Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / The leg

The leg перевод на турецкий

4,336 параллельный перевод
Fine. Sweep the leg.
Tamam, kay bacağına.
Sweep the leg if you care more about winning than you do about humanity.
Eğer kazanmayı insanlıktan daha çok önemsiyorsan kay gitsin.
Sweep the leg if you want this petty rivalry to own your soul.
Bu rekabetin ruhunu ele geçirmesine izin veriyorsan kay bacağına.
- Sweep the leg if...
- Bacağına kay eğer...
Sweep the leg!
Kayın bacağa.
I could take a piece of saphenous vein from the leg...
Bacaktaki safenöz venin bir kısmını alabilirim.
Prep the leg.
Bacağı hazırla.
I saw that cop... shoot him in the leg while he was running away.
O koşarken polisin onu bacağından vurduğunu gördüm.
"Either the ball comes out or the leg comes off," says the barber.
"Ya mermi çıkacak ya da bacak kesilecek" diyor berber.
The leg is just the price of admission to the place you wanted to be.
O bacak, gelmek istediğiniz yere gelebilmek için bir bedeldi.
The leg strain can come from running an animal harder than necessary and the lacerations from an illegally long whip, but all very difficult to prove.
Bacak incinmesi hayvanı gerekenden hızlı koşturarak kesik de izin verilenden uzun kamçı kullanarak olabilir. Ama ispatlamak zor.
Well, I didn't, uh, make the leg.
Bacağı ben yapmadım.
So the leg, tell me how it works.
Şu bacak, bana nasıl çalıştığını anlat.
What is this wood thing under the leg?
Bu ayağına koyduğun tahta şey de ne?
That's holding the leg up! Oh!
O, bacağı yerinde tutuyor.
George shot himself in the leg with a crossbow.
George yaylı tüfekle onu bacağından vurmuştu
I-I vote for the leg irons.
Ben oyumu prangadan yana kullanıyorum.
Any atrophy in the leg?
- Bacakta hiç atrofi var mı?
Shoot an old man in the leg?
Yaşlı bir adamı vurur muydun?
- I'll shoot you in the leg.
- Seni bacağından vururum. - Ryan.
You go for the leg, you get the free bone.
But yersen, bedava kemiğin olur.
A man had his leg amputated and replaced with the leg of someone else.
Bir adamın bacağı kesilmiş ve onun yerine bir başkasının bacağı takılmış.
A man had his leg amputated and replaced with the leg of someone else.
Bacağı kesilmiş ve bir başkasının bacağı yerine dikilmiş bir adam.
The leg will mend, but in middle-age you may well find yourself saddled with a limp.
Bacak iyileşecek ama... Orta yaşlara geldiğinde topallayabilirsin.
It's everything the leg is attached to.
Sorun bacağın sahibinde.
And the hot iron fell off the ironing board, and it hit my leg.
Sıcak ütü, ütü masasından bacağıma düştü.
Yeah, he got but the one leg.
- Evet, bir bacağı yoktu.
So there I am, on the table with my leg up, bleeding everywhere, and she's bent over my knee.
Bacağım havada, masanın üzerindeydim. Her yer kan içindeydi. Dizime doğru eğildiğinde ilk kez yaptığını anladım.
Leave a pair of forceps inside a patient, cut off the wrong leg, puncture an aortic valve... for those catastrophic gaffes, we are surely held accountable, but it's these little errors that we make... the ones that are way more prevalent.
Hasta içinde bir alet unutursak yanlış ayağı kesersek, aort kapağını zedelersek ve bunun gibi büyük hatalarda kesinlikle dava konusu oluruz. Ama yaptığımız bu gibi küçük hatalara göre diğerleri daha çok önemlidir.
Well, I'm not the one who took an axe to the man's leg.
Adamın bacağına baltayı vuran ben değildim.
You can't turn your arm clockwise and turn your leg counterclockwise at the same time.
aynı anda kollarını saat yönünde, bacaklarını tersi yönde çeviremezsin.
If Sara gets to the final leg of her V-Day scavenger hunt and I'm not there... I'll be a dead man anyway.
Eğer Sara Sevgililer Günü için yaptığı arayışın son ayağına gelir de ben orada olmazsam her hâlükârda ölü bir adam olurum.
It has noticed that one of the wildebeests has an injured leg.
Antiloplardan birinin bacağının sakat olduğunu gördü.
The entire leg?
- Bacağın tamamı mı?
He basically doesn't have a leg from above the knee down.
Kısacası dizinin üzerine kadar olan kısmı yok.
No, the first one had a leg strain, the second one had lacerations on her abdomen, and the third one had minor burns on the back of his neck.
Hayır, ilkinin bacağı incinmişti ikincisinin karnında kesik vardı üçüncüsünün de ensesinde hafif yanıklar.
My guess would be some kind of maintenance on the wonder leg.
Tahminimce bacak üzerinde bakım yapıyorlar.
I saw that leg. The skin was real.
Bacağı gördüm, ten gerçekti.
The, uh, Hollow Leg Swap-Em-Out?
Katakulliye getirmek gibisinden mi?
You had a broken leg the last time. Do you remember?
Senin ayağın kırıktı en son hatırladın mı?
You know the summer you broke your leg.
Ya abi, bacağın kırıldığı yaz var ya.
Well, I don't have any metal on me, except the damn rod in my leg.
Peki, üzerimde hiç bir metal yok, bacağımdaki lanet çubuk hariç.
No, because the problem is with your other leg.
Hayır, çünkü sorun diğer bacağında.
you believe this No longer you hold the left leg, I hold the right leg.
Senin sol ayağı benim de sağ ayağını tutmama gerek yok.
Fresh puncture marks, the upper leg region.
Taze iğne izleri, üst bacak bölgesinde.
Like, you know, hand goes here, toe behind the heel, kind of hard in cleats, but Leg goes like this.
Elini böyle alıyorsun. Parmaklar arkaya gidiyor. Bu ayakkabılarla zor ama...
The other side doesn't have a leg to stand on.
Karşı tarafın dayanağı yok.
[ Coughing 1 The end of her leg is gangrened.
Bacağının alt kısmı kangren olmuş.
You slammed your brother's leg in the car door, didn't you?
Kardeşinin bacağını arabanın kapısına sıkıştırdın, değil mi?
"He's got the metal leg."
"Onun metal bir bacağı var."
You're here with a broken leg, binoculars, seeing a "Rear Window" scenario play out across the way.
Hadi ama Castle. Kırık bir bacak ve dürbünle buradasın. "Arka Pencere" senaryosu oynamış olmanın...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]