Şimdi değil tradutor Português
6,054 parallel translation
Onun yüzünden kendinden şüphe etme, şimdi değil.
Não deixe que ele o faça duvidar de si mesmo.
Ama şimdi değil.
Mas não desta vez.
Bence de öyle ama şimdi değil.
Eu também acho.
Artık, şimdi anlamaya başlıyorsunuz, değil mi, anlamaya başlıyorsunuz...
Já estão a começar a perceber, certo? Já estão a começar a perceber.
Kendisi şimdi müsait değil.
Ela não pode falar agora.
Biz bu konuda konuşmak değil miyiz hemen şimdi?
- Podemos não falar disso agora?
Şimdi değil!
Agora não!
Hey, Angie, şimdi onu sevme fırsatım olduğunu söyledin, değil mi?
Angie, disseste que tinha a hipótese de amá-lo agora, não foi?
Şimdi bu deneysel değerlendirme, ona, sandığı kadar iyi olmadığını düşündürüyor. Bu bir cevap değil.
Agora, esta avaliação empírica diz-lhe que não é tão genial como pensava.
- Böylesi çok daha iyi. Şimdi her şey ortada, değil mi?
- Assim está melhor, já nos entendemos.
- Şimdi gitmiyorsunuz, değil mi?
Não estão já de partida, pois não?
Şimdi keyfi yerinde değil.
Ele acabou de sofrer um pequeno ataque.
Şimdi bana iğneyi vuracaksın ve güçlerimi alacaksın, değil mi?
Agora, dás-me a injecção. E tiras-me os poderes, certo?
Birbirimize soracağımız çok şey var ama şimdi sırası değil.
Tens muitas perguntas a fazer-me, tal como eu tenho para ti, mas agora não é o momento.
Şimdi zamanı değil.
Agora não é a hora!
Şimdi hatırlayın, teknik olarak şu anda Rus topraklarındayız. Eğer yakalanırsak Sibirya'ya gideriz. Rikers'e değil, anladınız mı?
Lembrem-se, estamos em território russo, ou seja se nos apanharem, é a Sibéria, e não o Rikers, percebido?
Şimdi Lowan ile anlaşmanız neydi bilmiyorum. Belki kadın dedektifleri eleştirmek istemiyordu. Çünkü profesyonelce değil.
Não sei qual foi o vosso acordo com o Lowan talvez ele não quisesse criticar a equipa das raparigas, por não ser politicamente correto, mas vocês são as mais fracas.
Şimdi aptalca gelmiyor değil mi?
Agora já não parece tão estúpido, pois não?
Şimdi benim de Joe'yu vurmam gerekiyor değil mi?
Então eu posso dar um tiro ao Joe, está bem? Ele deu-me um tiro a mim!
Kullanılacak taşları seçecek kişinin neden ben ya da mühendisim değil de sizin olmanız gerektiğini şimdi anlıyorum.
Agora vejo porque é que você, e não eu nem o meu engenheiro, deve ser o escolhido para seleccionar as pedras que serão usadas.
İşte şimdi büyüleyici görünüyorsun! Öyle değil mi, Scarlett?
Estás com um olhar encantador.
Güvenli değil. - Ne yapacağız şimdi?
- O que vamos fazer?
Şimdi gerçekten iyi bir zaman değil.
Agora não é a melhor altura.
Şimdi beni dinle, bu bir kalabalığın önünde söyleyeceğim sözlerden değil ama sadece ikimiz olduğuna göre ölüm karanlık ve kör edici bir şerefsizdir onun geldiğini görsen de görmesen de.
Ouça, isto não é o tipo de coisa que diga à frente da congregação, mas como estamos só os dois aqui, a morte é uma sacana obscura que cega, quer a vejamos chegar ou não.
Şimdi, benimle misin, yoksa değil misin?
Alinhas ou não?
Şimdi, hatırladığım kadarıyla... kendi başıma çalışmamı istemiyordun, değil mi?
Agora, se bem me lembro, não estava muito confiante no meu trabalho a solo, pois não?
- Şimdi iş ciddiye bindi, değil mi?
Acabou de ficar sério, não foi?
Üstelik şimdi bir değil iki saf kalp taşıyorsun.
E agora não tens somente um coração puro mas dois.
- Anlıyorum. Şimdi iç eteğini asmak istiyorsun, değil mi?
Agora queres pendurar a anágua, é isso?
Şimdi ağlıyorsun değil mi orospu?
Estás a chorar, cabra?
- Şimdi sırası değil.
Não é a melhor altura.
Şimdi öldüğünü sanıyor ama avantaj bize geçti, öyle değil mi?
Agora, acha que está morta, temos uma vantagem, não?
Ama o şimdi burada ve hiç de kötü değil.
Ele está aqui agora e não é assim tão mau.
Şimdi dinlenme zamanı değil kardeşim.
Não podes dormir agora, irmão.
Şimdi, anladığım kadarıyla ikinizin dün gece beraber provanız vardı, değil mi?
Vocês tinham um ensaio marcado ontem à noite? - Sim.
- Şimdi bunun vakti değil.
- Agora não é momento.
Şimdi olanlar senin suçun değil.
O que se está a passar não é culpa tua.
Eğer şimdi ölmesine izin verirsen bu, onların suçu değil senin suçun olacak.
Deixá-lo morrer agora, não cairá neles. Irá cair sobre ti.
Şimdi de bu. Piyango harika bir fikirdi, değil mi?
A "Lotaria" foi uma óptima ideia, não foi?
Bunu sana şimdi söyleyeceğim, Mal gelmiyor, ve bu şey umurunda değil, ben umurunda değilim, sen umurunda değilsin, o gelmeyecek, gelmeyeceğini bildiğim için ben de iyiyim.
Quero dizer, ela não quer saber do teu trabalho, não quer saber de mim, não quer saber de ti, tipo, não vai mesmo aparecer, por isso, eu estou bem, porque sei que ela não vai estar cá. - Ela tem de vir.
Şimdi sırası değil, dur!
Agora não. Pára, pára.
Şimdi dinlenmesi lazım. Ve iyi bir tedaviye ihtiyacı var. Bir düzine soruya değil.
Precisa de descanso, e de um tratamento gentil, não de uma dúzia de interrogadores.
Hayır tatlım, bunun şimdi sırası değil.
Não, querida. Não é a altura.
Bundan birkaç hafta önce, En ufak bir ihtimal bile olduğunu düşünmezdim, ama şimdi biliyorum... sadece mümkün olduğunu değil, ayrıca yardımın olmadan orada hayatımın geri kalanını geçireceğimi de.
Há semanas atrás, nem sequer pensava nessa possibilidade, e agora sei... que não só é possível, e sem a sua ajuda, parece que vou passar o resto de minha vida lá.
Biliyorum demiyorum, fakat bu şimdi nasıl hissettiğin ile ilgili değil.
Não estou a dizer que sei... mas não se trata de como te sentes agora.
Yani, o zamanlar bunlar büyük meselelerdi ve şimdi ise öyle değil. Ben...
Isto foi muito grave na altura, mas já não é, por isso eu não...
Richard'ı şimdi eksek çok çük kafalı bir davranış olur, değil mi?
Era uma jogada estúpida abandonar o Richard, certo?
Şimdi de insanlarla canavarları ayıran sınırın bu olduğunu söylemeyeceksin, değil mi?
Não me vais dizer agora que é isso que separa o homem do monstro, pois não?
- Şimdi zamanı değil Raylan.
Não é a hora certa, Raylan.
Sana süper bir fırsat sunuyorum şimdi büyümek için... sadece işini büyütmek, yeni adamlar almak falan değil ayrıca sokaklarla arana bir hayli mesafe koymak için.
Estou-lhe a oferecer uma grande oportunidade... para que cresça... não apenas para ter mais homens ou expandir os negócios... mas, para se afastar cada vez mais das ruas.
- Evet. - Ama şimdi orada değil.
- Sim, há várias semanas.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75