Lighthouse перевод на турецкий
819 параллельный перевод
Menachem hurries to the lighthouse
Menahem acele deniz fenerine çıktı.
From the lighthouse at the Arctic Circle... to the Caucasus Mountains
Kutup Dairesi fenerinden... Kafkas Dağlarına
And the lighthouse keeper's daughter in...
Bir de deniz feneri bekçisinin kızı var.
- The lighthouse keeper's daughter.
- Deniz feneri bekçisinin kızı.
But what was the lighthouse keeper's daughter's name?
Deniz feneri bekçisinin kızının adı neydi?
That was the lighthouse keeper on San Clemente Island.
San Clemente Adası fener bekçisiydi.
I said the lighthouse keeper on San Clemente Island.
San Clemente Adası fener bekçisi dedim.
Near the river by the lighthouse Under the bridge.
Deniz fenerinin yanındaki nehirde köprünün altında.
There should be a lighthouse at the end of the ocean.
Orada uçta bir deniz feneri olmalı.
Its an old abandoned lighthouse upon Cape Cod.
Cape Cod burnundaki terkedilmiş bir deniz feneridir.
I afterwards learnt that Jennie was in the habit of sailing out everyday alone to a little cove near an abandoned lighthouse.
Sonradan, Jennie'nin her gün tek başına yelken yaptığını öğrendim. Küçük bir burundaki terkedilmiş deniz fenerine gidermiş.
If she had reached the lighthouse, she might have been savede.
Eğer deniz fenerine ulaşsaydı, kurtulurdu...
- Reach the lighthouse fast.
- Fenere ulaşmalıyız hemen.
Yes, I'm the lighthouse guard.
Evet, deniz fenerinde bekçiyim.
- I'll see you when I come down from the lighthouse.
- Fenerden döndüğümde görüşürüz.
And who is taking care of the lighthouse in the meanwhile?
Bu arada deniz feneriyle kim ilgileniyor?
The lighthouse guard is inside, no?
İçerideki fener bekçisi değil mi? - Hastaymış diyorlar...
But you can't leave the lighthouse.
Ama deniz fenerini bırakamazsın.
And it came a-bellerin'out of the night with one big eye like a lighthouse.
Gecenin ortasında aniden beliriverdi. Bir gözü, bir fener kadar büyüktü.
Where did she go? Toward the Camarat lighthouse.
Camarat fenerine doğru.
I've seen a cathedral and a lighthouse.
Katedrali gördüm, deniz fenerini de.
You really should have seen that lighthouse. It was absolutely the...
Deniz fenerini görmeliydin, gerçekten muhteşem.
Day and night, drunk or sober, in a lecture room or a lab or a deserted lighthouse off the coast of Cornwall.
Gece ve gündüz, sarhoş veya ayık, bir amfide veya laboratuvarda veya Cornwall kıyısında terkedilmiş bir deniz fenerinde.
I have an aunt who thinks she's a lighthouse and whenever it rains she climbs on the garage roof to warn the sailors.
Kendini deniz feneri sanan bir halam var ve ne zaman yağmur yağsa garajın çatısına çıkap denizcilere işaret vermek ister.
How do you know she isn't a lighthouse?
Deniz feneri olmadığını nerden biliyorsun?
Maybe you're looking at a lighthouse and think you're seeing an old lady on a garage roof.
Belkide deniz fenerine bakarak onu, garajın çatısıdaki ihtiyar halan olarak gören sensindir.
My aunt is a lighthouse and you're a witch.
Halam bir deniz feneri ve sen bir cadısın.
This is not something like somebody who just thinks they're a lighthouse.
Bak, bu birinin kendini deniz feneri sanmasıyla aynı şey değil tatlım.
- I'm being a lighthouse.
- Deniz feneri oluyorum.
That means the fair is ready to leave, and Elizabeth and Cedric are on their way to the lighthouse.
Bu, panayırdaki adamımızın gitmeye hazır olduğunu Elizabeth ve Cedric'in de deniz fenerine doğru yolda olduğunu gösteriyor.
There's a lighthouse.
Bir fener var.
The light blinks at fixed intervals and tells you the lighthouse's location.
Fener sabit aralıklarla çakıyor, böylelikle fenerin mevkisini anlıyorsun.
Where was the lighthouse?
Deniz feneri neredeydi?
Unforgettable, however, remains a jump from the lighthouse.
Deniz fenerinden atlamayı da unutmamak gerekir.
Maximum 20 knots to the lighthouse.
Fenerin yanından geçerken 20'yi aşma.
You ask him "Marlboro, when was the last time you made love at the lighthouse on Point Venus in Tahiti?"
Söylediğimi yap. Şimdi ona sor, ona sor, " Marlboro, en son ne zaman seviştin, şimdi... fenerinde mi veya Tahiti'deki Venüs Burnunda mı diye?
The brightly beams our Father's mercy From His lighthouse evermore
Babamızın merhameti ışıldar parlaklığıyla başından beri deniz fenerinden
The brightly beams our Father's mercy From His lighthouse evermore
Parıldayarak ışıldar Babamın merhameti hep onun deniz fenerinden
A lighthouse.
Fener.
- Too hot in the lighthouse?
Deniz fenerinde mi?
- Anyone wanna go to the lighthouse?
- Herhangi biriniz deniz fenerine gitmek istiyormu?
I'd like to go to the lighthouse with you.
Seninle deniz fenerine gitmek hoşuma gidecek.
They're headed for the lighthouse.
Deniz Fenerine gidenlerin başındaydı..
You said something about a lighthouse.
Deniz feneri hakkında birşeyler söyledin.
Get it out to the lighthouse.
Deniz Fenerine çık hemen.
Hey, let's go past the lighthouse.
Hey, Deniz fenerine sonra gidelim.
All right, get to the lighthouse and stay there, OK?
Pekala, deniz fenerine gidin ve orada kalın, tamam mı?
Just get to the lighthouse.
Sadece deniz fenerine gidin.
Workmen were supposed to establish a lighthouse... You understand?
Anlıyor musun?
This is the first time I see a lighthouse.
İlk defa bir deniz feneri görüyorum.
HakkÚ stands watch at the lighthouse.
- Fener dibinde de Hakkı nöbette.
light 922
lightning 148
lighting 44
lights 343
lightman 210
lightly 30
lighter 53
light it up 59
lights out 204
light yagami 28
lightning 148
lighting 44
lights 343
lightman 210
lightly 30
lighter 53
light it up 59
lights out 204
light yagami 28
lightweight 42
light' em up 33
light bulb 17
light it 42
lighten up 275
light brown hair 16
lights up 17
light as a feather 41
lights off 30
light them up 21
light' em up 33
light bulb 17
light it 42
lighten up 275
light brown hair 16
lights up 17
light as a feather 41
lights off 30
light them up 21