Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / Sad to say

Sad to say перевод на турецкий

276 параллельный перевод
So, everyone, overall there were some nice efforts, but, uh, some of you, I'm sad to say, fell short.
Pekâlâ herkes, genel olarak, güzel çalışmalar vardı ama bazılarınız, üzülerek söylüyorum ki yetersiz kaldı.
And finally, sad to say, we need a hooligan.
Ve son olarak, ne yazık ki, bir de kabadayı gerekiyor.
A species you won't find in France, sad to say.
Üzgünüm ama fransa'da bulamayacagın bir tür.
Now, I have a digital watch, sad to say, making it precisely at this very moment, 11 p.m.
Dijital saatim var tam olarak şu anda saat 23 : 00.
* The world's immense * but sad to say
Dünya çok geniş, Fakat söylemek üzücü.
It's sad to say that kids not accepted by their peers really never learn how to get along with people in the big grown-up world. Why is that, Cliff?
- Üzücü ama arkadaşları arasında kabul görmeyen çocukların yetişkin dünyasında da insanlarla ilişki kurmayı başaramadığı söylenir.
That's a rare attribute these days, sad to say.
Ne yazık ki bugünlerde nadir görülen bir özellik.
This circle, which I am sad to say we are in... will experience a slower, considerably more painful death.
Bu çemberde ise, söylemekten dolayı üzgünüm ama bizim içinde bulunduğumuz....... grup ölümü yavaş, acısı gitgide artan bir biçimde tadacak olanlar.
I get very sad to say that.
- Bunu söylemenden üzüntü duydum.
Sad to say, most Americans just roll over on command.
Malesef, çoğu Amerika vatandaşı bir emirle yuvarlanıyorlar.
In the 7 years since I last wrote, I have again left my husband and, sad to say, my marriage seems to be over.
7 yıl önce son yazdığımdan beri, yine kocamı terk ettim. Üzücü ama, evliliğim bitmiş görünüyor.
Sad to say, it was the Celtics.
- Maalesef Celtics.
It's sad to say, but it figures.
Söylemesi zor ama çözülür.
- Sad to say, the thing between the pit bull and pink poodle didn't last.
- Söylemesi zor ama, pitbul ve pembe kaniş arasındaki ilişki fazla sürmedi.
Yes, Uther... sad to say... I know what love is.
Evet, Uther... maalesef bilirim.
One of us has been drinking and I'm sad to say it isn't me.
Pekala. Birimiz içiyoruz ve söylediğim için üzgünüm, o ben değilim.
Yet how sad, dear, to say goodbye
Elveda demek, canım, ne kadar üzücü
- Is their loyalty to me treason?
- Bana sadık olmaları ihanet mi sayılıyor?
And I say bravo to a man who sticks to his principles.
Ben de prensiplerine sadık adama bravo diyorum.
I look out to you now not as my congregation, but as people, and I say to myself, how sad it is to have missed those four years.
Benim de kendime şunu söylemem gerekir ki size cemaatim olarak değilde bir kişi olarak baktığımda, geçtiğimiz dört yıla acıyorum.
Because, Your Honor, to understand how an outlaw can become pivotal at election time and throw the parliament and government into turmoil by his actions, we must have the courage to expose the sad life of poverty, of ignorance, of servitude to a feudal system endured by these poor people, the many faces of political manipulation, the face of the Mafia.
Çünkü, Sayın Hâkim, bir haydudun seçim zamanında nasıl önemli biri haline gelebildiğini parlemontoyu, hükümeti yaptıklarıyla nasıl telaşa düşürebileceğini anlamak için bu fakir insanların katlandığı yoksulluğu, cahilliği feodal sistemin kölesi oluşlarını, politik dalaverelerin binbir şeklini ve Mafya'nın gerçek yüzünü gözler önüne serebilecek cesarete sahip olmamız gerekir.
He seems to have many followers.
Çok sayıda sadık adamı var gibi görünüyor.
I the undersigned, Whistle Whistler, I say and affirm that if I had a garden full of trees, I would have left it to my faithful dog to perform his needs.
Aşağıda imzası bulunan ben diyorum ve teyit ediyorum ki ağaçlarla dolu bir bahçeyi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için sadık köpeğime bırakıyorum.
I no longer have the right or the desire... to be counted among the faithful retainers.
Artık sadık bir takipçi olarak sayılmak için... hiç bir arzum ya da hakkım kalmadı.
I felt a malenky bit sad having to say goodbye to the old Staja as you will, when you leave a place you've gotten used to.
Hapishaneye hoşçakal demekle hani alıştığınız bir yerden ayrılırken hissetiğinizki gibi kendimi azıcık kötü hissettim.
I am loyal to the people of this country, Your Honour or whatever your title is
Ben bu ülkenin insanlarına sadığım, Sayın Başkan ya da ünvanın her neyse işte..
Oh, what sad times are these when passing ruffians... can say "Ni" at will to old ladies.
Ah ne üzücü günler, gelip geçen vahşiler.. .. istedikleri gibi yaşlı bayanlara diyebiliyorlar.
If we could see in each other if someone was happy or sad, indifferent or aroused, healthy or suffering from a tumor, it would be meaningless to say, "How are you?"
Eğer birbirimizin mutlu veya üzgün, ilgisiz veya heyecanlı, sağlıklı, veya bir tümörün pençesinde olduğunu sezebilseydik o zaman "Nasılsın?" sorusunun anlamı kalmazdı.
That's what makes me sad, I am so to say in best years.
Beni üzen de o, bunlar hayatımın en güzel yılları.
When you say something, you have to stick to it.
Bir şey söylediğin zaman, sözüne sadık kalmalısın.
When you say goodbye to your Edith today, you are bound to feel a little bit sad.
Bu gün oldukça üzgünüz. Çünkü uzun bir beraberlikten sonra Edith'e veda ediyoruz.
Oh dear, sad to hear you say that.
Bunu duymak üzüntü verici.
I'm sorry to say, I'm sad to report I haven't seen anyone of that sort.
Bayım size çok üzülerek söylüyorum böyle birini gördüğümü hiç hatırlamıyorum.
My mother, rest her soul, like all Russian emigres, used to say, "Ubi bene, ibi patria."
Annem, ruhu şad olsun bütün Rus göçmenlerini severdi.
I was about to drive away when I heard this sad little voice say, " Stop.
Tam gitmek üzereydim ki zayıf, zavallı bir ses duydum. "Dur, beni unutuyorsun," dedi.
- Johnny used to say she was true to him.
- Johnny onun için hep "Bana sadık" derdi.
If you want a committed relationship, then you are supposed to be able to say no.
Sadık bir ilişkide buna hayır demeniz gerekiyor.
I just want to say that I'll always stand by you.
Sadece sana her zaman sadık kalacağmı söylemek istiyorum.
She is devoted enough, and I won't say to whom.
Yeterince sadıktır, ve kime olduğunu söylemeyeceğim.
I'm unable to say anything right now except this is a very sad and tragic day.
Şu an bir şey söyleyemeyeceğim. Sadece bu olayın çok üzücü ve trajik olduğunu söyleyebilirim.
It's sad out there, that's all I have to say.
Durum vahim, söyleyeyim.
So I'll just say I'm really... sad, you know, to be leaving this wonderful old place.
Şu kadarını söyleyeyim, burayı bırakıp gideceğim için gerçekten çok üzülüyorum.
No, it was awful, I mean, what do you want me to say? It's so sad.
Yani, berbattı, ne dememi istiyorsun?
I WOULD SAY TO YOU... THAT IF THERE IS ONE OF THESE COMMANDMENTS WHICH YOU DO NOT LOVE AND DO NOT OBEY,
Demek istiyorum ki... bu emirlerden birine bile... sadık kalmaz ve itaat etmezseniz...
As a policeman sworn to uphold the law, I could never say that.
Yasalara sadık kalacağına yemin eden bir polis olarak. Bunu ben yapamam.
This is the one time of year we're supposed to forget all the bad stuff, stop worrying and being sad about the state of the world and for just one day, say, "Oh, the heck with it!"
En azından yılda bir kez kötü şeylerin olmadığını varsayın. Üzülmeyi ve kötü şeyleri düşünmeyi bırakın ve sadece bir gün için "iyilik bizimle" deyin.
Knowing Ben, I'd have to say that he's probably, - uh, one of the most loyal guys that I've ever met, - [Man] Like a dog!
Ben'i tanıyan biri olarak şunu söylemeliyim ki, tanıdığım en sadık insanlardan biri o.
If something has happened to Vuk, we will be very sad and we are a couple of people.
Vuk'un başına bir şey geldiyse buna çok üzülürüz. Ve sayımız da bir hayli fazla.
What do you think all your loyal customers are going to say to their children when they see this thin, young Santa?
Sadık müşterileriniz, bu genç ve zayıf Noel Baba'yı, gördüklerinde çocuklarına ne diyecek sizce?
Sad to say.
Söylemesi ne kadar üzücü olsa da.
I just wanted to say that... what made it so sad was that there was a lot of stuff he didn't get to finish.
Şunu söylemek istedim... Üzüldüğüm tek konu, bitiremediği pek çok şey olmasıydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]