Çalıştırın tradutor Português
2,581 parallel translation
Kendinizi tokatlatmayı kesin ve gidip twit-solucanı çalıştırın.
Agora, deixa de levar estalos e liga o twit-worm.
Bir alarmı çalıştırın, tüm alarmlar çalışır.
Se fizer disparar um alarme dispara-os a todos.
Asansörleri tekrar çalıştırın.
Liguem os elevadores!
Asansörleri tekrar çalıştırın! Dr. B., lütfen, lütfen. Lütfen.
Voltem a ligar os elevadores!
Asansörleri tekrar çalıştırın!
Aquele homem ainda está cá!
Hayır, şu an ikisinin de çalıştığını sanmıyorum.
Não. Acho que nenhum deles está a trabalhar - neste momento.
Sanırım Yahuda'nın yardım etmeye çalıştığı gibi. Roma askerlerini bahçeye getirmişti!
Como Judas, quando levou os soldados romanos até ao jardim!
Herhâlde. Bu kabloları direk olarak ateşleme sistemine bağlarsın motoru yeterince yüksek devirle çalıştırırsın...
Se ligar directamente estes cabos na ignição e acelerar o suficiente...
Kadını duydun, çalıştır.
Ouviram bem a mulher, toca andar.
Wolf, son iki haftadır her gün Cafe Rex'e gitmiş. Çalıştığın yerin tam karşısındaki mekan.
Todos os dias, nas últimas duas semanas, o Wolf ia ao Café Rex, que fica do lado oposto à sua loja.
Motorları çalıştırın çocuklar.
Liguem os motores, pessoal.
Hangi reaksiyon bu Kruvazörün ana motorlarını çalıştırır?
Que reacção dá energia aos motores principais deste Crusador Jedi?
Yıllardır, Armand Marku için adaletin sağlanmasına çalıştığını söylemiştiniz.
Você disse que tem tentado há anos conseguir justiça para Armand Marku.
Belki de birisi kafasının üzerinde durdurmaya çalışmıştır.
Talvez alguém tenha tentado fazer o mesmo.
Eğer bu kadar kazandıran bir dolandırıcılığa karıştıysa Derek'in öldürüldüğü gece neden hala striptizci olarak çalıştığını anlamıyorum.
Não compreendo por que razão o Derek fazia strip na noite em que foi morto, se estava envolvido num esquema que lhe rendia tanto.
Sanırım, bir şeylerin hâlâ yolunda gittiğini bana hissettirmeye çalıştın.
Acho que querias que eu sentisse que ainda havia algo normal.
Şu merhum da bir sürü güzel kadın çalıştırıyormuş be.
Este morto tinha muitos borrachos a trabalhar com ele.
Yüz tanımlama programını çalıştır ve tüm RİBD ajanlarıyla kıyasla.
Passa-os pelo reconhecimento facial. Compara-os com todos os agentes da IMR.
Sınır Bilim Bölümü'yle 4 sene önce bir olayı üstünde çalışmıştım. - Banka soyguncusudur.
Investiguei este caso com a divisão Fringe há quatro anos.
Neden deneylere kendi rızanla katılmanı istediklerini ve senin onların Olivia'sı olduğuna inandırmaya çalıştıklarını anladın.
Por que precisavam que te submetesses voluntariamente ao teste deles. Por que precisavam que acreditasses ser a Olivia deles.
Sınır Bilim'e katılmadan önce üstünde çalıştığım bir olay vardı.
Foi um antigo caso em que trabalhei, antes de me juntar à Divisão Fringe.
Oyun oynamayı sever ve eğer o bilmenizi istemeden ne yapmaya çalıştığını öğreneceğinizi düşünüyorsanız kendinizi kandırıyorsunuz.
Adora fazer jogos, e vocês iludem-se se pensam que vão descobrir o que anda a tramar antes que ela queira.
Balistik kanıtlara göre tetikçinin olay yerini pırıl pırıl yapmaya çalıştığını biliyoruz.
Sabemos que o atirador tentou limpar as provas balísticas do local do crime, mas um dos projécteis partiu uma costela do Mr.
Silahlarımız gerçek görünümlüdür ama yasal, çalışmayan ve oyun için tasarlanmış silahlardır. Yani oyuncularımızdan biri Roger'ı öldürdüyse kendi silahını kullanmıştır. Bizimkini değil.
As nossa armas parecem autênticas, mas são armas inoperacionais e autorizadas para o jogo, portanto, se algum dos nossos clientes matou o Roger, usou uma arma dele, não nossa.
Bunca senedir, Stetler bizi sıkıştırıp, suçlamaya çalıştın. Asıl kirli olan senmişsin.
Todos estes anos, Stetler, tentaste acusar-nos de alguma coisa, e tu é que eras o corrupto.
Sanırım şimdi sıra hangi bankayı soymaya çalıştıklarını öğrenmede.
Acho que está na hora de descobrir que banco tentaram roubar.
Standart veritabanlarında yüz tanıma programını çalıştırıyorum :
Estou a correr o reconhecimento facial. Nas bases de dados do costume :
Parker, Westchester'daki Dorset Sistem Laboratuarları'nda çalışan bir silah tasarımcısı. Haftalar önce ortadan kaybolmuş ve henüz bu sabah saldırının iki şüphelisinden biri olarak ortaya çıkmıştı. - Kahramansın.
Parker, engenheiro de armas da Dorset System Labs, em Westchester, desaparecera há semanas e reapareceu esta manhã...
Sınır Tanımayan Doktorlar'da * çalıştığımı biliyorsun.
Sabes que trabalho nos médicos sem fronteiras.
Çalıştırın şunları.
Voltem a ligá-los!
Wall Street çalışanlarının aşırı miktarda kokain kullandıktan sonra kalkıp işe gitmeleri onları şaşırtmıştı.
Ficaram espantados com a quantidade de cocaína que o pessoal de Wall Street usa para conseguir trabalhar no dia seguinte!
Nedenini anlayamadım. Sonra fark ettim ki bilgisayarın kendisi bir simülasyon çalıştırıyormuş.
Não consegui perceber porquê, até que reparei que o computador estava a correr uma simulação por inciativa própria.
Bunu buraya koyarsın. Zamanlayıcı çalıştırırsın ve bom!
Põe-se aqui, assim, liga-se o temporizador e bum!
GPS programını çalıştır ve konum koordinatlarını gir.
Corram um programa GPS e insiram as coordenadas de localização.
Keelson'ın sistemimize soktuğu virüsü tekrar çalıştır.
Quero que reactive o vírus que Keelson introduziu no nosso sistema.
Bana vur emrini kimin verdiğini söyle ya da iki taraf için de çalıştığını bütün bara anlatırım.
Diz-me quem a mandou matar, ou digo a todos os presentes que estás a fazer jogo duplo.
27 inçten ince, Delco Laser güvenlik sistemiyle geri besleme dalgasını çalıştırıp 15 saniyeden az bir sürede onu kapatabilen birini arıyorum.
Estou à procura de alguém com uma cintura com menos de 68 centímetros que consiga mover-se de costas através de um sistema de segurança Delco Laser e desligá-lo em menos de 15 segundos.
O şişeyle yapmaya çalıştığın şeyle karşılaştırınca mı?
Em oposição ao que ia fazer com aquela garrafa?
Hayır, onlara Kira'yı öldürmeleri için para verdin, sonrasında da suçu Marcus ve Rudy'nin üstüne atmaya çalıştın.
Não, pagou-lhes para matarem a Kira e, depois, tentou culpar o Marcus e o Rudy.
Destiny'nin bilgisayarında bu dağılımların grafiğini çizecek bir program çalıştırıyorum umarım o zaman neler olduğunu daha iyi anlarız.
Pus um programa a correr no computador da Destino para inverter os padrões de dispersão, para sabermos o que aconteceu.
Manyetik botlarını çalıştır!
Active as botas magnéticas!
Bazen uyumaya çalıştığınızda beyniniz vızır vızır başka şeyler düşünür ve buna engel olamazsınız.
Às vezes, quando tentamos dormir, a cabeça anda a mi à hora. E não conseguimos desligá-la.
İmha mekanizmasını çalıştırarak mevcut tehlikeyi ortadan kaldırırız.
Activando o mecanismo de auto-destruição dos foguetes Podemos eliminar esta ameaça imediatamente.
Tepemin tasını attırmadan çalıştır şu arabayı beyinsiz.
Conduz, seu idiota, antes que me zangue a sério!
Benim için. Tercih ettiğim şifre kırma yöntemi entegre bir güvenli yazılımı ikili iş yığınından türetilmiş eş zamanlı bir algoritmayla çalıştırıp yüksek hızlı bir mimariyle senkronize bir alt seviyeye yerleştirmek.
Meu método preferido de hackear... é usar uma ferramenta segura integrada... aplicada a um algoritmo simultâneo seguro... derivado de um conjunto binário ativo... junto a uma arquitetura veloz em meta-nível sincronizado.
"Çalıştır" tuşuna benzeyen bir şey bulup sonra da yansıtıcının iletimi kabul etmesini umacağız.
Bem... encontra... encontra algo que seja parecido a um botão de ligar e esperemos que o projecto aceite a transmissão.
Çok zor bir dava aldığında hep elektrik süpürgesini çalıştırırsın da.
Aspiras sempre que tens um caso difícil.
Öğretmenlik yapıyorsun mücevher işiyle haşır neşirsin dün eve geliyorum bu yeri eve benzetmeye çalıştığın halde burada çok mutlusun.
Dás aulas, matas-te a trabalhar com este negócio das jóias, e ontem chego a casa, e cá estás tu, mais contente era impossível, a trabalhar para transformar este lugar num verdadeiro lar.
# Bana bir Wookie yakala, bisküvideki prensesi tekmele # # bir Bothan ajanının casusluğunu baltala # # çöp sıkıştırıcısını çalıştıralım, ana reaktörü koruyalım # # bir kaçakçıyı boğazından bıçakla ve onun ölmesini izle #
Sabotar a espionagem de ambos os espiões, Ativar o compactador do lixo e proteger o reator principal Esfaquear um contrabandista na jugular e ficar a vê-lo morrer
Birlikte en az 5 yıldır çalıştığın herkesi mahkemeye çağıracağım.
Vou intimar todos os que trabalharam consigo, nos últimos cinco anos.
Bastığım anda, cep telefonunu çalıştırır ve tüm buradaki C-4 patlayıcılarını tetikler.
Se eu chamo, ele acende este telemóvel, e acciona todos estes explosivos C4. E depois?
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33