Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / Still nothing

Still nothing перевод на турецкий

1,345 параллельный перевод
Still nothing?
Hâlâ aramadı mı?
Still nothing from Colonel O'Neill and Colonel Maybourne, sir.
Albay O'Neill ve Albay Maybourne'dan hala haber yok, efendim.
Still nothing on the monastery?
Manastırla ilgili hala bir gelişme yok mu?
Still nothing?
- Hala haber yok mu?
- Still nothing.
- Hala yok.
Still nothing and... more nothing.
Hâlâ hiçbir şey yok ve hiçbir şey yok.
- Still nothing.
- Hala bir şey yok.
Still nothing?
Hala bir şey yok mu?
Still nothing.
Hala bir şey yok.
"But still" nothing.
"Ama yine de" hiçbir şey.
He still believes he did nothing wrong.
Hala yanlış birşey yapmadığına inanıyor.
- It's nothing to hide. - Christians can still rock.
- Hıristiyanlar da müzik yapabilir.
IT'S NOTHING. OW! WHAT, IT STILL SMARTS?
Hala acıyor mu?
- Still nothing?
- Hala hiçbir şey yok mu?
Even if I did, I would still need some cold, hard... proof. - Nothing, man.
- Hiçbir şey.
If people should find out that they're still alive, they'll stop at nothing to kill them.
Eğer hâlâ yaşadıkları öğrenirlerse onları öldürmelerine engel olamayız.
It's true and the other thing is, my sister had a baby and I took it over because she passed away and then the baby lost its legs and its arms and now it's nothing but a stump but I still take care of it with my wife and it's growing and it's fairly happy, but it's difficult'cause I've been working a second shift at the factory to put food on the table, but all the love I see in that little guy's face makes it worth it in the end.
Kardeşimin bir bebeği oldu ve ona ben bakıyorum çünkü kardeşim öldü... ve sonra bebek bacaklarını ve kollarını kaybetti... artık sadece gövdesi kaldı ama yine de karımla ona bakıyoruz... ve gittikçe büyüyor, oldukça da mutlu... ama işim kolay değil, karnımızı doyurmak için ikinci bir işte çalışıyorum ama o bebeğin yüzünde gördüğüm mutluluk bizim için her şeye değiyor.
not yes, I wanted to return still won't do of will examine tomorrow.Say again me nothing doing you can certainly win of
Hayır Eve gitmem gerekiyor. Bunu yapmamı nasıl beklersiniz?
Still nothing on the screens.
Ekranda hala bir şey yok.
And nothing has still changed in the situation or the working conditions... or even in the element of danger.
Hiçbir şey değişmedi. Durum ve çalışmalar da değişmedi. Aynı tehlike...
The night quickly passed by, But you still know nothing about the woman.
Gece çabucak geçti, fakat sen hala kadın hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
The US team has fought hard, but they've still got nothing to show for it.
ABD takımı son iki devrede pek varlık gösteremedi.
Do you still have nothing to say?
Hala söyleyecek bir şeyin yok mu?
Nothing to it. You save three million dollars, and look... still beautiful.
Bir sorun olmadı. 3 milyon dolar tasarruf ettiniz ve hala güzel.
There is nothing that you still hold.
Seni buraya bağlayan bir şey kalmadı.
I could toil at this task forever... and still learn nothing for the future.
Bu görevi sonsuza dek sürdürsem de gelecekle ilgili bir şey öğrenemem.
I may be nothing but a petty thief but I still have moral integrity
Adi bir hırsızdan başka bir şey olmayabilirim... ama yine de güzel ahlaklı biriyim.
But the Southerners still say... they're just dough stuffed with meat, nothing special!
Ama güneyliler de şöyle der "sadece içine et doldurulmuş hamur, başka bir özelliği yok!"
But Though nothing has happened, I still do not want to work in that building till midnight
Ama....... bir şey olmamış olsa bile o binada gece yarılarına kadar çalışmak istemiyorum.
But the Southerners still say It's just meat-stuffed dough, nothing special
Ama Güneyliler yine de buna etle doldurulmuş hamur özel bir yemek değil, diyorlar.
Still I always feel this strange estrangement Nothing here is real, nothing here is right.
- Beni buradan götürün! - Bana Caleb diyebilirsin. - Ben de Shannon.
You still are. Tom, I am sorry about tonight, truly, but these days, if I'm competing with anyone, it's the Bree Van De Kamps of the world, with their spotless kitchens and their perfect kids who throw fabulous parties where nothing ever goes wrong.
Tom, bu gece ile ilgili çok üzgünüm, gerçekten, ama son günlerde, eğer biriyle yarışacaksam, bu dünyadaki Bree Van De Kamp'ler, onların lekesiz mutfakları ve mükemmel çocukları ile hiçbir şeyin ters gitmediği harika partileri olmalı.
That insurance company is putting Edie through hell, but still, I've said nothing.
Sigorta şirketi Edie'ye cehennem azabı çektiriyor. Yine de hiçbir şey söylemedim.
We still have no fridge, no stove, and no microwave... so nothing perishable, nothing that requires boiling water... and nothing that needs to be cooked.
- Hâlâ buzdolabı, ocak ve mikrodalgamız yok. Bozulacak şeyler olmaz. Sıcak su isteyen ve pişirilmesi gereken şeyler olmaz.
Still we got nothing.
Yine de elimizde bir şey yok.
You standing still, middle of the day, doing nothing.
Gün ortasında hiçbir şey yapmadan öylece duruyorsun.
Started off with nothing, and still I strive for more.
Sıfırdan başlayarak ve hâlâ fazlası için çalışarak.
I mean, I've had minor slip-ups, and that watch you gave me for Christmas might still be inside Mr. Conte, but... nothing like this.
Küçük hatalarım oldu. Noel'de bana aldığın saat hâlâ Bay Conte'nin içinde olabilir, ama... hiçbirisi böyle değildi.
- For the man who has nothing to hide, but still wants to. - Shower shorts?
Duş Şortu mu?
You still think of me as nothing but a servant of Baal.
Benim hala Baal'ın hizmetkarı olmaktan başka birşey olmadığımı düşünüyorsun.
That has nothing to do with you. Still, it doesn't exactly make me feel like part of the team.
Yine de, bu beni takımın bir parçası gibi hissettirmiyor.
I'm not doubting your interpretation... but if I was still sheriff, and somebody told me an 18-year-old kid got into a car... with his parents after his grandmother's funeral... well, there's nothing I could do about it.
Senden şüphe etmiyorum. Ama hâlâ şerif olsam ve biri gelip bana 18 yaşında bir çocuğun büyük annesinin cenazesinden sonra ailesiyle arabaya bindiğini söylese... Bununla ilgili bir şey yapamazdım.
Even if that poor guy was still alive, it could have been nothing.
O zavallı adam yaşıyor olsaydı bile, bir şey değişmezdi.
"Valuables", not to mention cash, were non-existent at Manderlay since the elegant clock miraculously still ticking merrily away on the mantelpiece turned out to be, not Swiss as Mam believed but a copy made quite locally and worth practically nothing
Manderlay'de mücevher ve elbette ki para bulunmuyordu. Mucizevi bir şekilde neşeli melodilerine devam etmekte olan şöminenin üstündeki, zarif saatin de, Hanımın sandığının aksine, İsviçre malı olmadığı, aslında yörede yapılmış, değersiz bir kopya olduğu ortaya çıkmıştı.
You still did nothing
Sen hala hiçbir şey yapmıyorsun.
Eh I don't know where to turn I have exhausted every posible approach from every conceivable angle and still, I have nothing to show for it...
... Nereye bakacağımı bilmiyorum....... Akla uygun her açıdan yaklaşmaktan yoruldum ve halen, gösterecek bir şeyim yok.
But if you know her shit and she knows yours and at the end of the day, you still would rather give up than try... nothing's ever gonna be worth it.
Ama birbirinizi tanıyorsanız tekrar deneyebilirsiniz. Hiç bir şey için değmez.
I started out with nothing and I still got most of it left.
Hiçbir şeyle başladım, çoğu hala duruyor.
He's still under. Nobody's talking, so nothing's come of it.
Yani senin anlayacağın, o durumdan hiçbir şey çıkmadı.
Still nothing!
Hiçbir şeyi çekmiyor.
With nothing but rubble at my feet, can I still call myself a businessman?
Ayaklarımın altında molozdan başka bir şey yokken hala bir iş adamı olduğumu söyleyebilir miyim?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]