Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ L ] / Like you said

Like you said перевод на турецкий

7,181 параллельный перевод
If this Jackie is coming back like you said, we have no problems.
Eğer Jackie dediğin gibi geri gelecekse bir problemimiz yok.
Mm-hmm. It's like you said.
Senin dediğin gibi.
Like you said.
Dediğin gibi.
Like you said... I don't do this much.
Dediğin gibi bunu pek yapmıyorum.
I'm thinking back behind the argyle mall, like you said, on the way to Michael's and in the woods there.
Baklava desenli AVM'nin arkasından, senin de söylediğin gibi, ormanın içinde, Michael'ın yolunu düşünüyorum.
It's like you said. You didn't start the fires.
Dedigin gibi yanginlari sen baslatmadin.
I-I-I was practicing vitals like you said.
Dediğin gibi değerleri takip ediyordum.
I've been getting the supplies, just like you said to in your messages.
Mesajlarında söylediğin gibi araç gereç topluyordum.
- I'm broken like you said I was.
Dediğin gibi kırılmıştım.
Are you gonna be nice and come over later, like you said?
Uslu durup söz verdiğin gibi sonra uğrayacak mısın?
I searched Wells'entire house like you said.
Söylediğin gibi Wells'in bütün evini aradım.
Or, like you said, she's not giving up.
Ya da dediğin gibi, vazgeçmiyor.
Neither of them knows the other one's here, right? Right, like you said.
Burada beraber olduklarını bilmiyorlar değil mi?
Come on, I just need to be more careful, like you said.
- Biraz daha dikkatli olmalıyım dediğim gibi.
He's gonna pay for what he's done, just like you said.
Yaptıklarının bedelini ödeyecek, aynen dediğin gibi.
And it's just like you said it would be.
Ve tıpkı senin olacağını söylediğin gibi.
Like you said.
Senin de dediğin gibi.
Felt guilty, like you said.
Dediğin gibi, kendimi suçlu hissettim.
Like you said, I would have stressed if we didn't take the test, and that was about me, not the baby.
Dediğin gibi, bu testi yaptırmasaydık stress yapacaktım, ve kendime göre karar verdim bebeği düşünmedim.
And like you said, we are a part of each other's lives now.
Ve senin de dediğin gibi, biz artık birbirimizin hayatının bir parçasıyız.
And like you said, we can stay here.
Sonra da, senin dediğin gibi, burada kalabiliriz.
It's like you said.
Dediğin gibi.
~ I gave her some stuff from your flask, like you said.
- Dediğin gibi cep içkiliğindeki şeyden ona verdim.
I thought when you said lunch, you just meant, like, lunch.
Ne zaman öğle yemeği desen, öğle yemeği yiyeceğimizi sanıyorum.
He said that he didn't like having the information that he did, and that rival companies could possibly be coming after him for it. Did he tell you what kind of information he was talking about?
Sahip oldugu bilgilere sahip olmaktan memnun olmadiginı, rakip sirketlerin muhtemelen peşinde olabilecegini soylemişti.
I was wondering if you'd like a mass said for her soul.
Ruhu için dua edecek bir topluluk olup olmadığını merak ediyorum.
Wait. You never said that he looked like Lavon.
Bir dakika, Lavon'a benzediğini söylememiştin.
So you thought that I said I love you after we kissed, like, twice?
İki kere öpüştük diye seni sevdiğimi söylediğimi mi sandın?
When I told you about my angina, you said that you get a tightness in your chest, like there's a scream that you can't get out.
Sana anjin hastasıyım dediğimde senin de göğsünün sıkıştığını sanki atman gereken bir çığlık olduğunu söylemiştin.
Because I wish I had said something like that to you when we first met.
Çünkü tanıştığımızda öyle bir cümle kurmuş olmayı isterdim.
You're acting exactly like I was acting when you called me a chaos junkie and said you didn't want to be with me.
Şaka yapıyorum. Bana kaos bağımlısı deyip benimle olmak istemediğindeki halim gibi davranıyorsun.
And like you always said, brothers before Brotherhood, right?
Senin de her zaman söylediğin gibi, önce kardeş sonra Kardeşlik, değil mi?
They said you have a kind of hard, clean neatness that they like.
Senin çok katı ve pinpirikli bir düzenin varmış.
Like I said, there's no reason for you to hurry off down south so soon.
Dediğim gibi aceleyle güneye yönelmen için sebep yok.
You'd handle her, Mack just said it, like Skye's something to be locked away in a cage somewhere.
Mack daha şimdi söyledi. Sanki Skye kafese kapatılması gereken bir şeymiş gibi.
- Like I said, we want you to heal.
- Dediğim gibi, iyileşmeni istiyoruz.
No, I thought you said that everyone here is like me and that this happens all the time.
Hayır, bana buradaki herkesin benim gibi olduğunu ve bunun sürekli gerçekleştiğini söylediğini sanıyordum.
You made me feel like I could trust everything that you said.
Söylediğin her şeye güvenebileceğimi hissettirdin.
If I said "hi" to you, you're not going to call me, like, a dumb crap Forrest Gump or something, will you?
Sana merhaba dersem, bana geri zekâlı Forrest Gump falan gibi şeyler demezsin, değil mi?
I kid you not, like I said, you're gonna be rich and famous, trust the shit outta me on this one!
Şaka yapmıyorum, dediğim gibi zengin ve ünlü olacaksınız. Bu konuda bana güvenin!
She said you and your husband were like parents to her.
Siz ve kocanızın ona aile gibi olduğunuzu söylemişti.
Well, you said you like your mail early, Mr. Blanchard, so I figured I'd start my... my route on this floor every day.
Mektuplarımı erken almayı seviyorum dediniz Bay Blanchard. Ben de mesaime her gün buradan başlamaya karar verdim.
And it's like what you said.
Ve o dediğin şey.
Like you said, without you, the city falls apart.
Sensiz şehir çöker.
Like I said, when you want what you want...
Söylediğim gibi işte. Bir şeyi istediğin zaman alırsın.
Well, look, I hate to burst your bubble, JT, but, like I said, you sell yourself short.
Hevesini kaçırmak istemem, JT. Ama dediğin gibi kendini küçümsüyorsun.
I recalled that you said you like dolphins.
Yunusları severim dediğini hatırladım.
Like I said, I can't blame you for not remembering.
- Dedim ya, hatırlamadığın için seni suçlayamam.
Like I said, I owe you.
- Dediğim gibi, sana borçluyum.
He just stared straight ahead and said... "You'd like to leave your son, wouldn't you?"
Gözünü karşıdan ayırmadan "Oğlunu bırakmak istiyorsun değil mi?" dedi.
Like I said... I want to hire you.
Dediğim gibi, seni tutmak istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]