You don tradutor Russo
488 parallel translation
Şu parmağı kulağından uzak tut You don't know where it's been.
И вытащи палец из уха! Понял?
İnsanları delirtmeye çalışırken Dikkat et, kendin çıldırma
Tryin'to make people lose their mind Now, be careful you don't lose yours
Baştan dinleseydin ya. Öncelikle, kibar olalım.
If you don't think then you won't worry, you won't worry yeah you won't worry!
"You'll never know if you don't know now"
Тебе не дано понять меня.
- Evet. O derdi ki, "There's iron in your words that you know... as there's iron in my words that I know. And there's iron in the words that you ain't livin'if you don't know it."
- Он сказал бы, что в Ваших словах есть железо то, что Вы знаете, что есть железо в моих словах, то, что я знаю, как в словах есть железо то ваша жизнь - то, чего вы не знаете.
"You Don't Bring Me Flowers" ı söyledi mi?
Он пел "Ты не принес мне цветы"?
~ sevmiyorsan, bana aşık değilsen. ~
You don't love me anymore
Young man, everything can be measured in money, especially, when you don't have any.
Молодой человек, все имеет свою цену. Тем более, что у вас вообще нет денег.
Sure, if you don't mind getting Ginsu-ed by the intake fan.
Конечно, если ты не собираешься быть затянутым в вентилятор.
Ve açıkçası, sen bebekle fazla ilgili görünmüyorsun.
And truthfully, you don't seem connected to the baby.
Tamam, küçük bir aile krizi yaşadığını biliyorum... ... ama bunu tabaktan çıkartmak zorunda değilsin.
Okay, listen, I know you're having a bit of a family crisis but you don't have to take it out on the plates.
Ama bu benim duygularımı incitti ve bilmeni istiyorum, eğer ben ölürsem... ... sen de Joey'i alamıyorsun.
But it did hurt my feelings, and I want you to know that if I die you don't get Joey.
Siz bilmiyorsanız ben hiç söylemem.
Если вы не знаете, я не стану говорить вам. If you don't know, I'm not going to tell you.
O zaman geriye dönüp bakacak bir veri yoktu.
Но вы не обладаете доступом к моментам непредусмотренным вовремя. But you don't have hindsight available at the time.
Anlatmazsanız her halükarda...
... and if you don't, no matter what...?
Bu egzersizi her gün yapmayın, ihtiyacınız yok.
DON'T DO THIS EVERY DAY, YOU DON'T NEED IT.
Vücudunuzun diğer bölgelerini her gün çalıştırmıyorsunuz, karın kaslarınızı da her gün çalıştırmamalısınız.
YOU DON'T WORK OTHER PARTS OF YOUR BODY EVERY DAY, AND YOU SHOULDN'T WORK ABS EVERY DAY,
Gerçeği biraz çarptığım için kızmadın umarım.
Hope you don't mind I'm bending the truth.
You don't want to piss me off.
Ты ведь не хочешь меня расстроить
Krepten tabak
449 00 : 17 : 17,048 - - 00 : 17 : 22,453 ( holding note ) : 450 00 : 17 : 22,520 - - 00 : 17 : 24,121 451 00 : 17 : 24,205 - - 00 : 17 : 25,639 Now don't let Julia's situation put you off of sex.
Bana ne yaptığını anlamak için yüksekzekâ gerekli değil
It don't take too much high IQ to see what you're doing to me
Ama onu değiştirecektim, yapmayacağım şeyleryaparsan, Hayır
But I was gonna change that, I'm not if you keep doing things I don't
Ama benim yapmayacağım şeyleri yaparsan fikrimi değiştiririm
But I was gonna change my mind if you keep doing things I don't
Bırakgireyim, bebeğim Neyin varbirgöreyim
Let me in, baby I don't know what you got
Haydi Bebeğim, gitmek istemiyormusun
Come on Baby, don't you wanna go
Müdür dedi, Buddy, açıkgörüşlü ol
The warden said Buddy, don't you be no square
# Don't you #
# Don't you #
Ne yapıyorsun?
When you're troubled, don't think!
Ne demeye çabalıyorsun?
When you're unhappy, don't think!
D You tire me out d Don't want to let that happen
Ты меня изматываешь. Я не хочу, чтобы это случилось.
Daima öyle narindin ki... ~ Nasıl yapabildin... ~ Nasıl yapabildin... Bunu bana... ~ İnanamıyorum beni bıraktığına... ~ İnanmıyorum, bu bir veda olamaz.
You were the one so tender, ўЬ How could you do that to me... ўЬ I can't believe you're going, ўЬ I don't believe good-bye.
Well, now, don't you tell me to smile [Peki, hadi, bana gülümse deme]
Ты не проси меня улыбаться.
Tuhaf olduğumu düşünmeniz pek umurumda değil
AND I DON'T REALLY CARE IF YOU THINK I'M STRANGE
AMA UNUTMA Kİ SENİ EVE KİM
♫ BUT DON'T FORGET WHO'S TAKING YOU HOME ♫
BEBEĞİM SENİ NE KADAR SEVDİĞİMİ BİLMİYORSUN MUSUN?
♫ BABY DON'T YOU KNOW I LOVE YOU SO ♫
ÇÜNKÜ UNUTMA Kİ SENİ EVE KİM
♫'CAUSE DON'T FORGET WHO'S TAKING YOU HOME ♫
Tatlım bunu sana nasıl anlatırım bilemiyorum... ... ama eğer Ross'a ya da bana bir şey olursa... -... bebeği sen alamazsın.
Honey, I don't know how to tell you this but if something were to happen to Ross or myself you wouldn't get the baby.
Siz ölüyorsunuz... ... ve ben bebeği alamıyor muyum?
You guys die and I don't get your baby?
Baştan almak istemiyorum, çünkü diyeceklerimi gayet iyi biliyorum.
You can fix it up. Я не хочу возвращаться к этому, потому что я точно знаю, что я хотел сказать. I don't want to go back, because I know exactly what I wanted to say.
Hiçbir zaman söylemenizi istemem, ama kazandığımızı biliyoruz. "
Я не хотел произносить это, но вы знаете что мы победили, и я знаю что мы победили. "I don't want you ever to say it, but you know we won, I know we won."
Bu şartları kabul ederse, evet de. " dedi.
She said, "Well, okay, why don't you write a contract with the president и если он примет эти условия, то соглашайся."... and if he'll accept those conditions, do it. "
Biz Çinlilerle tam bin yıldır savaşıyoruz, anlamıyor musunuz?
"Разве вы не понимаете, что мы боролись с китайцами в течение 1000 лет? " Don't you understand that we've been fighting the Chinese for 1000 years?
İkincide sadece bu kadarını yapabiliyorsanız, önemli değil, ama zamanla daha da kalkın.
IF YOU CAN ONLY DO THIS IN THE PULSE-UP... I DON'T CARE, BUT IN TIME GET IT UP.
# Don't you cry no more... #
§ Не кричи больше... §
# Don't you cry #
§ Не кричи §
# Don't you cry no more #
§ Не кричи ты больше §
Juliet.
( terry ) you don't want the book to come to an end,
# Lütfen gözyaşlarımın seni ikna etmesine izin verme #
Please don't let my tears persuade you
Don't you think you deserve a time out?
Ты не думаешь, что заслужил это?
Claire, I don't thinkthat you should be doing - -
Клер, не думаю, что ты должна - -
Öyle kal! Hadi, hadi! Şimdi!
In a gadda da vida, baby don't you know that I'll always be true?
dönüyor 123
dondurma 106
dönmüşsün 59
döneceğim 198
döndüğünde 18
dönüyoruz 28
dönecek 30
döndüğümde 48
donanma 44
döndük 21
dondurma 106
dönmüşsün 59
döneceğim 198
döndüğünde 18
dönüyoruz 28
dönecek 30
döndüğümde 48
donanma 44
döndük 21