The money's good перевод на турецкий
277 параллельный перевод
It's a good thing tomorrow he's bringing the money he promised me.
Allahtan yarın bana söz verdiği parayı getirecek.
- The money's good.
- Parası iyi.
Here's half the money I got from Anaheim's Bank - $ 50,000. - Good sum.
Anaheim Bankası'ndaki paramın yarısı ( 50bin $ ) burada.
The money's in my pocket and there's a good horse waiting for you.
Cebimdeki para ve iyi bir at sizi bekliyor.
Look, if I'd have been careful piloting that reconnaissance plane during the war, you wouldn't have had the chance to take the pictures that won you a medal, and a good job, and fame and money.
Savaş sırasında o keşif uçağını kullanırken dikkatli olsaydım, sana madalya, iyi bir iş, şöhret ve para kazandıran o fotoğrafları çekme fırsatı yakalayamazdın.
A fistful of money in the hand's as good as a fistful of wheat in the ground.
Bir avuç dolusu para yere atacağın bir avuç buğdaydan iyidir.
Regrettably, Mr. Botibol was not there to enjoy the money, but his wife and her second husband had a very good time with it.
Ne yazık ki, Bay Botibol paranın tadını çıkarmak için orada yoktu, fakat karısı ve ikinci kocası o parayla iyi zaman geçirdi.
The money good at Bertrand's?
Bertrand'ın yeri iyi çalışıyor muydu?
But he's still a good investment as a private citizen, because the money rolls in... with no questions asked.
Fakat bir müteşebbis olarak iyi bir yatırım.. .. çünkü para yağdırıyor..... hiç soru sormadan.
She's no good. I was afraid if she found out about the insurance money, she'd try to get a part of it.
Sigorta parasını bir keşfederse ondan pay almak isteyeceğinden korktum.
The boy's good. How about putting some money on?
Parasına oynar mısın?
What's the matter, isn't my money good enough for you?
Ne var, benim paramin kiymeti yok mu?
The money's good. That's all that matters.
Paralar gerçekse sorun yok demektir.
Of course, the money's not too good while you're serving your apprenticeship, but you'll always have a trade at your fingertips, won't you?
Elbette, çıraklığın sırasında parası pek iyi olmaz, ama bileğine bir altın bilezik geçirmiş olursun, değil mi?
while your man Tokuemon has set himself up as priest of Aizome Temple... in Yotsuya, and is trying to gather the money you lost... in order to get you back in good with Oboshi, so you can be part of the revenge. And then when you some forty men take your own lives after it's done,
Adamınız Tokuemon, Yotsuya'da Aizome tapınağında, bir rahip kılığında... sizin kaybettiğiniz paraları biriktirmeye çalışırken... sırf sizi Oboshi ile denk bir güç haline getirip... intikamın bir parçası olmanız için uğraşıyor ve sonra... siz ve kırk adam, her şeyi halletikten sonra, kendi hayatınıza son vereceksiniz.
We've got 10,000 head of good cows, a valley of sweet grass, and money in the bank.
10.000 tane bakımlı sığırımız, bir dolu toprağımız ve bankada tonla paramız var.
The money's good.
- Parası iyi.
Now that I've been morally and ethically educated... I fully understand where Uncle Joakim's money will do the most good.
Joakim Amcanızın parasını ahlak ve fazilet eğitimi için... en iyi sizin kullanacağınıza kesinlikle ikna oldum.
The money's en route, makin'pretty good time too, but it won't get to you by 3.13.
Para yolda. Zamanlama da fena değil. Ama 3.13'te elinizde olamayacak.
That I'm-good-at-making-money guy is the president of LOEL Department Store.
"Çok para kazanıyorum" var ya LOEL mağazasının başkanıymış.
Just as long as the money's good.
Parası iyi olduğu sürece yaparsın.
It's a good thing for the company to slip in a picture that'll lose money- - write it off as good will.
Şirketin para kaybedeceği bir film işine girmesi iyi olur. İyi niyet gösterisi olarak düşünün.
When the money's up, I'm as good as any of you.
Nakitim oldukça en az senin kadar iyi bir adamım.
This is the moment when a woman who's spent most of her money on a hairdresser, a new dress, an expensive dinner feels she's made a good investment.
Bu bir kadının parasının en çoğunu harcadığı andır bir kuaförde, yeni bir elbise, pahalı bir akşam yemeği iyi bir yatırım yaptığını hissettirir.
And i don't care if the money's no good
Paranın bir işe yaramaması da umurumda değil
even if every man, woman, and child held hands together and prayed for us to win, it just wouldn't matter, because all the really good-Iooking girls would still go out with the guys from Mohawk, 'cause they got all the money!
Çok iyi yarışıp bir hafta on gün için burnumuz kanayacak kadar iyi oyanıp kazansak bile yukarıdaki Yüce Tanrımız çıkıp elini kampımızın üzerine koysa bile her erkek, kadın ve çocuk bir araya gelip kazanmamız için dua etse bile hiç önemli değil çünkü bütün güzel kızlar yine de Mohawk Kampındaki erkeklerle çıkardı çünkü para onlarda!
Did you ever receive money or other subsidy from the Italian government... as a condition of good behaviour?
Eğmedim. Hiç iyi davranış karşılığı olarak İtalyan hükümetinden para veya başka destek aldınız mı?
Because the guys there do not earn enough money to happen to meet me and that's good enough for me.
Çünkü, oradaki adamlar benimle tanışabilmek için yeterince para kazanamıyorlar ve bu benim için yeterli.
When I pay good money for a good article that should be an end of it ; but it's where are the geese, who have you sold them to, how much will you take for them?
Bunu sonlandıracak olan iyi bir konuya iyi para öderim ; fakat şu bu kazlar nereden geldi, size bunları kim sattı, bunlar için ne kadar para aldınız konuları?
You're not in the top five any day, but for your information, people paid good money to watch Sam Malone pitch.
Hiçbir gün ilk 5'te değilsin ama bilgin olsun..... insanlar Sam Malone'un atışını izlemek için iyi para verdiler.
Actually, you know, if you fixed up some of the used things you take in you could sell it for more money. It's a good idea.
Biliyor musunuz, aslında kullanılmış eşyaların bazılarını tamir ettirip, onları çok daha yüksek paraya satabilirdiniz.
The ex-owner is now into conceptual art... another good money move... but what he's done thusly is left behind a gold mine.
Eski sahibi kavramsal sanata merak sardı. O da iyi bir yatırım aslında ama geride bir altın madeni bıraktı resmen.
The money's good.
İyi para kazanırdın.
This "thing" tried to steal the Good Lord's money!
Bu yaratık Yüce Tanrı'nın parasını çalmaya yeltendi!
And she won it after rubbing the belly of her good luck charm... Huh. Tubro, the fat, Panamanian god of money.
Piyangoyu kazanmadan önce, kendisine şans getirsin diye Panama'lı şişman Para Tanrısı Turbo'nun karnını ovalamıştı... Şans getirecek birşeyleri okşamaya ihtiyacım var.
We don't want nobody in there, nobody's spending good money in Sal's, until we get some black motherfucking pictures on the wall.
Duvara siyahların da resmini asana kadar kimsenin oraya gidip para harcamasını istemiyoruz.
If it keeps you in the Church's good graces. Ain't it peculiar how money seems to do that very thing?
Eğer seni kilisenin güzelliğinde tutacaksa buna ne kadar verdiğin önemli midir?
Unless he's made another pass at you he's probably got his drug money living the good life in South America.
Eğer sana aşık olmadıysa büyük ihtimal uyuşturucu parasıyla Güney Afrika'nın güzel yaşantısını sürdürüyordur.
It's big for the money. It's not beautiful, but they keep it up pretty good.
Bu para için büyük bir yer.
You have the money and you can't wait to see if she's as good as the guys say she is.
Parayı buldun ve adamların söylediği kadar iyi olup olmadığını görmek için sabırsızlanıyorum....
Maybe there's a way for you to take the money and feel good too.
- Belki hem parayı alıp hem de kendini iyi hissetmenin bir yolu vardır.
I said, " You take something this good, you go to a man- - has invested in the past- - you go to him direct and offer the money to him- - rebate.
Ben de dedim ki ; " İyi bir teklifi alırsın adama gidersin... daha önce yatırım yapmış birine direk gidersin ve teklifini sunarsın...
Good, I want to get that money over to the Children's Hospital as soon as possible.
Paranın Çocuk Hastanesi'ne verilmesini istiyorum..
Yes, well the money's good if the tip's good.
Parası iyi... ipucu iyiyse.
The money's good.
Parası iyi.
The money's good and it's honourable.
Parası iyi ve şerefli bir iş. Ne dersin?
He left us a note wishing us good luck and took a chunk of the money.
Bize, şans dileyen bir not bırakmış ve zar zor topladığımız paradan bir hayli götürmüştü.
Your mom said the policeman is a very good man and when your sister Masoumeh got sick he spent a lot of money for her treatment
Annen jandarmanın çok iyi bir adam olduğunu söyledi. Kız kardeşin Masume hastalandığında tedavisi için çok para harcamış.
The money's pretty good.
Parası oldukça iyi.
It's not good to talk about money. It can affect the friendship.
Para konusunda konuşmak kötüdür, arkadaşlıkları bozar.
If it were any good... I would've gotten all the money.
İşe yarasaydı paranın tamamını almış olurdum.
the money's gone 37
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
good afternoon 2327
goodwin 111
good morning to you too 27
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
good afternoon 2327
goodwin 111
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17