Are they real перевод на турецкий
680 параллельный перевод
- Are they real?
- Hakiki mi?
Are they real?
Bunlar gerçek mi?
Are they real?
Bunlar sahici mi?
Are they real, or what are they?
- Gerçekler mi? Nedir onlar?
Are they real?
Gerçekten mi?
They not even real brothers, but we are.
Onlar gerçek kardeş bile değil, ama biz kardeşiz.
Would you like to try whether they are real?
Gerçek olup olmadıklarını denemek ister misin?
They and the page boys are the only real class in the place.
Onlar ve yardımcılar buranın en saygın kişileridir.
They are with me still, real in memory as they were in flesh... loving and beloved forever.
Onlar hâlâ benimle birlikte. Anılarımda kanlı canlı yaşıyorlar. Seviyor, seviliyorlar.
Our everyday lives are real and true, aren't they?
Günlük hayatlarımız gerçek, öyle değil mi?
The poor are multiplying and they've become a real threat.
Yoksullar çoğalıyorlar ve gerçek bir tehdit haline geldiler.
If your wishes and wants are real enough, they'll come in search of you.
sizi aramacaklardır.
Children are quick to imagine the worst But the worst never seems quite real because they can't envisage death
Gençler, ölümü hayal edecek durumda olmasalar bile en kötüsü kendilerine gerçekmiş gibi görünmese de hemen en kötü şeyi düşünürler.
Spirit, are these people real or are they shadows?
Ruh, bu insanlar gerçek mi yoksa gölge mi?
They're real, we are the shadows.
Onlar gerçek, biz gölgeyiz.
- I know they are only wax... but they seem so real, just looking at her makes my neck hurt.
- Sadece balmumu olduklarını biliyorum... ama çok gerçek duruyorlar, sadece ona bakmak boynumu acıtıyor.
They are real cowboys of Siberia.
Onlar Sibirya'nın gerçek kovboyları.
They are some real idiots!
Aptallar!
I knew a lot of real men once, they are all dead now.
Bir zamanlar birçok gerçek erkek tanırdım, şimdi hepsi öldü.
They are my only real friends, Mother, the others are just acquaintances.
Bunlar benim gerçek dostlarım, anne. Diğerleri sadece bir tanıdık benim için.
Cowboys are the last real men left,..... and they're about as reliable as jack rabbits.
Kovboylar kalan gerçek erkeklerdir ve yabani tavşanlar kadar güvenilirdirler.
They're real strong horses, though. Little as they are.
Yine de gerçekten güçlü hayvanlar, küçük oldukları kadar.
But these are not dreams, they're real.
Oysa buradaki düş değil! Bu gerçek.
They're still not grouping where the real planes are.
Asıl uçakların nerede olduğunu henüz tespit edemediler.
Perhaps they are decoys. Perhaps they are real bombers.
Belki yemler, belki de gerçek uçaklar.
Many of my experts are convinced that they are real.
Birçok uzmanımız hepsinin gerçek olduğunu düşünüyor.
They think we are real.
Gerçek olduğumuzu zannettiler.
We are seeing things that cannot possibly exist, yet they are undeniably real.
Gerçekleşmesi olanak dışı gözüken şeyleri görmekteyiz. Oysa bunlar inkar edilemeyecek kadar gerçek.
It's substituting an effort of the imagination for an examination of real objects To say something, to try to say something... Perhaps they are manifestations of the nervous and muscular systems
Bu değişken hayal gücünün gerçek nesneleri yorumlamaya çalışması bir şey söylemek, bir şey söylemeye çalışmak belki de sinir ve kas sisteminin belirtilerinden birisi.
But these things do exist. They are real.
Onlar... gerçek.
They are shooting for real!
Gerçekten ateş ediyorlar! - Aptallar!
If we do not allow ourselves to believe that the bullets are real, they cannot kill us. Exactly.
Kurşunların gerçek olmadığına inanırsak, bizi öldüremezler.
Out in the street, their bayonets are fixed... and they know it's for real in a real riot in the city.
Karşımızda bizi ellerinde hazır silahlarla bekliyorlar. Şehirde gerçek bir isyan olduğunu biliyorlar.
But those people are crazy. Or they're not real atheists.
Ama bu insanlar ya delidir, ya da gerçekten ateist değillerdir.
And if they are real, captain?
Peki ya gerçeklerse, Kaptan?
One day they are going to hurt each other for real.
Birgün gerçekten birbirlerine zarar verecekler.
His banknote drawings are so good they lookjust like real ones.
Bir para basar, inan gerçeğinden ayırt edemezsin.
I've known men who are real strong, and even they...
Öyle güçlü adamlar tanıdım ki, onlar bile...
They don't know who their real friends are.
Gerçek dostlarının kim olduğunu bilmiyorlar.
The guns they give you are real guns?
Verdikleri silahlar gerçek miydi?
The spectacular false struggles... of the rival forms of separate power... are also real, in that they translate the unequal and conflict laden... development of the system, the relatively contradictory interests of the classes, or of the subdivisions of classes that recognize the system,
Ayri güçlerin rakip biçimleri arasindaki yalanci gösteriye dair mücadeleler ayni zamanda gerçektir ; sistemin esit olmayan ve çekismeli gelisimi ile sistemi kabul eden ve sistem içinde kendilerine bir rol biçmeye çabalayan sinif veya kesimlerin az çok çelisen çikarlarini anlatir.
They are creating and programming duplicates of real people.
Gerçek insanların kopyalarını yaratıp programlıyorlar.
The boys are real artists, aren't they?
Çocuklar gerçek sanatçılar, değil mi?
Are they for real?
Onlar gerçek mi?
No, they are not for real.
Gerçek değiller.
But the real solution to this particular mystery is that planets are worlds, that the Earth is one of them and that they go around the sun according to precise mathematical laws.
Bu esrarın arkasındaki gerçek ise, bunlar gezegenlerdi ve dünya bunlardan birisiydi, ve bunlar şaşmaz matematik yasalarıyla güneşin etrafında dönmekteydiler.
Look, we're serious. Sports are real big, Mr Deever, they got what's called growth potential.
Ciddiyim.spor yapmak önemlidir, Bay Deever.
They are destroying any hope of real Communism in Russia.
Rusya'da gerçek bir komünizm kurulması umudunu yok ediyorlar.
They are the real heroes.
Onların hepsi gerçek kahramanlardı
They are the real people of this world.
Onlar bu dünyanın gerçek kişilikleri.
The youth who get together every weekend at Shinjuku obviously know that they are not on a launching pad toward real life ; but they are life, to be eaten on the spot like fresh doughnuts.
Her haftasonu Shinjuku'da biraraya gelen gençlik biliyor belli ki, gerçek hayata atilmak üzere bir firlatma rampasi üzerinde olmadiklarini hayatin ta kendisi olduklarini, taze halka tatlilari gibi yerinde yenmek üzere...
are they 885
are they yours 34
are they here 66
are they okay 61
are they safe 21
are they still there 20
are they good 19
are they coming 28
are they still alive 18
are they dead 50
are they yours 34
are they here 66
are they okay 61
are they safe 21
are they still there 20
are they good 19
are they coming 28
are they still alive 18
are they dead 50
are they alive 29
are they gone 40
are they not 44
are they all right 31
they really do 31
they really are 32
really 59005
real 457
reality 92
really nice to meet you 21
are they gone 40
are they not 44
are they all right 31
they really do 31
they really are 32
really 59005
real 457
reality 92
really nice to meet you 21
really bad 194
really appreciate it 27
real talk 21
really nice 181
really good 625
really great 205
really beautiful 58
really cute 39
really like you 26
really is 30
really appreciate it 27
real talk 21
really nice 181
really good 625
really great 205
really beautiful 58
really cute 39
really like you 26
really is 30
real quick 147
really fast 52
really hard 112
really pretty 34
really cool 63
really sad 32
really well 130
really smart 29
really funny 68
really hot 28
really fast 52
really hard 112
really pretty 34
really cool 63
really sad 32
really well 130
really smart 29
really funny 68
really hot 28
really stupid 26
really sweet 28
really happy 49
really big 43
really sorry 237
really close 38
really amazing 26
really sweet 28
really happy 49
really big 43
really sorry 237
really close 38
really amazing 26