Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / The liar

The liar перевод на турецкий

949 параллельный перевод
You're the liar, charlatan.
Yalancı sensin, şarlatan.
Which one's the liar?
Kim yalan söylüyor?
The liar's kiss that says "I love you"
Yalancının öpücüğü "Seni seviyorum" der
You're the liar from my trial.
Mahkemedeki yalancısınız.
For me, the liar
"Bana mı yalancı dedin"
I was the liar.
Ben bir yalancıydım.
He could explain that now that he's met Gabby he's retiring from the liar-and-a-thief business, and then the Inspector might...
Gabby ile tanıştıktan sonra hırsızlıktan emekli olduğunu söyleyebilir, bunun üstüne komiser de...
Boatswain, spread-eagle that liar to the rigging till sundown.
Lostromo, bu yalancıyı selviçeye bağla.
Dave, the biggest liar I've seen in Deadwood yet is you.
Dave, Deadwood'da bugüne dek gördüğüm en büyük yalancı sensin.
You're either the biggest double crossing liar I've ever met, or...
Sen karşılaştığım en düzenbaz yalancısın ya da...
Now, Judy, I'm the biggest liar in seven states.
Judy, dünyanin en büyük yalancisiyim.
And the tongue of a liar! But he who would steal the All-Seeing Eye... from the very brow of the goddess must be neither a thief nor a braggart, but a hero.
Ama Her Şeyi Göre Gözü çalacak olan... yalancı yada hırsız değil, kahraman olur.
- I saw her putting the doctor's hat back on the stand. Liar!
- Onu doktorun şapkasını askılığa asarken gördüm.
Ain't I the darndest liar?
Dünyanın el alçak yalancısı ben değil miyim?
The Devil will get you, you hypocrite, you liar!
Şeytan senin de işini bitirecek, seni ikiyüzlü yalancı!
Run along home. Thanks for the nice tea, Eliot, and for calling me a liar.
Güzel çay için teşekkürler Eliot, ve bana yalancı dediğin için de...
That's the reason I wrote'em. I called you a liar... and a bootlegger and a finger woman.
Sana yalancı, kaçakçı ve muhbir dedim.
Mr. Meacham, you're a blackguard, a liar, a hypocrite and a stench in the nostrils of honest men.
Bay Meacham, siz terbiyesiz, yalancı, iki yüzlü ve pis kokular yayan bir üçkağıtçısınız.
But in a lifetime of interrogatin'and investigating'... you are probably the biggest and most willing liar I ever met.
Fakat siz, sorgu ve soruşturma hayatım boyunca karşılaştığım... en büyük ve en istekli yalancısınız galiba.
- No! No, I called him a liar at first and then I checked on the story.
Hayır, önce ona yalancı damgasını vurdum, sonra da kendim bir araştırma yaptım.
It's the "Liar's Club". Someone sent it around.
"Yalancılar Klübü." Birisi göndermiş.
Then the woman who identified you is a liar?
Öyleyse teşhis eden kadın yalancı mı?
You wouldn't wanna call the papers and say Lina Lamont is a big fat liar.
Gazeteleri arayıp, Lina Lamont'un büyük bir yalancı olduğunu söylemek istemezdin...
The legend is, if you're a liar and you put your hand in there, it'll be bitten off.
Efsaneye göre, eğer yalancıysan ve elini şuraya koyarsan, ısırır.
Stop it! You even helped carry the chest out, you liar.
Sandığı taşımamda yardım bile ettin ya seni yalancı.
The only thing worse than a liar is a liar that's also a hypocrite!
Yalancıdan daha kötü şey ikiyüzlü yalancıdır!
Or that you're the biggest liar since Baron Munchausen.
Veya Baron Münchhausen'dan sonraki en büyük yalancı olduğunuzu söylerdim.
I know you're an adroit liar... but I must have the truth.
Usta bir yalancı olduğunu biliyorum ama gerçeği bilmem gerek.
Why, the little liar, playing games with me.
Niye o küçük yalancı, benimle oyunlar oynadı?
We keep that old, yeller dog much longer and it's gonna make Arliss the biggest liar in Texas!
O sarı köpeği tuttuğumuz sürece Arliss, Texas'daki en büyük yalancı haline gelecek.
But also in the sense that you are a personal liar too, because you don't do the work I pay you for.
Ama işi bir yana bırakırsak, yalancılık senin karakterin olmuş. Çünkü bana, ödediğim paranın karşılığını vermiyorsun.
You're my own sister's son, but where does that give you the right to call me a liar?
Sen benim kız kardeşimin oğlusun. Ama bu bile sana, bana "yalancı" deme hakkını vermez.
"Deception is so generally common that he who tells the truth" "as a rule is classed as the greatest liar."
" Aldatma en genel kabulü, erkek doğruyu söylediğini iddia ediyorsa kural gereği en büyük yalancı olarak sınıflandırılmasıdır.
You shouldn't call your brother a liar, Amos, it's all the money the
Kardeşine yalancı dememelisin, Amos, adamın bütün parası bu, herkese eşit dağıtıIdı.
Tell the English lord that you're a liar.
İngiliz Lorda bir yalancı olduğunu söyle.
Is that right, Professor? You call my old man a thief and my sister a liar, and tell them you're gonna dump'em out here in the desert?
Sen benim yaşlı adama hırsız, kız kardeşime yalancı mı diyorsun ve de onları burada çölün ortasında bırakacağını mı söylüyorsun?
Sharon is the most terrible liar that...
Sharon benim tanıdığım en yalancı- -
- Be careful, or he'll strike you dead for being the ungrateful liar that you are.
- Dikkatli ol, yoksa nankör bir yalancı olduğun için Tanrı cezanı verecek.
- Don't throw the word "liar" around so easily.
- Ulu orta öyle "yalancı" demeyin.
- The kingdom has been divided. - Liar.
Krallık paylaştırıldı.
The Utes are weak and follow the Rolling liar Thursday.
Uteler çok zayıf ve yalancı Düşen Yıldırım'ın sözüne uyuyorlar.
You have now arrived at the crossroads that every woman eventually arrives at, you can either be an honest old maid or a happy liar.
Her kadının eninde sonunda ulaşacağı yol ayrımına geldin şimdi ya dürüst ve yaşlı bir bakire kız olacaksın ya da mutlu bir yalancı.
What if it's the final collapse of a filthy liar with no flair or talent?
Ne olmuş yani yıkılışıysa özel bir becerisi olmayan iğrenç bir yalancının?
I'm sorry I thought you were the murderer... but how was I to know he was as big a liar as you are?
Katil olduğunu düşündüğüm için beni affet, Ama onun da sizin kadar büyük bir yalancı olduğunuz nereden bilecektim?
Tell him I'm not a liar. I told him the truth.
- Ben yalancı değilim, söyleyin ona.
You have the cold look of a liar.
Sende yalancı tipi var.
Just that there's music in the air, and that I'm a liar and worse.
Farkettim ki arka planda müzik var. Ve ben yalancının tekiyim.
- I understand... - Liar! You opened the window for him!
Annen bir kafede garsondu ve onun evlilik dışı çocuğusun.
He's such a liar that the villagers, fed up, say :
O kadar yalancı ki köylüler ona :
The miserable liar! He was telling the truth!
O, adi yalancı bana doğruyu söylüyormuş.
Sheriff, you're either the biggest liar I've ever seen or the bravest man.
Sheriff, senin kadar büyük bir yalancı, ya da cesur bir adam hiç görmedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]