Zavallı şeyler tradutor Português
82 parallel translation
Zavallı şeyler.
Coitadinhas.
- Zavallı şeyler.
- Coitadinhas. Por quê?
Zavallı şeyler, Tanrı tüm hayatları güvenli yaşamak için bize izin verir, siz de zavallı hayatınızı yaşayın.
Pobrezinho, viva a sua vida miserável... como Deus permite que nós todos vivamos.
Zavallı şeyler...
Pobrezinhas!
- Zavallı şeyler. - Ben gidiyorum!
- Vou-me embora!
Çok çirkinler zavallı şeyler, ama çok zenginler!
Tão feias, é verdade, mas tão ricas.
Yani bu zavallı şeyler muhtemelen sizin hiçbir işinize yaramazlar.
Então é possível que estas pobres coisas não lhes sirvam de nada.
Zavallı şeyler, günlerdir süt içmediler. Yani?
Pobrezinhas, não são mungidas há 3 dias!
zavallı şeyler, yıllardır bekledikleri şeydi.
'uma pena, pois isto era o tipo de coisas que eles procuravam há séculos...
Zavallı şeyler! Genç yaşlarında annelerini kaybetmeleri...
Coitadinhos... perder a mãe, quando ainda são tão jovens...
Zavallı şeyler!
Coitados!
Zavallı şeyler.
São uns tristes.
- Zavallı şeyler.
- Pobrezinhos.
Onlara ihtiyaçları var, zavallı şeyler.
Elas, coitadinhas, precisam.
Oh, zavallı şeyler.
Oh, minhas pobres "coisas".
Zavallı şeyler!
Oh! Coitadinhos!
Kontrolleri dışındaki bazı nedenlerden dolayı... bu sahnede her gün boy gösteren iki aktris... bu gece burada olamayacaklar... Zavallı şeyler...
Por causas alheias à sua vontade... duas das atrizes que diariamente... triunfam sobre este cenário não podem estar aqui hoje.
Sizi zavallı şeyler.
Maldição, coisas pobres.
Bu doğru. Zavallı şeyler. Sizin medeni cesaretiniz yok galiba.
Vá lá, puxem a outra perna do Hector que tem uns sinos.
Zavallı şeyler sizi.
Coitadinhos.
Zavallı şeyler
Coitadinhas.
Zavallı şeyler.
Coitados.
Fakat onlarda acıyı hissedir, zavallı şeyler.
Mas sentem dor, também. pobres coitados.
Ah, zavallı şeyler.
Coitadinhos.
Zavallı şeyler.
Pobrezinhos.
Zavallı şeyler yarı çıplak.
Uma coitada, quase nua.
Zavallı küçük şeyler.
Pobres criaturas.
Yazarız. Şimdi, o zavallının kırbaçlanmasını durduracak bir şeyler yapmalıyız.
Mas agora temos de fazer algo para pararem de chicotear aquele pobre diabo.
- Zavallı şeyler.
- Coitadinhas.
Zavallı Jett... iyi şeyler için savaş verdi hep.
Pobre Jett, a lutar pelo que é bom.
Bu zavallı adamın size bir şeyler fısıldadığını gördüler ve ardından sizin bir şeyler yazıdığınızı.
Viram-no cochichar ao seu ouvido e viram-no tomar notas.
Zavallı yaşlı şeyler.
Pobres velhotas.
O sert topraktan bir şeyler çıkarabilmek için neredeyse kolları kopana kadar çalışıyorlardı sadece tarlaya gitmek bile yarım gün sürüyordu sonra bir gün bu zavallılar dayanamayıp isyan ettiler.
Mas uma terra em que se partia os braços para conseguir alguma coisa. E era preciso meio dia a pé para lá chegar. Assim, os pobres revoltaram-se.
Zavallı küçük şeyler..
Pobrezinhos.
Ve neden zavallı Greedo'yu o şekilde kızarttın? Biz tüm şeyler boyunca beraberdik.
E porque tiveste que fritar o pobre Greedo, depois de tudo o que passamos juntos?
Leydi Stubbs zavallı kıza yiyecek bir şeyler göndermenin iyi olacağını düşündü.
Lady Stubbs pensou que seria bom trazer algo para moça.
Etrafta yürüyüşler yapıyorlar saçma sapan bir selamlamaları var. Frank gibi zavallıları kandırıyorlar. Muhteşem ve vatansever bir şeyler yaptıklarını sanıyorlar.
Marcham por aí com os seus estandartes, fazem as suas ridículas saudações, e pressionam estes pobres homens, como o Frank, até que eles pensem estar a fazer algo maravilhoso e patriótico.
Ne zaman zavallı Gertrude Lefferts kocasının bir şeyler karıştırdığından şüphelense... Larry ne kadar ahlaklı olduğunu göstermek için konuyu saptıracak bir olay çıkarıyor.
Sempre que a pobre Gertrude Lefferts começa a suspeitar do marido, o Larry faz logo uma grande manobra de diversão para mostrar como é moral.
Düşüncem, zavallı adam anlamsız bir şeyler mırıldandı ve o kızda onları anlamsız bir mesaj haline getirdi.
Imagino que o pobre rapaz murmurou algumas palavras desconexas que a rapariga transformou numa mensagem sem qualquer sentido.
Bu konuşmadan bir şeyler çıkarmak zorunda olacak olan zavallı FBI teknisyeni için gerçekten de acıklı bir durum.
Tenho pena do pobre técnico do FBI que tenha de sacar dados dessa conversa.
Televizyonda böyle şeyler görünce "Zavallı insanlar" diye düşünüyorsunuz.
Vemos este tipo de coisas na televisão e pensamos : "Meu Deus, pobres pessoas."
Neden kötü şeyler bu zavallı çocuğun başına geliyor?
Porque será que este miúdo tem tantos inimigos?
Ama hayatım boyunca sadece, zavallı kızıma bir şeyler bırakmak için çalıştım.
Mas trabalhei a vida inteira para deixar algo para a minha pobre filha.
Zavallı buruşuk şeyler.
Pobres coisinhas enrugadas.
Zavallı küçük şeyler.
Pobres menininhas.
Aşk hayatlarında olan şeyler yüzünden aptalca bir şekilde ölen, her gün gördüğüm zavallı adamlar için.
Sinto pena por estes tolos que vejo mortos todo dia porque algo ridículo ocorreu em suas vidas amorosas.
Zavallı ruhlar gerçekten gitmek isterler fakat bir şeyler onların geçiş yolunu geçiş köprüsünü birileri yakıp yıkmıştır.
Mas algo em seu caminho. Alguém arruina isto para eles. Queimam suas pontes.
Zavallı Superman, kesinlikle uçma problemi hakkında bir şeyler yapmalı.
Pobre Super-Homem, ele devia mesmo fazer alguma coisa acerca do seu problema de voar.
Oradaki zavallı hayvanlara yaptığı şeyler ile kendini düşürdü.
Diminuiu-se com o que fez aqueles pobres animais.
O zavallı kıza çok kötü şeyler oldu.
Algo terrível aconteceu àquela pobre rapariga.
O zaman tüm bu zavallı mızmız tavrını bir kenara bırakıp bilimsel bir şeyler düşünmelisin.
Muito bem, tens de parar com essas tretas de falhado chorão agora e pensar em algo científico.
şeyler 33
zavallı 389
zavallım 26
zavallıcık 135
zavallı şey 169
zavallılar 55
zavallı adam 286
zavallı herif 18
zavallı ben 20
zavallı aptal 20
zavallı 389
zavallım 26
zavallıcık 135
zavallı şey 169
zavallılar 55
zavallı adam 286
zavallı herif 18
zavallı ben 20
zavallı aptal 20