Zavallım tradutor Português
1,895 parallel translation
Belki şansımız döner de zavallı herifin kimliğini bu şekilde belirleyebiliriz.
Sim. Talvez tenhamos sorte e identifiquemos o desgraçado dessa forma.
Zavallı fakir yaşlı Maninho'nun yapmak istediği tek şey yardım etmek.
O pobre do Maninho só querendo ajudar!
Çok zavallıyım.
Sou tão patética.
Pekala, eğer bu "zavallı Justin" bölümüyse, ben almayayım.
Se esta é a parte do "coitadinho do Justin", passo.
Ben zavallıyım, tamam mı?
Eu é que sou, sim?
O zavallı kıza yaptığını ben de ona yaptım.
Fiz-lhe o mesmo que ele fez àquela pobre rapariga.
Hadi bunu film yapalım... zavallı küçük, mahvolmuş, eğelenemeyen özel kız hakkında bir film.
Vamos fazer um filme maluco para televisão... acerca da pobrezinha rapariga especial, que secou completamente e não se diverte.
Bu zavallı kızdan da sıkılınca bil bakalım ne... - Günaydın.
O que vai acontecer quando te cansares desta pobre rapariga?
Bunun ne kadar zavallıca göründüğünün farkında mısın?
Tens ideia do quão patético isso soa?
Ama o zavallı bunları neden yaptığımızı bilmiyor!
Mas, ela nem sabe porque estamos fazendo tudo isto,..
Sen onları söyledikten sonra, hayatıma bir göz attım ve şey olmaktan bıktığıma karar verdim. Kıllı bir zavallı mı?
Quando tu disseste aquelas coisas, eu olhei para a minha vida e percebi que estava cansada de ser uma perdedora peluda.
Zavallı ağabeyimle takılmaktan başka hiçbir şey hayatımı daha az boktan gösteremez.
Não há nada que faça a minha vida parecer menos merdosa, que andar com o falhado do meu irmão.
İyi bir zavallıya bayılırım.
Acho que é só a costa do Sol. Ah! Eu adoro uma confusão.
Zavallı ve küçümsenmiş bir eş gibi mi davransaydım?
Agir como uma patética esposa desprezada?
Şimdi iki dakika içinde, benim son derece pahalı avukatım gelecek ve size diyecekler ki, beni o zavallı kızın ölümüne bağlayacak hiç bir şey yok.
Daqui a dois minutos, o meu advogado careiro vai entrar e dizer que não tenho qualquer ligação à coitada da morta.
Ben zavallıyım.
Com em... sou patética.
Zavallı Güverç'e yardım edecek azıcık bir meltem bile yok, bu civar için biraz ironik.
Nem mesmo uma brisa para ajudar o pobre pombo, o que é um pouco irónico, tendo em conta o local em que estamos.
- Oh, Tanrım! Zavallı!
- Meu Deus, pobrezinha!
Hayır, farkındayım ve acını paylaşıyorum. Ama seninle zavallı bir kızın kukusu üstünde boza pişirmemin olanağı yok. Pekâlâ.
Eu sei e compreendo a tua dor, mas nem penses que vou disputar a vagina de uma desgraçada contigo.
Yani, hepimiz zavallı mıyız?
- Estamos todos tristes?
Kathy, zavallı adama kur yapmayı bırak, bak bakalım öğle yemeği istiyor mu?
Kathy, podias-te parar de atirar ao pobre homem, vê se ele quer almoçar.
Bu zavallı kör için verebileceğin biraz bozukluğun var mı?
Nada sobra para o pobre velho cego?
Sanırım bu zavallı adam bir geyiğe çarptı.Bak
Acho que o pobre homem atropelou um veado.
Onu, o zavallı hayatı boyunca. hapisde tutacağım.
Mantê-lo-ei preso pelo resto da sua infeliz vida.
- Bu zavallı kadını biraz rahat bırakamaz mısın?
- Não dás descanso à pobrezinha?
Haydi Spooner Sokağından aşağı inelim ve ailenin birkaç anısıyla rahatlıyalım. Bu anılar beni zavallı bir Vietnamlı'dan milyoner bir Hollywoodlu'ya çevirdi.
Vamos dar um passeio por Spooner Street e relembrar alguns momentos memoráveis da família que me ajudou a mudar, um pobre imigrante vietnamita, para um milionário caucasiano de Hollywood.
Zavallı hanımım evine aldıkları bu ayaktakımını bir bilse yaşlı Kreacher'a kim bilir ne der?
Se a minha pobre senhora soubesse a escória que trazem cá para casa, o que diria ela ao seu velho Kreacher?
- Zavallı hanımım bir bilseydi...
- Se a minha pobre senhora soubesse...
Zavallı varlığımı destekleyecek bu geniş tinsel ağın yaratılmasındaki payımı inkar edemem. Hayran olunacak bir şey değil, hatta biraz iki yüzlü. Ama her şeye hazırım.
Não nego que colaborei na elaboração desta vasta rede espiritual de apoio à minha pobre existência, nada há nisto de admirável, será até mesmo algo hipócrita, mas eu faço tudo.
Zavallı Albert'ımın sandalyesiydi.
Era a cadeira do meu pobre Albert.
Örümcek-Adam'ın zavallı kızına yardım etmene izin vermeyeceğini de.
Como o facto do Homem-Aranha não te deixar ajudar a tua filha...
Şey, zavallı Randy. Sana yaptığım teklifte ciddiydim, tamam mı?
Bem, Randy, a minha proposta foi a sério, está bem?
Zavallı hizmetçiyi kurtarmak için buradayım.
- Vim resgatar minha bela donzela, baby.
Herkes senin gibi zavallı mı orada?
- São todos assim tão miseráveis como tu?
Frank Werbe'nin teorileri vardı, zeka gelişimiyle ilgili. Pek şaşırmadım. Ruth da onunla kaçarak zavallı bir seçim yapmıştı.
Frank Werbe tinha as teorias de um deficiente mental, por isso, não surpreendentemente, a Ruth fez uma má escolha ao fugir com ele.
Kış geldiğinde, tek varlığım olan zavallı bedenim, hissediyorum zaten yorgun düşecek soğuk asfaltta. Bir hastane yatağında zor bir akşam geçireceğim ama çoğu akşamımdan daha zor olmayan.
O inverno vai chegar e o meu único bem, esse pobre corpo que, agora vejo, já está cansado, cairá sobre a calçada dura.
Zavallı savunmasız bir kadına nasıl yardım ettiğine dair.
Sobre o auxílio que prestaste a uma pobre e indefesa mulher.
Umarım o zavallı kızı içeriye camdan almamışsındır.
Espero que não a tenhas obrigado a descer pela janela.
Sanırım bu zavallı çocuğun acilen bir'slivovice'ye ihtiyacı var.
Acho que este pobre rapaz precisa de um pouco de Slivovice rapidamente.
Kollarımı zavallı De Boots'dan ayırmamaya özen göstereceğim. Ta ki Amerikalılardan şüphem kalmayana dek.
Garantirei que não solto o pobre De Boots... até estar a salvo do americano.
Sinemaya gitmekten aldığım tek zevk.... 12.50 ödeyip 2 film birden izleyen zavallı aptalları seyretmek.
Parece que o único entretenimento que tenho em ir ao cinema é ver um pobre tolo pagar 12.50 para ver um filme de treta.
Biz de o zavallı aptallardan biriyiz bayım.
Bem, nós somos dois desses pobres tolos, senhor.
Tatlım, doktorlar Tanrı'yı oynamaktan ve zavallı insanların çığlık atışlarını seyretmekten zevk alan sadistlerdir.
Querida, os médicos são sádicos... que gostam de se fazer de deuses e de ver pessoas abaixo deles gritar.
Benim zavallı küçük Karayip aşk korsanım.
Meu pobre pirata do amor das Caraíbas.
O yüzden zavallı çocuğu ben aldım.
Então a coitada procurou-me.
Sonra hemen eve gidip sızlanıp duran zavallı oğlunuzu nerede bulacağınıza dair talimatlarımı bekleyeceksiniz.
A seguir vais directamente para casa e esperas por instruções... sobre onde vais recolher o teu filho lamechas e miserável.
Mezarın yakınında duran yaşlı bir kadın mezara bakıp "Ah tanrım, zavallı adam" diye söyleniyor.
E uma velha senhora idosa por perto. Ela olha para a sepultura e diz : "Oh, meu Deus, este pobre homem".
Doğru dürüst Rusça konuşamayan ve babasını öldürmekten yargılanmış zavallı bir Çeçen çocuğa bizden başka kim yardım eder ki?
Quem mais pode ser útil... para um pobre rapaz checheno que mal fala russo... e foi acusado de matar o pai?
İyi de bu zavallıcık neden donduruluyordu, onu anlayamadım.
Ainda estou a tentar perceber porque estava esta pobre coisa congelada?
Tanrım, zavallı şey.
Coitadinho.
Ofisten çıktım, garaja yürüdüm, bir ses duydum sonra, yola çıktım. Zavallı bir adam...
Saía da oficina e na garagem ouvi um som distraí-me e quase atropelei um pobre homem.
zavallı 389
zavallıcık 135
zavallı şey 169
zavallılar 55
zavallı adam 286
zavallı herif 18
zavallı ben 20
zavallı aptal 20
zavallı çocuk 243
zavallı sevgilim 51
zavallıcık 135
zavallı şey 169
zavallılar 55
zavallı adam 286
zavallı herif 18
zavallı ben 20
zavallı aptal 20
zavallı çocuk 243
zavallı sevgilim 51