English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Ş ] / Şizin

Şizin tradutor Português

64,660 parallel translation
Ve sizin kim olduğunuzu sorabilir miyim?
E será, que posso perguntar, quem está a telefonar?
Şöminenin üstünde sizin evlilik fotoğraflarınızı gördüğümde ne kadar şaşırdığımı biliyor musun?
Podes imaginar a minha surpresa quando entrei lá e e vi as fotografias do casamento penduradas?
Ama ben sizin yerinizde olsam kafamı bunlara yormazdım hanım efendi.
Mas eu se fosse a si não me preocupava.
Acaba anayasadan haberiniz var mı sizin?
Já ouviu falar na Constituição?
Ayrıca sizin Tanrı'nızın dışavurumu organize kiliseler, organize hareket üzerinden oluyor.
E segundo, o vosso Deus manifesta-se através de igrejas organizadas, do vosso movimento organizado.
Ne yaptıysam sizin için yaptım çocuklar.
Tudo o que fiz, foi por vocês.
Fakat Kraliçe Ana merhamet gözleri sizin küçük topraklarınıza kenetlendi.
Mas a rainha mãe escolheu o seu pequeno território.
Sizin prensinizde böyle bir şımarıklığın zerresi olsaydı... Onun adam gibi adam olduğuna sevinirdim!
Se o seu príncipe tiver um pouco dessa arrogância eu até o respeitaria como homem
O sizin... Prensesiniz.
Ela é a vossa princesa.
Duydunuz mu Majesteleri? Bizle sizin önünüzde alay edebiliyorsa... Yokluğunuzda neler yapar bir düşünün.
Se ela pode nos ridicularizar na nossa frente na sua ausência imagine o que ela dirá.
"Kimse sizin yüce oyununı anlayamaz."
O seu nome está inscrito na pedra como uma profecia
Ya sizin için geri dönülecek bir Beacon Hills kalmazsa? Daha iyi bir fikrin var mı?
E se não houver Beacon Hills para a qual possas voltar?
Ya ben sizin şartlarınızı kabul etmezsem?
E se eu não concordar com as vossas condições?
Ben sizin liderinizim.
Sou o vosso líder.
Sahibemin yerine sizin canlarınızı almak zorundayım.
Tenho de tirar as vossas vidas no lugar da minha Senhora.
Bunu sizin ve Oz'un iyiliği için söylüyorum.
Digo isto para seu próprio bem e para o bem de Oz.
Size katılmama izin verirseniz, sizin için savaşırım.
Se me deixar juntar à sua brigada, matarei por si.
Sizin yüzünüzden.
Por sua causa.
Fakat bize silahlar inşa ederseniz, bizim uzman bilgilerimizle, sizin teknolojik becerinizle...
Mas se vocês construírem armas, com o nosso profundo conhecimento, com as vossas proezas tecnológicas...
Bu sizin hakkınız.
Isto é teu por direito.
Sizin izlediğiniz siyasi yol bu değil Başkan Bartley.
Não é isso que tem defendido, Mayor Bartley.
- Ergenler sizin kötü olduğunuzu mu düşünüyor?
Os adolescentes acham que vocês são maus? Claro.
Çünkü... Sizin için ekstra kredi ödevi gibi bir şey yapacaktı.
Porque... ele devia fazer algo com crédito extra.
Sizin burada olmamanız gerekiyor.
Não devias estar aqui.
Hepiniz sizin gibi olduğumu sanıyorsunuz.
Pensam que sou como vocês.
Ben sizin gibi değilim.
Mas não sou.
Sizin sunduğunuz şey var oluşsal krizden kaçınmak.
O que oferecem é aversão à crise existencial.
Bayım, sizin ehliyetinizi görebilir miyim lütfen?
Senhor, posso ver a sua habilitação?
Peki sizin isminiz neydi?
Quem és tu?
Sizin doğal yetenekleriniz ve bizim azmimizle ikimiz de daha büyük bir şeyin birer parçası olabiliriz.
Com os seus dons naturais e a nossa determinação, podemos ser parte de algo maior.
Sizin için bir şey yapmadığımı söylemeyin bir daha bak!
Nunca digam que nunca faço nada por vocês.
Ama sonrasında gitmek isterseniz kapıyı sizin için kendim açarım.
Mas se quiseres sair depois, eu seguro a porta aberta.
Onlar sizin hayranınız ve bunu yapmamak hoş değil. Artık bir fikirleri var.
Se não fizermos isso para eles e eles forem nossos fãs, podem formar uma opinião.
Bugün sizin arabayla geldi mi?
Ele veio de carro convosco hoje?
Kasabanın en güzel dükkânları sizin, zengin beyazların muhitinde.
Têm as melhores lojas do vosso lado da cidade. Gente branca rica.
Baker Eczanesi sizin, değil mi? Çikolatanı neden buradan alıyorsun?
Os teus pais são donos da Baker Drugs, mas compras os doces aqui?
Bunlar, kullandıkları tuvaletlerin duvarlarına yazılmış yazılar, yazanlar da sizin çocuklarınız.
São as palavras que cobrem as paredes das casas de banho e foram os vossos filhos que as escreveram lá.
Sizin hangi canavarlarla...
Que monstros é que tu...?
Sizin hep söylediğiniz gibi arkadaş edinmeye çalışıyorum.
Pessoal, estou a tentar fazer amigos, sabem, como estão sempre a querer que faça.
Bugün sizin okul, Baker'ların açtığı davada onları savunmamız için bizim firmayı tuttu.
A minha sociedade foi contratada hoje pela escola para os defender numa ação apresentada pelos Baker.
Sizin firmayı mı?
A tua sociedade?
Biraz olsun sorumluluk üstleniyorum. Sizin aksinize.
Estou a aceitar alguma responsabilidade, já que vocês não conseguem.
HANNAH BAKER'A YARDIM ETMEK SİZİN İÇİN NE KADAR ÖNEMLİ?
É MUITO IMPORTANTE PARA SI AJUDAR A HANNAH BAKER?
BAŞKALARINA YARDIM ETMEK SİZİN İÇİN NE KADAR ÖNEMLİ?
É MUITO IMPORTANTE PARA SI AJUDAR OS OUTROS?
Hannah Baker'a yardım etmek sizin için ne kadar önemliydi?
É muito importante para si ajudar a Hannah Baker?
Bu sizin işiniz değil mi?
Isso não lhe compete a si?
Paranız ve notlarınız yeterli değilse karar büyük ölçüde sizin yerinize verilir.
E se não tivermos nem dinheiro nem médias, grande parte da decisão já está tomada.
Dün o notu Hannah'nın yazdığını söylemiştim. Sizin suçunuz olduğunu söylemeye çalışmıyordum ve kabalık ettiğim için özür dilemek istedim.
Quando eu disse ontem que a Hannah tinha escrito aquilo, eu não estava a tentar dizer que a culpa foi sua e queria pedir desculpa por ter sido malcriado.
Söylesenize, sizin gözünüzde onun hayatı ne kadar eder?
Diga-me : quanto vale a vida dele para si?
Oğlum benim için paha biçilemez, eminim Hannah da sizin için öyledir.
O meu filho vale tudo para mim, como tenho a certeza de que a Hannah vale para si.
Orijinal kasetler bende ve sizin de anlayacağınız nedenlerle, onları çok güvenli bir yere sakladım.
Tenho as cassetes originais e, por razões que virá a entender, escondi-as num lugar muito seguro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]