Listen to her перевод на турецкий
3,157 параллельный перевод
You should at least listen to her.
Onu en azından bir dinlemelisiniz.
Don't listen to her!
- Onu dinlemeyin!
Don't listen to her!
Onu dinlemeyin!
- Don't listen to her.
- Onu dinlemeyin.
Don't listen to her.
Onu dinlemeyin.
All right, don't... don't listen to her.
Pekala onu dinleme.
Ma used to listen to her radio program when she was mad at us.
Annem bize kızdığında, onun programını dinlerdi.
Listen to her, 2 minutes. She's proposing a deal.
Bize bir teklif sunuyor.
♪ I'd listen to her
* Dinlerdim onu *
♪ you don't listen to her ♪
* Dinlemiyorsun çünkü *
Listen to her.
Onu dinle.
You listen to her.
Ona kulak ver.
Don't listen to her!
Cam, bana bak!
She's sick, mother, listen to her heart.
O hasta, Rahibe. Kalbini dinle.
Don't listen to her, Cyril, you're gonna do great.
- Onu dinleme Cyril, çok iyi süreceksin.
You should've given her father the diary, Jeannie. Listen to me.
Günlüğü babasına vermeliydin, Jeannie.
Listen Gob. You can talk to me about anything.
Gob bak,... bana her şeyi anlatabilirsin.
- No, you listen to me. I've sacrificed everything for you.
Senin için her şeyimi feda ettim.
_ listen, I found a really cute bed at Bedder Beds 4 Less, and it has drawers underneath, and the headboard has these little lighted cubbyholes to display our stuff.
Kadın sürekli birşeyleri değiştirmek istiyor. Erkekse her şey aynı kalsın istiyor. Dinle, "Bedder Beds 4 Less" de çok güzel bir yatak buldum, altında çekmeceleri var, ve üst tarafında eşyalarımızı görmemiz için şu küçük ışıklı deliklerden var.
I wanted her to get out of here, but she wouldn't listen.
Onu buradan çıkarmak istedim ama beni dinlemedi.
All right, listen, I have to run and take Ava to her father's, so I'll see you tonight, yes?
Tamam o halde, şimdi Ava'yı babasına götürmem gerekiyor, bu akşam görüşürüz, tamam mı?
Listen, if you want to loosen up the Duchess of Dull-In-Sack, you might try slipping her one of my special brownies.
Dinle, eğer o bayık çuval düşesini biraz rahatlatmak istersen ona benim özel yapım çikolatalı keklerimden yedirmek isteyebilirsin.
No, listen to me, get the Port Authority on every bus, on every terminal.
Hayır beni dinle her otobüsü her terminali kontrol edin.
Listen, you need to show her that you're vulnerable, okay?
Dinle, ona savunmasız olduğunu göstermen gerek anladın mı?
Listen, you guys can worry about when to have another baby or if, but, Chris, never doubt that you and Amy always come first for her.
Dinleyin, başka bir bebek sahibi olma konusunda tartışabilirsiniz, ama Chris Reagan için sen ve Amy'nin öncelikli olduğunu unutma.
Um, Dee Dee, listen, I'm really kind of busy this afternoon, so before I leave, if you'd like me to sign your Mario Lopez pillow that you snuggle with every night and...
Dee Dee dinle, öğleden sonra biraz meşgul olacağım, o yüzden gitmeden, her gece sarılıp uyuduğun Mario Lopez yastığını imzalamamı ister miydin?
He won't listen to anything I have to say about her.
Onunla ilgili diyeceğim hiçbir şeyi dinlemez.
Eli, we can't listen to every stupid piece of gossip.
Eli, her aptal dedikoduyu dinleyemeyiz.
I come from a big family, and I always told myself, "Listen to moms."
Ben büyük bir aileden geliyorum ve her zaman kendime, "Anneleri dinle" demişimdir.
I can't do that unless I listen to everything.
Her şeyi dinlemeden bunu yapamam.
He told her to back off after I complained, but she wouldn't listen.
Ben şikayet edince kıza geri adım atmasını söyledi ama kız dinlemedi.
Listen, Yvonne is the big boss, and I proudly hold her purse, so, you know what I get to control?
Dinleyin, büyük patron Yvonne ve onun çantasını ben taşıyorum... O yüzden neler kontrolüm altında biliyor musunuz?
And I should listen to you always because you are a man genius with a taut, narrow frame like a sexy, elf king.
Ve seni her zaman dinlemeliyim, çünkü sen sıkı, kısa vücudu olan seksi bir kral adamın zekasına sahipsin.
Then you got to make her listen.
Sonra dinlemesini sağlamak zorunda kalıyorsun.
Jillian, you were always there to listen.
Jillian, her zaman dinlemek için yanımdaydın.
Listen, Chopin is going to be here any minute.
Dinleyin. Chopin her an gelebilir.
Listen, I was just gonna ask Jen to tell you that Sam is a really impressionable kid, so if you could be a little bit careful about what you say around her, that would be great.
Bak, Jen'den Sam'in kolay etkilenebilen bir çocuk olduğunu sana söylemesini isteyecektim, bu yüzden onun etrafındayken söylediklerine bir parça dikkat edersen harika olur.
I will listen to any just and reasonable proposal for peace.
Barış için adil ve makul olan her teklifi dinleyeceğim.
Listen, if Sarah can fly her way out of here, we got to find that plane.
Dinle, eğer Sarah buradan uçarak gidecekse, o uçağı bulmamız gerek.
So he's going to need someone to help her listen.
Bu yüzden yardıma ihtiyacı var.
Um... listen, if your patient's blood count goes down, you'll need to start her...
Dinle, eğer hastanın kan değerleri düşük çıkarsa şeye başlaman lazım.
I'll let you eat it in bed... Off... my body... While we listen to your favorite Steve Martin Banjo album...
Yatakta yemene müsaade ederim hem de... vücudumdan en sevdiğin Steve Martin banço albümünü dinlerken hem de önümüzdeki hafta her gün?
Anyhow, listen, I talked to the local PD in West Virginia about helping us search for that blue pick up truck.
Her neyse Batı Virginia'daki yerel polisle konuşup... şu mavi pikabı aramaları için bize yardımcı olmalarını söyledim.
Yeah, listen - - Lampard needs to see some anxiety in her, you know, just to have him stick around.
- Lampard onda biraz kaygı görmeli, peşinde dolaşması için.
Every night, I go in my room and listen to his podcasts for hours.
Her akşam odama gidip, saatlerce İnternet'ten şovunu dinliyorum.
Listen to her!
- Onu dinle!
Oh, my... - listen to it. Lindsay just tells all.
- Lindsay zaten her şeyi anlatıyor.
Listen to me my dear Rukmani Aunty let's go down and I'll explain...
Beni dinle Rukmani teyzecim hadi biraz sakinleş ben sana her şeyi açıklayacağım.
Her voice just naturally is very cool to listen to.
Sesinin kendini dinletir bir doğallığı var.
Listen, Hector. The reason that I ask is because you need to realize that if you ever come into contact with Emily, if she ever approaches you, for information, that her motives are not always as righteous as she leads people to believe.
Dinle Hector, bunu sormamın nedeni Emily ile iletişime geçersen veya sana bilgi için yaklaşırsa göründüğü gibi bir insan olmadığını bilmeni isterim.
Listen, I want to talk to her, but this man needs medical attention, all right?
Onunla konuşmak istiyorum ama bu adamın derhal tıbbi müdahaleye ihtiyacı var, tamam mı?
listen to me 9369
listen to your heart 36
listen to the music 21
listen to me now 51
listen to me carefully 119
listen to your mother 43
listen to me very carefully 119
listen to your father 24
listen to my voice 41
listen to this one 27
listen to your heart 36
listen to the music 21
listen to me now 51
listen to me carefully 119
listen to your mother 43
listen to me very carefully 119
listen to your father 24
listen to my voice 41
listen to this one 27
listen to yourself 211
listen to him 223
listen to you 160
listen to what i'm saying 18
listen to them 53
listen to it 46
listen to this 734
listen to us 43
listen to me for a second 21
listen to that 89
listen to him 223
listen to you 160
listen to what i'm saying 18
listen to them 53
listen to it 46
listen to this 734
listen to us 43
listen to me for a second 21
listen to that 89
listen to 20
listen to reason 18
listen to yourselves 16
listen to what you're saying 17
to here 31
to her 130
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
listen to reason 18
listen to yourselves 16
listen to what you're saying 17
to here 31
to her 130
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
heroin 209
herbert 132
hercules 220
herself 49
hershey 18
hertz 45
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
herbert 132
hercules 220
herself 49
hershey 18
hertz 45
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366