Tamam da tradutor Russo
4,473 parallel translation
Tamam da In Ha ne yapıyor?
Почему Ин Ха не вернулась?
Kardeşimsin tamam da böyle zamanlarda seni sevmek zor gerçekten.
но в такие моменты тебя очень сложно любить.
Tamam da taksiye ihtiyacım yok. Trenimi kaçırdım.
Хорошо, но мне не нужно такси, потому что я опоздала на поезд, э-э...
Tozlu, tamam da, bu adamdan nefret ediyorum, bak?
Дасти, слушай, я сам его ненавижу, ясно?
- Tamam da...
- Но если я...
- Sörf yaptım. Tamam da böyle bir dalgada sörf yaptın mı?
Я имею ввиду, вот конкретно на таких?
Tamam da bu benim el yazım.
Но это мой почерк.
Tamam da bu benim el yazım. Yo, değil.
- Ладно, но это мой почерк.
Tamam da bu yaz bekaretimi kaybedeceğime dair söz verdim kendime.
Но я обещала себе, что лишусь девственности этим летом.
- Tamam da onu sadece Paula'nın öldürebileceğini söyledin ama Paula öldü.
- Но... Вы сказали, что только Пола могла убить его. И она только что погибла.
Tamam da, ne demek oluyordu bunlar?
Но что это вообще значит?
Tamam da, arayıp ne diyeceğim?
Да, но что ты хочешь чтобы я сказал?
Tamam da ne dediğimi bilmiyorum ki.
Да, но я ведь не знаю о чем идет речь.
Tamam da Stanley Kubric'i oynuyorum.
Ага, но я играл настоящего Стэнли Кубрика.
Tamam ama boynunu da hareket ettir yoksa Kraliçe'nin selamlaması gibi oluyor.
Да, но двигай шеей, а не то это выглядит как-будто королева машет рукой.
Ya da NYPD devriyesinin bir haftalık ücretinin tamamı da diyebiliriz.
Или всю зарплату патрульного полиции Нью-Йорка.
Tamam, yemek ya da içmek yok.
Ладно. Никакой еды и / или напитков.
Ne zaman öyle yapmışım? Artık beni öylece bırakamazsınız. Bu da devriye gezmek olduğu için burnunuzu sokmayın, sıkça gelin, tamam mı?
поняли?
Tamam, iyi. Sen bilirsin. Git ya da gitme.
меня это совсем не волнует.
Bu da bir haftada 3.8 milyon eder, pazar gününü de dua etmeye ayırırız, tamam mı?
Это 3 с половиной миллиона в неделю, если работать 6 дней
Boğazlarını kestiğinizde, onları yemesi için serseriyi çabuk getirin, tamam mı? Ya da kesin gitsin... Umrumda değil.
Когда перережете им глотки, отдайте их на сьедение собакам или... да мне плевать
- Orada yaşanan şey deprem değildi. Tayfun da değildi, tamam mı?
Это не был тайфун, не так ли?
- O tamam. Megan'ın yukarıda onunla oynuyor.
Меган с ним играет.
Tamam, krepler hazır, kıçınızı kaldırın da sofraya oturun.
И так, горячие оладушки готовы. Тащите сюда свои задницы для моих оладушек.
Tamam, işte burada Cori annesine ilk defa Nina diyor Hans'a da hep Hans demiş.
Так, вот первое упоминание того, где Кори называет свою мать Нина, в то время Ганс уже назывался Гансом.
Bu da tamam.
Сделано.
Tamam, bu da tamam.
Сделано. Сделано.
Bu da tamam, bu da tamam.
И сделано. И сделано.
Hızlı bir şekilde koşmaya başla ardından da atla, tamam mı?
Разбегись как следует, и потом прыгай, хорошо?
- Ne kağıda ne de kasete. - Tamam.
Ни на бумаге, ни на записи.
- Tamam. Haberin sonuna Spotlight'ın numarasını da koyarız böylelikle insanlar arayabilir.
Мы также поместим номера телефонов, чтобы люди могли дозвониться.
Sende Haç'ı al. Naylon ve çakmağı getir Knowles, mumları da al tamam mı?
Вы идёте за святой водой.
"Düşünme" nin bir fiil olması boşuna değil, tamam mı. "Farklı" olmak da bir zarf.
Ничего личного, но "мысли" — это глагол, окей, значит, "иначе" — это наречие.
Doğum günü yemeği saat 6 : 00'da tamam mı?
- Ужин будет в 18.00, ладно?
Ama ne olursa olsun babanla arana girip bir şeyleri değiştirmeye ya da onun yerini almaya çalışmayacağım, tamam mı?
Но я никогда не стану ничего менять или пытаться занять его место.
Dünyada bunu bilen biri varsa o da benim ama bu çok farklı, tamam mı?
Если кто это и знает, так это я. Но это другой случай.
Rapor değil, Kurgu da değil. Tamam mı?
Не документалка и не вымысел.
Tamam. Hunter Philadelphia'da büyüdü.
Хантер вырос в Филадельфии.
FedEx'e verilmeden önce elbiselere bakacağım ve Cuma 9'da kapınızda olacaklarına söz veriyorum. Tamam mı?
Я лично осмотрю платья перед отправкой с FedEx и обещаю, что они будут у вас к 9 часам утра в пятницу.
Tamam biraz garipler ama burası da Los Angeles.
Ну да, они чудаки, но это же Лос-Анджелес.
Seni daha iyi hissettireceği için oylama yapmak istersen eğer, ona da tamam, ama yapacağımız şey bu!
Если хочешь, проголосуем. Но мы это сделаем!
- Tamam, bana da haber ver Rob.
Ладно, держи меня в курсе, Роб.
Güneydoğu Sırtı'ndaki Balkon'da bekliyor. Ama ilk üçü geri dönmedi. Tamam.
Он ждал на юго-восточном хребте, на Балконе, первых, кто станет спускаться.
Tamam, al da gidelim.
Хватай ее и бежим .
Tamam merak etme. Sana daha iyi göz kulak olmak için dışarıda olacağım.
Ну, не волнуйтесь, потому что я буду в состоянии сохранить лучший вид у тебя сейчас.
Tamam dön arkanı. Seni çözeyim sonra da siktir olup gidelim buradan. Dursana ya!
Повернись, позвольте мне развязать тебя, и давайте отсюда.
Tamam. Rockaway Records'da kaldırdığı 18 yaşından küçük kızın eski deniz piyadesi
Он прятался от бывшего морпеха, психованного брата девчонки, которую он подцепил в музыкальном магазине,
Teprendiğini, terlediğini ya da nefes aldığını hissedersem hemen uyanırım. Bütün gece sana kızgın burda uzanırım. - Tamam.
И если ПОЧУВСТВУЮ, КАК ТЫ ДВИГАЕШЬСЯ, потеешь ИЛИ ворочаешься, то проснусь и буду лежать, обижаясь на тебя.
Tamam, siz kızların anneniz hakkında anlamadığınız bir şey var ise o da, onun kendi hayatının sorumluluğunu asla üstüne almayan birisi olduğudur.
Знаете, девочки, вы не понимаете, что ваша мама никогда не была способна взять на себя ответственность за свою жизнь.
Ve, tamam, sorun yok, sorgulamayı da kesin artık.
И ладно, прекратим инквизицию.
Onlar da düşünür, tamam belki Karen nezarethanede kendini asar ve bunların hiçbirine gerek kalmaz.
Они разобрались, ладно, Карен повесилась в своей камере, и всё это как-то утряслось.