Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / Think positive

Think positive перевод на турецкий

322 параллельный перевод
I always like to think positive.
Ben hep olumlu düşünmek isterim.
Think positive.
Pozitif düşün.
- Think positive!
- Olumlu düşün.
Think positive!
Pozitif düşün!
I think it's all here But I really don't know how we're gonna fit it all in Think positive.
Bence her şey tamam olmasına tamam da bunca şeyi nasıl sığdırabildik aklım almıyor.
Think big, think positive.
Büyük düşün, pozitif düşün.
Think positive.
Olumlu düşün.
Just hold a steady course and think positive thoughts.
Sabit bir rota izleyin ve olumlu şeyler düşünün.
Think positive, dude.
Olumlu düşün, dostum.
Sometimes you just have to think positive.
Bazen sadece pozitif düşünmen gerekir.
Just think positive.
Olumlu düşün.
- Just think positive.
- İyimser düşün.
Think positive!
Poizitif düşün, Frank!
Think positive and good things will happen.
Pozitif düşün, iyi şeylerin olduğunu hayal et!
Think positive, Mr. Chang. Maybe we'll get lucky and win.
Belki şans bize güler de kazanırız.
You gotta think positive.
Olumlu düşünmelisin.
Think positive.
Olumu düşün.
You want me to wait outside and think positive thoughts?
Dışarıda bekleyip olumlu şeyler mi düşüneyim?
Think positive.
Pozitif düşünün.
Just think positive.
Pozitif düşün.
- Think positive, Peggy.
- Olumlu düşün Peggy.
1 still believe your story, but 1 think it's time you gave me a little more positive proof.
Hala hikayene inanıyorum, fakat zamanın da geldiğini düşünüyorum... bana müspet bir kanıt verdiniz.
I'm not positive... but I think that woman was here back then.
Emin değilim ama bu kadın o zamanlar da buradaydı sanki.
I only think of positive things.
Yalnızca olumlu şeyleri düşünürüm.
Oddball, I can't make it work without the parts no matter how positive I think!
Antika, ne kadar olumlu düşünsem de parçalar olmadan bunu çalıştıramam.
I don't think you can fully judge a fraternity... without looking at the positive qualities of the people in it.
Bence bir derneği, içindeki kişilerin olumlu yönlerini... dikkate almaksızın yargılıyamazsınız.
[Beeping] Michael, I think I've made a positive identification.
Michael, olumlu bir kimlik tespiti yaptığımı düşünüyorum.
I think we're dealing with a potentially positive learning experience that can- -
Bence karşı karşıya olduğumuz şey... olumlu anlamda bir şeyler öğrenmemizi...
Think positive.
Elbette.
And I think it would make a positive statement.
Ve sanırım olumlu bir yakınlaşmamız olacak.
Think... positive!
- Olumlu düşün!
I think that ought to go in your record as a positive achievement.
Önemli bir başarı olarak kayıtlara geçmeli.
Do you think you have a positive attitude?
Senin olumlu bir tavrın olduğunu düşünüyor musun?
I think, of all the paintings Klimt did in that period, this is the most positive.
Bence Klimt'in o dönemde yaptığı bütün tablolar arasında en iyimser olanı bu.
Don't you think it's premature to be so positive?
Bu kadar kesin konuşmak için biraz erken değil mi?
I've always felt it would be a very positive thing and it should be pushed as far as it can go. I think it's going to have a very hard time. There's just such a concentration of resources and power that alternative media, while extremely important, are going to have quite a battle.
Bu noktada medyanın görevi barışçıl çözümlerin sağlanabilmesi için olasılıklar sunmak, binlerce kişinin ölümüne ve bir ülkenin sonuna neden olacak bu acımasız savaş kararının tartışılması için öneri getirmektir.
I think this is going to have a positive effect on Peter.
Neden bilmiyorum ama bu Peter üzerinde olumlu bir etki yapmış.
How about a positive LSD story, that would be newsworthy, don't you think?
Olumlu bir LSD hikâyesinden ne haber? Bunun haber değeri olurdu.
Bottom line is, the positive-acting teens don't believe in evolution and don't think they should have to learn it.
Hepatit A, B, ve C mi? Bu ikisinin hayatta kalması inanılmaz.
I think that's the first time I've heard you say anything positive about being here.
Sanırım, burada ki hayat hakkında senden ilk kez iyi bir şeyler duyuyorum.
I think we should look on the positive side.
Elimizde çok önemli bir şey var.
If you're actively seeking a career in the professional ice skating field... In the spotlight, so to speak. - I think you have to maximize your positive features.
Eğer buz pateni alanında bir kariyer yapmayı düşünüyorsan, spotlar altında olacaksan bence pozitif özelliklerini güçlendirmelisin.
- Do you think I'm bound to explain? - You were very positive.
Mecbur olduğumu mu sanıyorsun?
No, I think I've found a positive angle.
- Ne söyleceksen söyle yeter. - Sanırım olumlu bir yönünü buldum...
I'm not positive, but I think I can fit your entire foot in my mouth.
Emin değilim ama sanırım Tüm ayağını ağzıma sokabilirim.
- I don't think Susan's HIV-positive.
- Susan, HlV pozitif mi? Hayır.
- I'm not positive, but I think it's dematorin.
- Emin değilim ama galiba dematorin.
That'll give them something positive to think about.
Böylece kendilerini iyi hissederler.
I mean, I hate to pry but I'd like to think that there's still something positive in the life of a starship captain these days.
Burnumu sokmayı sevmem ama umarım hala bir yıldız gemisi kaptanının hayatında pozitif bir şeyler vardır.
Cindy, I think we may have a positive here.
Sanırım bu pozitif Cindy.
Well, considering that you were with Domino last night I think it would be only fair to you to let you know that she got the results of a blood test this morning and it was HIV-positive.
Dün gece Domino'yla beraber olduğun düşünülürse sana söylemem ve senin öğrenmen hakkın. Bu sabah kan testlerinin sonucunu aldı ve HIV pozitif çıktı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]