Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / If not more

If not more перевод на турецкий

1,131 параллельный перевод
The Planet meant as much to me, if not more, than it did to you.
Planet bana da çok şey ifade ediyor, sana olduğundan bile fazla.
It's true I haven't got a child, but I think he finds me equally, if not more amusing, without one.
Doğru, benim bir çocuğum yok, ama o beni yine de seninle eşit buluyor, çocuğum olmasa bile. Bir karar ver.
This could take weeks, if not more.
Bu haftalar sürer, tabi daha fazla sürmezse.
There is nothing more remote from what I'm discussing than a conspiracy theory. If I give an analysis of, say, the economic system, and I point out that General Motors tries to maximise profit and market share, that's not a conspiracy theory.
Yüksek Mahkeme Yargıcı Paul da medyanın, anayasa değişikliğinin toplumsal amacı üzerindeki, yani halkın, siyasi süreçte söz sahibi olmasını sağlayan önemli etkisinden bahsederken bunu ifade eder.
Still, if you're not feeling well, you should wear more than that.
Yine de, kendini iyi hissetmiyorsan bir şeyler daha giymelisin.
Well, then, not if we attract more members. How are we going to do that?
- Daha fazla üyeyi etkileyemezsek.
I can resuscitate her if it's not more than 30 minutes.
Onu yaşama döndürebilmem mümkün olabilir ; 30 dakikadan daha fazla sürmedikçe.
Oh, because apparently, the churches are supposed to be completely in relation with their, uh... Oh, actually, the spot is - has something to do with the actual, uh, importance of that, of that place, so it had to be in a particular landscape, but regardless of, uh, if it's beautiful or not, it was more based on where the actual energy of that place is.
ah, çünkü kiliselerin bulundukları konum ile, eee... şey, aslında, bulundukları yer- - açıkçası önemli, dolayısıyla özel bir noktada bulunmalı, ancak bu özellik güzel olup olmamasıyla ilgili değil, daha çok bulunduğu bu konumun enerjisiyle ilgili.
Would not there be more dead. if you oppose this will end in a bloodbath.
İnada devam ederseniz işin sonu kötüye varacak, biliyorsun.
She left a note with all her gold, promising more if babies brought to their father in Chungking.
Sahip olduğu tüm altınlarla beraber eğer çocukları Chungking'deki babalarına götürürlerse çok daha fazlasına söz veren bir not koymuş.
If I'm forced to stop this investigation... and I'm not allowed to build a case on this guy... I cannot do my job any more.
Eğer bu soruşturmayı durdurmaya zorlanırsam ve bu adam hakkında bir dava yürütmem yasaklanırsa işimi artık yapamam.
If you examine it more closely, you will see that you do not need to fear me.
Yakından incelerseniz benden korkmanızı gerektirecek bir şey olmadığını göreceksiniz.
She may not be enough... so let's see if we can get some more.
Yeterli olmayabilir. Bakalım başka bir şeyler bulabilecek miyiz.
I would feel more comfortable if... I do not know what kind of people you are!
Daha rahat edeceğim eğer... Ne tür insanlar olduğunuzu bilmiyorum! Bilmek de istemiyorum!
I do not share your optimism, but if you wish to pilot the craft, I would be more confident in your assessment than Dr Reyga's. I agree.
İyimserliğinizi paylaşmıyorum ama mekiği uçurmak istiyorsanız sizin belirlemelerinizi Dr. Reyga'nınkilere tercih ederim.
A more fitting message if it had not fallen on such deaf ears.
Mesajı böyle sağır kulaklara inmeseydi, daha muazzam bir miras olabilirdi.
Mulder, I don't claim to know all the answers, but if we don't make the OPR inquest by tomorrow morning, there may not be any more X Files. Come on, man, hold on, hold on.
Mulder, bütün cevapları verebileceğimi iddia etmiyorum ama eğer yarın sabahki duruşmaya katılamazsak artık Gizli Dosyalar diye bir şey olmayacak.
And if i become someone i'm not... if i sink to their level... well, then, i lost more than my knee.
Ama eğer ben o hareketi... yapıp onların seviyesine düşersem.. dizimden çok daha önemli bir şeyi kaybederim.
- Sure. If you can not see, you must be more blind than me.
Eğer göremiyorsanız, benden daha körsünüz demektir.
If there's anything we can do to make your tour more terrifying, please do not hesitate to scream.
Turu daha korkunç hale getirmek için yapabileceğimiz bir şey varsa lütfen çığlık atmakta tereddüt etmeyin.
If I let you go, you promise not to scream no more?
Seni bırakırsam bağırmayacağına söz verir misin?
Legislation which may make our work more difficult, but if we ask openly and reasonably, nobody can argue that a dissection does not make sense.
Bu yasalar işimizi zorlaştırabilir ama kadavra üzerinde çalışmanın ne denli önemli olduğu tartışma götürmez.
If you had been more like me these people would not be here now.
Biraz daha benim gibi olsaydın, bu insanlar ölmüş olacaklardı.
If he likes it, I'll do more, and if not, at least I'll feel better about having taken his money.
Beğenirse yazmaya devam ederim. beğenmezse en azından parayı aldığım için bir nebze rahat hissederim.
I'm not gonna say any more than I have to, if that.
Gereğinden fazla bir şey söylemeyeceğim.
From this day forward, if there is to be more killing, it will not start with me.
Bu günden itibaren, eğer ölüm olacaksa bile.. Benimle başlamayacak!
"If I have given rise to a belief of more than I meant to express, - - I regret not having been more guarded."
"İfade etmek istediğimden daha fazla bir düşünceye neden olduysam kendimi biraz daha geri çekmediğim için pişmanlık duyuyorum."
She should show more affection even she feels, not less, if she is to secure him.
Ona karşı duyguları varsa ve onu elde etmek istiyorsa hissettiğinden daha fazla sevgi göstermeli.
If not for yourself, then for the movie-going public... and for the foreign markets that are more important than ever nowadays.
Kendin için değilse bile, filmin uluslararası kulvarda da yarışacağını düşünüp yapmalısın.
But how do I not compromise them if it involves a chance to get the crew more than halfway home?
Ama mürettebat için, eve yapacakları yolculuğun yarısını kısaltacaksam bu şerefi tehlikeye atmadan, nasıl yapabilirim?
What secrets you have seen! You will see more, and will enjoy it more, if you lose it not by saying such nonsense.
Gördüğünüz sırlardan fazlasını göreceksiniz, ve daha çok zevk alacaksınız, eğer böyle saçmalıklar söyleyerek kaybetmezseniz.
So it wouldn't be a hardship for me..... to Iearn how not to be an Army wife..... if my husband wasn't in the Army any more.
O zaman, benim için bir subay eşi..... olmamayı öğrenmek kolay olmalı..... eğer kocam artık orduda değilse.
If he be now returned, as checking at his voyage and that he means no more to undertake it I will work him to an exploit, now ripe in my device under the which he shall not choose but fall.
Eğer döndüğü doğruysa gitmekten caymışsa, bir daha da gitmek istemiyorsa ona öyle bir tuzak kurarım ki sağ çıkamaz içinden.
- Boys. If you can't play nice, we're not gonna have any more of these sleepovers.
Eğer birbirinize iyi davranmazsanız, bu pijama partisi daha fazla devam edemez.
And if you are saying you will not come, then we have nothing more to discuss.
Gelmeyeceğini söylüyorsan tartışacak şeyimiz yok demektir.
It may not be fixed on this end, but if it's shown up in the same location more than once, it's possible its exit point is constant and it's wagging around the Delta Quadrant like the tail on a dog.
Bunun sonunda yeri belirlenemeyebilir, fakat eğer aynı noktada birden fazla kere belirebiliyorsa,... çıkış noktasının sabit olması mümkün. ve bir köpeğin kuyruğu gibi Delta Sistemi'nde salınıyor.
I don't know if it's my imagination or not, but his whole body seems more relaxed.
Belki sadece stuck-up, ama daha rahat görünüyor senin vücudun.
If only more scholars would do that - just sit and look, not lecture, write and argue - just sit and look at the paintings.
Başka temsilciler de bunu yapsaydı sadece oturup baksaydı... konferans, yazma ve tartışma olmazdı. Sadece otur ve tablolara bak.
If you can recite this prayer, which is sadly much too short, from back to front, without any mistakes, you can not only choose which of you kicks the bucket first, but also, and no doubt this will interest you more, how :
Bu kısa duayı hatasız tekrarlarsan sondan başa doğru kimin önce silahı sola vereceğine karar verebileceksin. Ve daha da ilginci nasıl olacağına karar verebileceksin.
"If it's got more than four legs, it's not a mammal."
Eğer dörtten fazla bacağı varsa memeli değildir.
I'm gonna get me some coffee, donuts, Prozac, see if I can find some crack, Special K... "X", not Malcolm... and I'll be back when you guys start talking about something... a little more Saved By The Bell-ish, all right?
Gidip kahve, çörek, Prozac falan alacağım. Uyuşturucu, Special K, "X" bulabiliyor muyum bakacağım. Bu X, Malcolm X'ten gelmiyor.
Why not do more underground blasting to see if there's a fault line?
Başka bir sorunlu hat varsa neden daha çok yeraltı patlaması yapmıyorsun?
What is left requires that you be dangerous and I think you would be more comfortable doing that if I were not here.
Yapman gereken şeyler tehlikeli biri olmanı gerekiyor ve bence, ben burada olduğum sürece bunu rahat bir şekilde yapamazsın.
If not, we have nothing more to talk about.
Samimi değilsen zaten konuşacak bir şeyimiz yok demektir.
Perhaps they would be more receptive to diplomacy if he were not aboard.
Kim gemide olmazsa, belki diplomatik açıdan daha anlayışlı olabilirler.
Now, what if the other O'Neill is energy just like the thing Daniel and I found in the crystal only a more powerful, more evolved form of it? One powerful enough to copy a whole person and not just faces?
Şayet öteki O'Neill da kristalde bulduğumuz gibi sadece enerjiyse. sadece daha güçlü ve evrimleşmiş bir hali ise... tüm bir insanı kopyalayacak kadar güçlü sadece yüzleri değil.
It's not constant and the amounts are not dangerous, but if O'Neill... it... starts breaking down like the energy in the crystals and it's more powerful than what we have here then anyone nearby could get a lethal dose of radiation.
Sabit değil ve miktarı da tehlikeli değil, ama eğer O'Neill... o... bu kristallerdeki enerji gibi parçalanmaya başlarsa ki o bunlardan daha güçlü çevredeki herkes öldürücü dozda radyasyon alabilir.
I'm just afraid that if we let a big company like Calnet take us over, you know, we're not gonna be us any more.
Ne biliyor musunuz? Kalnet gibi büyük bir şirketin bizi kontrol altına almasından korkuyorum. Artık kendimiz olamayacağız, hiç bir zaman.
When we've finished eating, if Hanna's not back, shall we try a few more sketches?
Yemeğimizi bitirince, Hanna gelmezse, birkaç çizim daha deneyelim mi?
If we do not end it soon, more time will be lost.
Eğer bunu hemen bitirmezsek, daha fazla kaybedeceğiz.
If we got expenses for slim, there's not more than a few thousand there.
Slim için harcamaları çıkardıktan sonra birkaç bin dolar kaldı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]