I never asked перевод на турецкий
1,547 параллельный перевод
Michael, all these years... ever since your first background check... all those letters where you couldn't say where you were, I never asked questions.
Michael bunca yıldır, işe başladığın ilk günden beri,... ağzından çıkan hiç bir harf için, sana asla soru sormadım.
I never asked you to believe me. I asked you to trust me.
Senden bana inanmanı değil, güvenmeni istemiştim.
I never asked your father.
Babanıza da hiç sormadım.
I never asked.
Hiç sormadım.
Kirkland never said, and I never asked.
Kirkland hiç söylemedi ben de hiç sormadım.
- I never asked for it!
- Ben istemedim ki!
You know, I never asked Doug for anything - money, nothing.
Doug'dan hiçbir şey istemedim. Ne para, ne bir şey.
I never asked him about these.
İşi hakkında ona hiç soru sormazdım.
I used to think you couldn't put a value on a human life, but I never asked Bert Cooper, did I? Sweetheart...
İnsan hayatına fiyat biçilemez sanırdım ama Bert Cooper'a hiç sormamışım değil mi?
I never asked that question before.
Bu soruyu daha önce hiç sormamıştım.
It's a funny thing, I never asked.
Ne komik. Sormak aklıma gelmedi.
I never asked a thing, not battles nor adventures.
Ne savaşmanı, ne de maceraya atılmanı.
I never fully understood why Maps reached out to Fearless that night and I never asked.
Harita'nın o gece neden Korkusuz'a gittiğini hiçbir zaman tam olarak anlamadım ve asla da sormadım.
I never asked you where all this came from because I didn't want to hear you lie.
Bütün bunlar nereden geliyor diye sormadım, yalan duymak istemedim.
I never asked.
Ben yardım istemedim.
I never asked anything from them.
Onlardan hiçbir şey istemezdim.
Uh, listen, I never asked you to go fight George Bush's stupid fucking war, okay?
Dinle senden George Bush'un aptal savaşına gitmeni istemedim tamam mı?
I never asked you why you were in prison.
Sana neden hapse girdiğini hiç sormadım.
I never asked you to borrow money!
Senden borç almanı asla istemedim!
He never told me what, and I never asked.
Ne olduğunu bana hiç söylemedi ; ben de hiç sormadım.
I fucked up, I think we fucked up and... in matters big and small and I never asked you.
Sıçıp batırdım, aslında ikimiz de batırdık. Hem önemli hem önemsiz şeylerde batırdık ve ben senden bunu hiç istemedim.
I myself never asked anybody for anything until now.
Ben de şimdiye kadar kimseden bir şey istememiştim.
It really comes downto one thing- - dartmouth is my dream, and I've never asked dartmouth, but...
Bütün bunları birleştirdiğinizde, büyük bir anlam ifade ediyor. Dartmouth benim rüyam. Dartmouth'a sormadım ama galiba o da beni düşlüyor.
I never should have asked mom to come home, but i didn't see this coming.
Annemden eve gelmesini asla istememeliydim ama böyle bir şeyin olacağını tahmin edemedim.
I don't know, you've never asked for my opinion
Bilmem, Filmi yapmayı kabul etmeden önce
I've never asked you that.
Bunu hiç sormamıştım.
I never should have asked her to look for him.
- Babamı aramasını hiç istememeliydim.
I Never Should Have Asked You To Use Your... Ability To Find My Dad.
Babamı bulmak için yeteneğini kullanmanı hiç istememeliydim.
- Okay. Wait, I never even asked your name.
Durun, adınızı bile sormadım.
I've never asked you for anything, not once, but I'm asking now.
Şimdiye kadar senden bir şey istemedim. Ama şimdi istiyorum.
You know, in 20 years, Michael, I have never asked any questions.
20 yıldır Michael, sana hiç bir soru Sormadım.
I always asked questions about his parents- - Carson's mother- - and he never gave a straight answer.
Ailesiyle, Carson'ın annesiyle ilgili hep sorular sorardım o da doğru dürüst cevaplamazdı.
I was never asked this question in the emergency department, that's why.
Çünkü acil serviste hiç kimse bunu sormaz.
He never asked where I got them from either. He believed in me.
Ya da o söylediğim şeyleri, nereden duyduğumu.
And because I've been asked today to do something that we've never done before :
Bugün benden, daha önce hiç yapamadığım bir şeyi yapmam istendi.
I never should have asked you to join the team.
Seni asla takıma davet etmemeliydim.
So, Mason, how come I never got to see your lifeline? You never asked again.
İnanıImaz bişey hayat çizgini hiç göremedim
I'm sure you never asked your wife to do such things.
Bunları karından da yapmasını istediğini hiç sanmıyorum.
I asked him three times, "Are you sure I'll never see combat?"
Adama tam üç kez sordum, "Çatışmaya girmeyeceğimden emin misiniz?"
How come you never asked for your money back when they wouldn't let you fight in the first place? Well, I guess I knew you'd fix the luck.
Şansımı düzelteceğini biliyordum.
I'd never have asked you if it wasn't an emergency.
Acil olmadıkça sana sormayacağım
I mean, l- - I never even asked you to marry me.
Demek ki, ben... bir kere bilem benimle evlenmen için yalvarmadım.
I asked her to get in touch, but she never came.
Bağlantıyı kesmemesini istemiştim ama hiç gelmedi.
I asked a question back at my house and you never answered me.
Evdeyken size bir soru sormuştum ve cevaplamamıştınız.
And I asked him to promise me that he would never be with someone else.
Ondan bana asla başka birisiyle olmayacağına söz vermesini istedim.
But, uh... like, I remember this one time, um, I was sitting in that chair over there, and he was, like, lying on his stomach, like, on the bed, and we were just listening to music and stuff, and I, like... I never would have, like, asked anyone this before, but he was lying on his stomach, like, reading a book, and I was just like, "Hey, Scott, can I ask you something?"
Fakat bir keresinde hatırlıyorum oradaki sandalyede oturuyordum ve o sanki yatakta yüzükoyun ayatıyordu ve müzik ya da o tür bir şeyler dinliyorduk ve ben bunu daha önce kimseye sormamıştım ama yüzükoyun yatmış, kitap okuyor gibiydi ve ben de ona "Scott sana bir şey sorabilir miyim?" dedim.
I should have never asked for your costume.
Kostümünü hiç almamalıydım.
And the answer is, I was prepared to give them my DNA, but they never asked me for it.
Cevabı da şu : Vermeye hazırdım ama kimse istemedi. Sonra Sarah Conrad yanlış kişiyi teşhis ettiğini söyledi.
I would've never ever asked you to compromise what you believe in, or tried to pressure you out of it.
Ben asla inandığın şeylerden taviz vermeni veya vazgeçmeni istemem.
And you moved to California. You never asked me to go with you. I was going to grad school.
İkimiz çıkıyorduk ve sen California'ya taşındın ve seninle gelip gelmeyeceğimi sormadın bile.
I've always wondered, but I've never asked.
Hep merak etmiş ama hiç sormamıştım.
i never asked you to 19
i never asked you 18
i never loved you 31
i never lie 31
i never want to see you again 115
i never told you 44
i never doubted you 28
i never meant to hurt you 82
i never stopped loving you 42
i never left 34
i never asked you 18
i never loved you 31
i never lie 31
i never want to see you again 115
i never told you 44
i never doubted you 28
i never meant to hurt you 82
i never stopped loving you 42
i never left 34
i never saw it 34
i never did 142
i never said that 415
i never thought 60
i never said 67
i never do 50
i never thought about it that way 17
i never knew that 44
i never saw him 36
i never forget a face 43
i never did 142
i never said that 415
i never thought 60
i never said 67
i never do 50
i never thought about it that way 17
i never knew that 44
i never saw him 36
i never forget a face 43