The enemy перевод на турецкий
9,381 параллельный перевод
"In order to secure safe passage to York City..." "Culper offered to spy for the enemy to cover his true work for 711."
New York'a güvenli geçişi sağlamak amacıyla Culper 711 için yaptığı gerçek işi saklamak amacıyla düşman lehine casusluk etmeyi teklif etti.
There is not enough of us left to fight the enemy.
Hısımlarımızla çarpışacak adamımız kalmadı.
Well, at least now the enemy has a face.
En azından düşmanın yüzü artık belli.
Because it's more profitable for me to keep a man behind the enemy line.
Çünkü bir adamı düşman hattının gerisinde tutmak benim için daha kârlı.
Remarkable to receive more goodwill from the enemy's lines than one's own colleagues.
Bir insanın düşman hattındaki kendi meslektaşınından daha fazla prestij kazanması dikkat çekici.
You were working with the enemy.
Düşmanla birlikte çalışıyordun.
If you think that you're a victim and he's the enemy, you've lost your goddamn mind!
Eğer ki onu kurban ve düşman olarak görüyorsan, aklını kaybetmiş olmalısın!
I'm not the enemy here, son.
Burada düşmanın ben değilimm, evlat.
She's not the enemy, she can help us.
O düşmanımız değil, bize yardım edebilir.
A 15-year-old is critical of the Russians, and he's the enemy?
15 yaşındaki bir çocuk Rusları eleştirdi diye düşman mı ilan ediliyor?
And while no one would ever wish for a catastrophe such as this, complacency is the enemy of empires.
Kimse böyle bir felaket istemez ama bir imparatorluk fazla rahat olmamalıdır.
'And the enemy aircraft has been...'.. reported over towns on the south coast,'the west of England, the North Midlands and the north-west,'as well as over the London area.'
Ve düşman uçaklarının... HAVA SALDIRISI SİRENİ... güney kıyı şeridi şehirlerinin, İngiltere'nin batı kısmının iç kesimlerin kuzeyindeki ve kuzey batı şehirlerinin ve Londra bölgesinin üzerinde oldukları bildirildi.
There's no crime in being ill, it's not high treason, it's not a capital offence, it's not desertion in the face of the enemy.
Hasta olmak suç değil, vatana ihanet de değil devlet suçu da değil, düşman karşısında firar etmek de değil.
If Root hadn't disabled Samaritan's cameras and saved me, I'd be in the hands of the enemy.
Root Samaritan'ın kameralarını etkisiz hâle getirip beni kurtarmasaydı düşmanın eline geçmiş olacaktım.
The enemy is closer than you think!
Düşman düşündüğünüzden daha yakında.
- Sire! The enemy is closer than you think!
Düşman sandığınızdan daha yakında.
My orders were to defend this island from the enemy until I was relieved.
Aldığım emir rahatlayana kadar adayı düşmandan savunmam yönündeydi.
And then you become the enemy just because you know who he is.
Ve sonunda onun düşmanı olursun sadece kim olduğunu bildiğin için.
You know, he lied to my face and before my back was turned, he joined the enemy.
Gözümün içine baka baka yalan söyledi. Arkamı dönmeden düşmana katıldı.
You are the enemy of South Africa, to what's been built with Afrikaner sweat and blood!
Afrikalıların terleri ve kanlarıyla inşa edilen Güney Afrika'nın asıl suçlusu sensin!
From the church's perspective, he's the enemy.
Kilise açısından, babası bir düşman.
We have been fighting the enemy onallfronts.
Düşmanla tüm cephelerde savaşıyoruz.
You can't be certain that your son has not shared information with the enemy, can you?
Oğlunuzun düşmanla bilgi paylaşıp paylaşmadığını bilmiyorsunuz, değil mi?
Tom Mason, Hal Mason, and Ben Mason, you have been found guilty of collaborating with the enemy.
Tom Mason, Hal Mason, ve Ben Mason. Düşmanla iş birliğinden suçlu bulundunuz.
Quinn's not the enemy.
Düşman olan Quinn değil, Dul.
Instead of believing in me you're putting faith in a man you hardly know who's a little too cozy with the enemy if you ask me.
Bana inanmak yerine düşmanla fazla samimi olan, çok az tanıdığın bir adama umut bağlıyorsun.
It's war, they're the enemy.
Bu bir savaş, onlarda düşman.
You know, if you're looking for someone Who's in bed with the enemy, Why not start with the only person
Düşmanla iş birliği yapan birini arıyorsan, neden ilk önce onlarla asıl iş birliği yapandan başlamıyorsun?
We need to get this portal open again quickly or the only thing coming through will be the enemy.
O geçidi derhal açmalıyız yoksa oradan tek gelecek olan düşman olur.
Just getting to know the enemy, Major.
Sadece düşmanı tanımaya çalışıyordum, Binbaşı.
Everybody's the enemy?
Herkes düşmanın mı?
You know, I regarded her as the enemy just like you and everybody else.
Biliyorsun, ben de herkes gibi... -... onu düşman olarak jabul ettim.
If the enemy's within, that's where we fight him.
Eğer düşman içimizdeyse, onunla savaşısız.
Since when does shooting the enemy with his own gun make you a traitor?
Düşmanı kendi silahıyla vurmak ne zamandan beridir hainlik oldu? !
Storm the whole area. Smoke out more of the enemy.
Tüm bölgede fırtına estirip, tozu dumana katardı.
Arif sedated you, switched you with another enemy of the state who had an appointment with the gallows.
Arif seni bayılttı. Zamanı gelmiş başka bir devlet düşmanıyla değiştirdi.
For the last few weeks, our country, our world, has been battling a secret war provoked by a silent and deadly enemy, an enemy unlike any which we've fought before... an enemy not from our world.
Son birkaç haftadır ülkemiz, dünyamız sessiz ve ölümcül bir düşman tarafından kışkırtılmış, gizli bir savaşta mücadele ediyor daha önce savaştığımız bir düşman değil dünyamızdan olmayan bir düşman...
The ancient enemy of the Jedi.
Jedi'ların kadim düşmanları.
Enemy fighter's making for the command ship.
Düşman savaş gemisi komuta gemisine doğru geliyor.
Okay. So it's possible she handed it off to someone, stashed it in a bag, Enemy of the State style.
Tamam o zaman, çantayı birine vermiş olabilir "Devlet Düşmanı" filminde olduğu gibi çanta değiş tokuşu olabilir.
The truth is, when you're dealing with a cruel and ruthless enemy...
İşin doğrusu, acımasız ve korkunç bir düşmanın varsa...
Many enemy soldiers patrol the jungle.
Pek çok düşman askeri ormanda devriye geziyor.
Enemy wiped out the joint army / navy forces stationed here during the initial invasion.
Düşman tüm ordu / donanma kuvvetlerini sildi. İlk işgalde buraya konuşlandık.
It's not like the Yankees, the limeys, and the frogs all fighting a common enemy.
Yankee gibi değiller. İngiliz denizciler ve kurbağalar ortak düşmanla savaşmıyor.
I think we may have to remind your old flame who the real enemy is.
Bence ona gerçek düşmanın kim olduğunu hatırlatmalıyız.
But I am not the enemy.
Ancak ben düşman değilim.
What was your definition of enemy on the day of the shootings?
Ateş açtığın gün düşmanın kimdi?
I am thine enemy, wallowing in the blood of my sins!
- Ben senin hasmınım! - Kanımı arzuluyor. Kanın içinde yuvarlanıyor ve günahlarımla kirleniyorum.
I am thine enemy, wallowing on the blood and filth of my sin!
- ben senin hasmınım... Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile kötülükten korkmam.
I lie before Thee a coward and Thine enemy. And I lick the dust of Thine earth.
Karşında diz çöktüm bir korkak ve senin hasmın olarak ve dünyanın toprağını ağzıma alıyorum.
Because a king that makes an enemy of the Vatican will be crushed.
Vatikan'ı düşmanı belleyen bir Kral ölüme mahkum olur.
the enemy of my enemy is my friend 31
enemy 62
the end 682
the end is near 23
the earth began to cool 83
the end justifies the means 17
the eagle has landed 25
the ending 24
the end of the world 62
the eiffel tower 27
enemy 62
the end 682
the end is near 23
the earth began to cool 83
the end justifies the means 17
the eagle has landed 25
the ending 24
the end of the world 62
the eiffel tower 27
the emperor 45
the engineer 26
the earthquake 16
the earth 70
the eyes 87
the exorcist 20
the engine 37
the english 33
the envelope 30
the entire time 23
the engineer 26
the earthquake 16
the earth 70
the eyes 87
the exorcist 20
the engine 37
the english 33
the envelope 30
the entire time 23
the e 178
the evidence 36
the egg 46
the explosion 32
the elevator 53
the eagle 29
the energy 24
the economy 24
the ex 117
the eggs 27
the evidence 36
the egg 46
the explosion 32
the elevator 53
the eagle 29
the energy 24
the economy 24
the ex 117
the eggs 27