Özel bir şey değil tradutor Russo
113 parallel translation
Özel bir şey değil.
Ничего особенного.
Bu öyle ilk baskı ve özel bir şey değil sadece bir kitap.
Это не раритетное издание, просто книга.
Yine de özel bir şey değil mi?
- Я и говорю - святой.
Özel bir şey değil, ulaşım için.
Конечно, ничего особенного, просто средство передвижения.
Benim "Wonder Palm" ime dayanabildi özel bir şey değil.
Даже узнал кулак Кинг-Конга. Ничего особенного.
Normaldi. Özel bir şey değil.
- Самое обычное, ничего особенного.
60 yaşında olmak özel bir şey değil.
Нет ничего особенного в том, что тебе исполняется 60.
Öyle özel bir şey değil.
Ничего особенного.
Yine de özel bir şey değil.
Но в этом нет ничего необычного.
Özel bir şey değil.
Нет, ничего срочного.
Özel bir şey değil, para vurgunu.
Обычный такой заказ.
- Özel bir şey değil, merak etmeyin.
- Ничего особенного. Не беспокойтесь.
Ama sormak istediğim özel bir şey değil.
Но ничего особенного я не хочу спросить.
Öyle özel bir şey değil.
Ни о чём конкретном.
Özel bir şey değil.
Ничего особого.
Bana özel bir şey değil ; diğer evlere de yapıyorlar.
- Не только меня, другие дома тоже.
Aslında, özel bir şey değil.
Да что там, мы ничего...
Özel bir şey değil.
Да ничего особенного.
- Özel bir şey değil.
ну в ней ничего особенного.
Özel bir şey değil, yalnızca peynirli makarna.
Ну, это так, ничего особенного, просто макароны с сыром.
Özel bir şey değil ki.
Ничего особенного.
Özel bir şey değil.
Девочка на побегушках.
Özel bir şey değil.
Это ничего не значит.
Burası benim özel ofisim. Kampanyanın acısını unutturacak bir şey, değil mi?
Кампанию надо вести в хорошей компании!
Bu gece bana özel bir şey hazırladın, değil mi?
а? Ага.
Bu, 5nîın yapacağı türde bir şey değil, Tabiî aralarında özel bir şeyler yoksa.
Он бы не сбился с пути, если бы это не было ради кого-то особенного.
Çünkü bu özel bir şey herkesin bilmesini istediğim bir hikaye değil.
Это моя личная жизнь. Я не хочу, чтобы об этом болтали.
- Özel bir şey için değil.
Не для чего-то конкретного.
Özel bir şey değil.
Да так...
Sende özel bir şey sezdiğim için, seninle anlaşmıştım Nat Cole ya da Charles Brown gibi çaldığın için değil.
- Я работаю с тобой, так как увидел в тебе изюминку, а не потому что ты поешь, как Нэт Коул или Чарльз Браун.
- Özel bir şey değil.
- А что?
Maia'nın özel hayatına saygı göstermek önemsiz bir şey değil fakat o günlükte bulunabilecek bilgileri incelemek zorundasın.
Уважение приватности Майи не так мало, но ты должна понимать важность той информации которая может быть в её дневнике.
Ve hatırlıyor musun, bana seni bir şey için mi cezalandırdığını sorduğun o zaman bahse varım aklından geçen özel bir olay vardı, değil mi?
Когда вы сказали мне, что задаете себе вопрос, а не в наказание ли вам все это, вы думали о вполне определенном событии.
Yani çok şey yaşadın biliyorum ama bu özel bir şey, değil mi?
Думаю, тебе казалось, что ты один такой, но... Это что-нибудь значит. Ведь так?
Özelsin. Özel olduğumu biliyorum. Bu benim için yeni bir şey değil.
- я знаю, что я особенный, это для меня не новость.
Buraya geldiğinde sana özel bir şey getirdi, değil mi?
Она ведь помогла тебе стать другим человеком, верно?
Marie'yle yapılacak bir numara değil o. - Özel bir şey yapmam lazım.
Мари не из тех девчонок, которые поют под фонограмму, я должен сделать что-то особенное.
Washington'daki özel narkotik bürosu göstermelik bir şey değil.
Специaльнoе бюpo пo нapкoтикaм в Вaшингтoне - не циpк и не бюpoкpaтия.
Ben onun kız arkadaşıyım ve bu özel bir şey, değil mi?
Я его девушка и это нечто особенное, понимаешь?
Rose'la aranızda çok özel bir şey yok, değil mi?
Ты с Роуз, но это ведь не предел, верно?
Özel bir sey degil, sadece hafta sonu için.
Ничего особенного, и всего лишь через выходные.
Bu elbise özel bir şey için değil.
Платье здесь ни при чем.
Belki ama söylemeye çalıştığım şey şu ki Mia özel olmak her zaman basit bir şey değil.
Возможно, но я говорю о том, Миа, что не всегда просто быть особенной.
Eğer özel bir şey olduysa, Bana söylemen lazım değil mi?
- Если бы случилось что-то особенное, ты бы уже мне все рассказала.
Ancak aradığı şey sandığınız gibi bir su birikintisi değil,... çok daha özel bir şey.
Но не к водоёму, как мы могли бы предположить. Она ищет нечто особенное.
- Oh, Bunun ikimiz arasında özel bir şey olmasına gerek yok, değil mi?
Ну, у нас в языке нет такого понятия, разве нет?
Seni takip ederek geçirdiğim bir günden sonra emin olduğum bir şey var ki özel hayatın zerre kadar umurumda değil.
Но за день слежки я поняла лишь одно... мне абсолютно начхать на твою личную жизнь.
- Özel bir şey değil ama.
В смысле ничего особенного.
Evet ama ortada özel bir şey olmalı değil mi?
Да, но должно быть что-то особенное, правда?
Şey... Babanın özel bir polis memuru olduğunu biliyorsun değil mi?
Ладно... ты знаеш, что твой отец специальный офицер в полиции?
Herkesle özel bir şey paylaşmak için 24 saat yeterli değil.
В сутках слишком мало времени, чтобы каждому уделять отдельное время.