The elevator перевод на турецкий
4,334 параллельный перевод
I'm guessing the elevator in my hotel.
Sanırım benim otelimdeki asansör.
This is surveillance footage of your mug heading up the elevator to a nightclub at Building 913.
Bu bina 913'teki gece klübünün asansörünün güvenlik kamerası görüntüleri.
This is surveillance footage from the elevator at the crime scene the night of the murder... roughly around 1 am, and this girl right here... is also in this footage.
Bu olay yerindeki asansördeki güvenlik kamerası görüntüleri, cinayet gecesi saat 1 suları. Ve buradaki kızda görüntüde.
This is my favorite part. What? Riding in the elevator?
- Ne yani, asansöre binmek mi?
I might just get undressed in the elevator.
Hatta asansörde soyunabilirim bile.
Students are not permitted to use the elevator.
Öğrencilerin asansörü kullanması yasaktır.
I cry in my bedroom, in the bathroom, in the hallway, in the elevator.
Yatak odasında, tuvalette, koridorda, asansörde.
He would stare at me, wait at the elevator outside my office, the diner, everywhere.
Bana dik dik bakmaya başladı, asansörde, ofisimin önünde yemek yediğim restoranda, her yerde beklemeye başladı.
Lost even more on the elevator.
Daha Kayıp asansör. "Klasik"?
She left before he got on the elevator.
O asansöre binmeden önce Gitti.
Guy got off the elevator as Coe was getting on ;
Guy Asansör var
woman on the second floor rang the elevator, dying guy answered.
Coe tarihinde başlamıştı olarak ; ikinci katta kadını Asansör çaldı, ölüyor adam yanıtladı.
No, but witnesses said that no one got on the elevator with Coe.
Hayır, ama tanıkların dedi.
The killer might not have gotten onto the elevator, but I think that the murder weapon did.
Katil asansör üzerine kazanılmış olmayabilir, ama cinayet silahını yaptığını düşünüyorum.
I watch Coe walk to the elevator.
Ben Coe Asansör gitmesindendir.
I sent Henry to the primary to see if he could collect a card from the elevator shaft floor.
O bir kart toplamak eğer görmek için birincil Ben Henry gönderdi.
Found it in the elevator shaft.
Asansör boşluğunda bunu Bulundu.
Well, we already know that the ace of spades was used to slash Coe's throat in the elevator.
Eh, zaten maça ası kullanıldığını biliyorum asansörde Coe boğazına slash.
All right, so we have the ace of spades in the elevator to Peter Coe.
Pekala, bizde öyle Peter Coe asansörde maça ası.
Dwight is having maintenance done on the elevator today, and he was really on top of it.
Dwight bugün asansöre bakım yaptırıyor ve bunu ciddiye alıyor.
Why can't you fix the elevator in the middle of the night?
Neden şu asansörü gece vakti tamir ettirmiyorsun?
Cozier than in the elevator.
Asansörden de konforlu
You know, she's just like those people in the elevator.
O da tıpkı o asansördeki insanlar gibiydi.
There were a few guests in the elevator, and a lady coming from the gym got off at the same floor.
Asansörde bir kaç misafir vardı ve spor salonundan gelen bir bayan aynı katta indi.
Hey, you know, the server said she saw a woman from the gym in the elevator.
Hey, hizmetçi asansör de spor salonundan gelen bir kadın gördüğünü söylemişti.
All right, well, who was the woman riding the elevator in gym clothes?
Öyleyse, spor kıyafetleriyle asansörden çıkan kadın kimdi?
I'll take the stairs. Watch the elevator.
Ben merdivenden çıkıyorum, asansöre bak.
And why is Alfredo crying in the elevator?
Alfredo asansörde neden ağlıyor?
I do not have a camera in the elevator.
Asansörde kamera yok.
Yeah, I mean, everyone holds the elevator door for me, and just like Batman, I get to say I'm friends with the mayor.
Evet, yani, herkes benim için asansör kapısını tutuyor ve tıpkı Batman gibi belediye başkanının arkadaşı olduğumu söyleme noktasına geliyorum.
Hey, hold the elevator.
Asansörü tutar mısın?
Hi, it's Ben from the elevator.
Selam, ben Ben. Asansörde tanışmıştık...
Emma lost her stuffed lamb and I'm pretty sure the only place she could have dropped it was in the elevator.
Emma, kuzusunu kaybetti ve düşürebileceği tek yer asansör.
Even the elevator is amazing.
Asansör bile inanılmaz.
We're just gonna stroll on over to the elevator, together.
İkimiz beraber oradaki asansöre koşacağız,
Soon as the elevator doors open, I'll push them off.
Asansörün kapıları açılır açılmaz onları def edeceğim.
Birkhoff hacked the elevator, so he could escape.
Birkhoff asansörü hackledi, o da kaçmayı başardı.
- The elevator broken?
- Asansör bozuk mu?
Oh! Hold the elevator!
Asansörü tutun!
Now, I know you don't want cameras in the room, Cy, but they got me coming in, so I was thinking, when Fitz and I go down in the elevator together, maybe we can let a little press into the lobby...
Odaya kameraların girmesini istemediğini biliyorum, Cy, ama beni gelirken yakaladılar, o yüzden düşünüyorum da, Fitz ve ben asansörle aşağı inerken, belki lobiye biraz basını alabiliriz...
So I'm going down the elevator fully armed, locked, and loaded.
Asansörden tamamen silahlı, tetiğe sarılmış ve yüklü iniyorum.
Yeah, I saw it just now in the elevator.
Evet, şimdi asansörde gördüm.
The trace on our elevator victim's shirt was not cocaine, it was pollen.
Izleme bizim asansör kurbanın forması kokain değildi, bu polen edildi.
I think we've been looking at our elevator murder the wrong way- - we assume that the killer broke in, most likely through the ceiling hatch.
Ben bizim asansör cinayet arıyordum ettik düşünüyorum yanlış şekilde - biz katili kırdı varsayıyorum tavan kapaktan büyük olasılıkla.
So when something as routine as elevator maintenance happens, and people are forced to expend cardiovascular effort, we have to compare it to the end of time.
Yani ne zaman asansör genel bakıma girse insanlar kardiyovasküler efor sarfetmeye zorlanıyor ve iş bitene kadar bu sorunu çekmemiz gerekiyor.
The guard's elevator card was still in his jacket.
Güvenlik görevlisinin kartı hala ceketindeydi.
They're headed to the freight elevator.
Servis asansörüne gidiyorlar.
He comes back to the elevator 20 minutes after huck arrived.
Aynı dakikalarda binanın içindelerdi yani.
In a suite with a private elevator, no cameras, Tess is guarding the door.
Özel bir asansörün olduğu, kameraların olmadığı, Tess'in kapısını koruduğu bir süitte.
Toward the parking-garage elevator.
- Otopark asansörüne doğru.
Great. How about the service elevator?
- Hakira. servis asansöründe durum ne?
elevator 70
elevators 25
elevator bell dings 305
elevator dings 85
the end 682
the end is near 23
the earth began to cool 83
the eagle has landed 25
the end justifies the means 17
the ending 24
elevators 25
elevator bell dings 305
elevator dings 85
the end 682
the end is near 23
the earth began to cool 83
the eagle has landed 25
the end justifies the means 17
the ending 24
the end of the world 62
the enemy of my enemy is my friend 31
the eiffel tower 27
the emperor 45
the engineer 26
the earthquake 16
the earth 70
the english 33
the envelope 30
the entire time 23
the enemy of my enemy is my friend 31
the eiffel tower 27
the emperor 45
the engineer 26
the earthquake 16
the earth 70
the english 33
the envelope 30
the entire time 23
the eyes 87
the engine 37
the exorcist 20
the e 178
the evidence 36
the explosion 32
the enemy 72
the eagle 29
the energy 24
the egg 46
the engine 37
the exorcist 20
the e 178
the evidence 36
the explosion 32
the enemy 72
the eagle 29
the energy 24
the egg 46