ainda nada.
Hiçbir yerde yok. Frank'i gören oldu mu diye sorması için Lip'e verdim. Çok güzel!
- Emprestei ao Lip para que pudesse ligar para os outros, ver se alguém sabia onde foi o Frank.
Geç oldu. Elliot yok.
Está muito tarde e não sei onde está o Elliot.
Size söylemiştim, aşırı yükleme oldu. Bunun bir önemi yok.
Já vos disse, houve uma sobrecarga.
Yok mu oldu?
- Foi-se?
Jack'in önünde konuşmak ayıp oldu galiba. Yok, hayır.
É capaz de ser confrangedor, à frente do Jack...
Saldırıyı üstlenen oldu mu? Hayır, saldırının nedenini açıklayan ya da sorumluluğu üstlenen kimse yok.
Não há conversas, nem revindicações electrónicas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]