Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I gave you

I gave you перевод на турецкий

11,830 параллельный перевод
- I gave you a hundred! - Not for Leary, Mike.
Mike.
Did you take everything i gave you?
Sana verdiğim herşeyi aldın mı?
I gave you a PhD in black money, but you gotta learn this.
Seni kara parada uzman yaptım ama bunu da öğrenmek zorundasın.
I'm calling you to let you know the information I gave you might have been incorrect.
Seni aradım çünkü sana verdiğim bilgi doğru olmayabilir.
I gave you shit about your project... But it actually seems pretty awesome.
Senin, şu projeni hiç iplememiştim ama, aslında oldukça güzel bir proje.
I gave you both everything.
İkinize de her şeyi verdim.
- I gave you everything I got.
- Her şeyimi sana verdim.
Carl, I gave you that Landis account.
Carl, sana o Landis hesabını verdim.
Which I gave you.
Özür dilerim bu arada.
Now, plug in that flash drive I gave you and open the file on it.
Sana verdiğim flashı tak ve dosyayı aç.
What is going on, that's why I gave you your own space...
Neler oluyor, bu yüzden sana kendi alanını verdim...
You still got that gun I gave you?
Sana verdiğim silah hala sende mi?
You'd ring the bell because I gave you apple cake.
Kapının zilini çalardın çünkü sana elmalı kek verirdim.
I gave you the pointer to decode.
Sırrını çözmeniz için işaretçiyi verdim.
"What did you achieve in the long life I gave you?"
"Uzun hayatın boyunca ne yaptın?" diye sorsa,
Omkar Nath Dhar, what did you achieve in the long life I gave you?
"Omkar Nath Dhar'a, uzun hayatın boyunca... ne başardı" diye sorsa? "
How would you feel if I gave you your copy in person?
Kopyayı kendim getirsem nasıl olur?
And we're gonna have to go with the revised figures I gave you.
Ve sana verdiğim değiştirilmiş rakamlarla gitmeliyiz.
I gave you my blanket.
Sana battaniyemi verdim.
Alright, it'll be like i gave you a blowjob.
Tamam, sana sakso çekmişim gibi olacak.
I gave you every opportunity?
Önüne tüm seçenekleri koymadım mı? Her türlü fırsatı vermedim mi?
I gave you a good fistfucking.
Bileğe kadar soktum valla.
I loved you when I I loved you when I gave you up.
Seni sevdim ben.. Seni sevdim ben senden vazgeçmişken.
I gave you everything you needed.
İhtiyacın olan herşeyi verdim.
I mean, I was mad when Dad gave you this branch just as a reward for taking six years to graduate with a degree in...
Demek istediğim, babam sana bu şube verdiğinde deliydim. Tıpkı altı yıl almanın bir ödülü gibi Derecesi ile mezun olmak için...
I gave birth to you. - Mm-mm.
Biliyorsun... seni ben doğurdum.
Okay, I gave both of you instructions in the dressing room.
Pekâlâ, soyunma odasında ikinize de talimatları verdim.
I gave it to you.
Onu sana ben verdim.
I just gave you $ 300 for some weed.
Sana ot için 300 dolar verdim.
I... I just... You do realize this woman gave birth shortly before she was murdered?
Ben, Sadece öldürülmeden hemen önce doğum yaptığını farkettiniz mi?
- I'm sorry, man. - Somebody gave it to you?
- Ben de üzüldüm dostum.
♪ And any time I was in need you gave your very last ♪
Hayır, hayır. Fotoğraf için gelmedim. Julia'ya göstermek için geldim.
If all I ever gave you was a hammer...
Sana sadece çekiç verirsem...
Now, see, Pop, if you gave somebody else a chance to talk sometime, you'd see I was fixing to pay you back your $ 10 like I told you.
Dinle baba, arada başkasına da söz hakkı versen söz verdiğim gibi sana on dolarını geri vermeye çalıştığımı görürdün.
I gave 18 years of my life to stand in the same spot as you!
Hayatımın 18 yılını seninle aynı yerde durmaya verdim!
And upstairs in that bedroom, with the darkness falling in on me, I gave everything I had to try and erase the doubt that you wasn't the finest man in the world.
Ve yukarıdaki o yatak odasında, karanlık üzerime çökerken, senin dünyanın en iyi adamı olmadığınla ilgili şüphelerimi beynimden silip atmak için her şeyimi verdim.
Martha gave me the story you wrote. I loved it.
Martha yazdığın hikâyeyi gösterdi bana.
You gave her the 48 hours, so technically we still have... ten left to find our Mr. Otterton.
Çözmesi için 48 saat verdiniz, yani teknik olarak hâlâ Samurgil'i bulmak için on saatimiz var.
That's why I'm gonna need to get that map I gave to you.
O yüzden sana verdiğim haritayı almam lazım.
You gave me your address here and told me you might be able to help me find Elvis.
Bana adresinizi vermiştiniz. Elvis'i bulmama yardım edebileceğinizi söylemiştiniz.
- I just gave you an injection.
- Sana bir ilaç verdim.
We think she smuggled it out and we know she came to you. I don't have it. She never gave me anything.
onu kaçırdığını ve sana geldiğni biliyoruz bende değil bana hiçbir şey vermedi onu arabana, ofisine herhangi bir yere koymuş olabilir içeriye hiç adım da atmadı hükümetimizin onların ve bizim güvenliğimiz için sekmeleri açık tutmak için uygun gördüğü bir düzineden az insan var
Remember, I, uh, gave it to you when I came in?
Hani içeri girerken size teslim etmiştim.
That's why you gave me the look when I said they were in Macau.
Makau'da olduklarını söyleyince o yüzden bana öyle baktın.
Man, I got shit to do, and I already gave you the fucking blanket.
İşim var gücüm var., Battaniye de verdim.
Seretse, I gave up everything to be with you, but I can't do this alone.
Seretse, seninle olmak için her şeyden vazgeçtim ama bunu yalnız yapamam.
You know as well as I do that I went and gave Schollaert some cash.
Schollaert'e para yedirdiğimi sen de benim kadar biliyorsun.
I never told you my name and I never gave you my license.
Sana asla benim adımı söylemedim ve sana lisansımı hiç vermedim.
I just gave you everything that I got, okay?
Sana olan her şeyimi verdim, tamam mı?
And I'll never forget what you gave me.
Ve bana verdiğin şeyi asla unutmayacağım.
I never gave you anything and now I got nothing to give you.
Sana hiçbir şey vermedim ve şimdi sana verecek hiçbir şeyim yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]