Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I'll have you know

I'll have you know перевод на турецкий

1,494 параллельный перевод
You know, they have the sweeping kind of staircase of bridesmaids in those films, and Jen, my sister, obviously, she'll be bridesmaid of honor, won't she?
O filmlerde büyük yuvarlak merdivenler vardır. Kız kardeşim Jen, asıI nedimem olacak, değil mi?
I know it's not been possible to have any friends or family here today, but that doesn't matter, cos you're here, and that's all I'll need now and for ever.
Bugün arkadaşlarımız ve ailelerimiz buraya gelemediler, ama önemli değil, çünkü sen buradasın ve tek ihtiyacım olan şey bu.
I'll have you know, I hit that every night.
Her gece kızını becerdiğimi biliyorsun, sonunda olacak.
I don't know who you are or what business you have with my son here... but if you know what's good for you, you'll stop this infernal racket... and take yourself and your disgusting little friends away from here... and never let me see you around this house again!
Kim olduğunuzu bilmiyorum ya da oğlumla ne iş çevirdiğinizi... ama sizin için en iyisi, bu berbat kargaşayı kesip... seni ve iğrenç arkadaşlarını burdan uzağa alıp gitmendir... ve sizi bir daha bu evin etrafında görmeyeyim!
"I'll have you know this."
"Sana bunu öğreteceğim."
- You'll have to talk to a judge... and you'll have to tell him everything. - I know.
- Biliyorum.
What you would have I'll stay to know at some abandoned cave.
Olsa kalırdım. Beni ararsanız, terk edilmiş bir mağaradayım.
- Then, you know, I'll make First Grade and we'll have enough money to buy a bigger place and then, you know...
- Birinci Derece'ye yükseleceğim. O zaman daha büyük bir ev alacak kadar paramız olur.
Well, I'll have you know I hold 12 bachelor's degrees, six master's and four PhDs, which is 22 total, which is almost a record.
- Pekala, benim tam 12 üniversite derecem 6 mastırım, 4 tane de PGDS'im var. Hepsi 22 derece yapıyor.
You know, I bet with our new neighbor, we'll have the safest street in Willard.
Biliyor musun? Bahse girerim, yeni komşularımızla birlikte Willard'daki en güvenli sokak bizimki olacak.
We'll have lunch and I'll let you know what I've decided.
Birlikte yemek yeriz ve size kararımı açıklarım.
I'll have you know I was champion... of my weight class in the Navy two years running.
Benim bir şampiyon olduğumu sana hatırlatırım... Donanmada, benim ağırlığımda, iki yıI.
I'll have you know, this is very inspired.
Bilgine, bu çok canlı bir şey.
And because I know that you will want to avenge this day you'll have to die.
Bugünün intikamını almak isteyeceğini bildiğim için ölmen gerek.
No, I know what you want and I'll have no part of it.
Ne istediğini biliyorum ve bunun bir parçası olmayacağım.
You know, perhaps I'll have a word.
Baksana, onunla bir konuşayım.
I'll have you know you're looking at a three-time state wrestling champ.
Üç defa eyalet şampiyonu olmuş birine bakıyorsun.
I'll have you know I once shoved a whole box of Twinkies in my mouth without swallowing them.
Bir defasında yutmadan ağzımdan bir kutu Twinkies çıkardım.
Hey, I'll have you know that Alice is nuts about me.
Hey, şunu bilmeni isterim ki Alice benim için deliriyor.
And I know you'll hate me for missing the game, but I know Nike would have wanted it this way.
Ve biliyorum ki oyunu kaçırdım diye benden nefret edeceksiniz, ama biliyorum ki Nike bunu isterdi.
I know you'll never forgive me but if I didn't go my way I'd have died myself.
Biliyorum beni hiç affetmeyeceksin.. .. ama yapmasaydım, bu sefer de ben ölmüş olacaktım.
I know you have to ask that, so I'll dignify it.
Bunu sormak zorunda olduğunuzu biliyorum. Bu yüzden cevap vereceğim.
All I have is my medical training and 15 years of experience, but I know that's no match for the things you know.
Tek bildiğim tıp eğitimim ve 15 yıllık deneyimim, fakat sizin bildiğiniz şeylerle denk olabileceğini zannetmiyorum.
I'll have a... you know what?
Ama neyse.
I know... I'll have to show you. Could you open that glove compartment for me?
Farkındayım sana göstereyim.
You know, you'll just have to forgive me if I feel that citywide gang violence isn't something that one mathematician can stop.
Gerçekten bu iyi. Biliyor musun, beni affetmek zorundasın yani kenti saran tüm bu şiddeti sadece bir matematikçinin çözebileceğine inanamadığım için.
But if you tell me what I need to know... I'll arrange a feast, the likes of which you have not seen since you set foot on this planet.
Ama bana istediğim bilgiyi verirsen sana öyle bir ziyafet ayarlarım ki bu gezegende benzerini görmemişsindir.
And you know what I'll have left behind?
Ve geride ne bırakacağımı bilmek ister misin?
Tell you what. If I have any progress, I'll let you know.
Şunu bil ki, her türlü gelişmeden seni haberdar edeceğim.
Yeah, well, I'll have you know that underneath this black suit lies an eternal optimist.
O zaman sana şu kadarını söyleyeyim. Bu siyah takımların altında asla iflah olmaz bir iyimser yatıyor.
Um, I'll have you know, Taylor, that I am, like, five levels hotter than him.
Bilmen lazım, Taylor, ben Seth'ten beş kat falan daha seksiyim.
And I'll have you know, we have a very healthy sex life.
Ayrıca şunu bil ki, gayet sağlıklı bir seks hayatımız var.
I know you have to do it for a while but maybe next year, if I do good here, they'll reach down for me.
Yani bir süre buna devam etmem gerektiğini biliyorum ama eğer buradaki görevimde başaşarılı olursam belki gelecek sene, beni düşünebilirler.
I'll have you know I'm 36.
Bilmeni isterim ki 36 yaşındayım...
I don't know, I just started thinking that... I mean, what if like 10, 15 years from now, we go back... Do you think that they'll have statues thanking us and plaques and...
Bilemiyorum, düşünüyordum da sence 10-15 sene sonra bize de teşekkür etmek için heykellerimizi dikerler mi?
Oh honey I know you think that now but he'll be back soon and you'll... you'll have one of those talks on the hood of the car, yes I watch!
Oh tatlım şimdi böyle düşündüğünü biliyorum ama yakında dönecek ve siz... Siz, arabanın kaputunda, o konuşmaları yine yapacaksınız, evet izledim!
I don't know if you'll be able to get anything off of this, but I want you to compare the female epithelials you found on the snowboard bag against the napkin that I have in my right front pocket.
Bundan bir şey bulup bulmayacağını bilmiyorum, ama senden o kayak çantasındaki epitellerle, sağ cebimdeki mendildekini karşılaştırmanı istiyorum.
I'll let you know when I have something.
Bir şey bulunca söylerim.
I mean, you know, I'll take a look at what you have if you insist, but... this'll do fine for now.
Yani, Seninkine bir bakarım eğer ısrar edersen, ama bu şimdilik yeter.
You know, when you get over this cold, you and I are going to have a long chat, face to face, and I've got a feeling we're going to become the best of friends, and you're going to want to help me, too all the time, and you'll love it.
Bu soğuk algınlığından kurtulunca, sen ve ben uzun uzun konuşacağız... yüz yüze... ve benim en iyi dostlarımdan biri olacakmışsın gibi bir his var içimde. bana sürekli yardım etmek isteyeceksin ve buna bayılacaksın.
Well, I'll have you know.
Şunu bilmeni isterim.
And besides, gardening's gay. I'll have you know, James Coburn had a garden.
Merhaba, kızarmış dana eti alacağım ve medyum Bay Pibb'e gidiyroum.Buz yok.İlginç.
I'll need you to tell me everything I have to know about this case as quickly as humanly possible, okay?
Bu davayla ilgili bilmem gereken Herşeyi anlatmanıza ihtiyacım olacak. İnsanlarca mümkün olduğu kadar tabi, Tamam mı?
No, I just have to let my assistant know I'm on the phone with you so I'll be two minutes late to the meeting.
Hayır, asistanıma seninle telefonda konuştuğumu ve toplantıya 2 dakika geç kalacağımı bildiriyorum.
I'll be there in 20, but in the future you just have to ask me differently, Bones, because you know what, come over to your place to stab a body, that is just freaky.
20 dakika içinde oradayım, ama gelecekte bana farklı bir biçimde sormalısın Bones çünkü biliyor musun oraya gelip bir cesedi bıçaklamak ucube işi.
I know you'll be happy to have this information.
Hesabın kapanmadığını gösteriyor değil mi?
I guess I'll just have to, you know, hold onto all these banana stickers.
Sanırım tüm bu muz etiketleri bende kalmak zorunda olacak.
I'll have you know I composed a lovely form letter For use in just such an occasion.
Böyle durumlarda kullanmak için sevgi dolu bir mektup yazmıştım bildiğiniz gibi.
But should you have any interest in fulfilling the wish of a potentially dying woman, you know where I'll be.
Ama ölmesi muhtemel bir kadının arzusunu yerine getirmekle ilgilenirsen nerede olacağımı biliyorsun.
- And if you have any questions or are worried about anything having to do with... you know, what's going on there, I'll call my sister, Liz - - she's a veteran.
Herhangi bir sorun olursa veya bununla ilgili bir endişen olursa,.. ... kardeşim Liz'i ara. O tecrübelidir.
I don't know. You'll have to ask Tommy.
Bilmiyorum, bunu Tommy'ye sorman gerek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]