Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / Too true

Too true перевод на турецкий

1,075 параллельный перевод
Too true. too true.
Çok doğru. Çok doğru.
Alas, yes, it's but too true.
Heyhat, acı ama gerçek.
Too true, Witty.
Çok doğru, Witty.
Too true.
Çok doğru.
- Oh, too true.
- Çok doğru.
Too good to be true.
Doğru olamayacak kadar iyi.
I believe in the future of this country... and others like it forced to slow down for too long considering their true potential.
Bu ülkenin ve diğer benzer ülkelerin kalkınması gerçek potansiyelleri göz ardı edilerek yavaşlatıldı hep.
True, you're not too tall and kinda ugly but I'm short enough and ugly enough to succeed on my own.
Doğru, çok uzun değilsin ve biraz çirkinsin ama tek başına başaracak kadar kısa ve çirkinim.
- That's true, too.
- Bu da doğru.
- That is true of me too.
- Bu benim için de geçerli.
You don't look like a true businessman too.
Sen bir işadamına benzemiyorsun.
It was too good to be true.
Doğru olamayacak kaar güzeldi.
This attitude you're putting up is too good to be true!
Bu davranışın gerçek olamayacak kadar iyi!
Ah, that would be too good to be true.
Ah, bu gerçek olamayacak kadar güzel olurdu.
- It's almost too good to be true.
Neredeyse gerçek olamayacak kadar güzel.
- Nothing's too good to be true.
Hiçbir şey gerçek olamayacak kadar güzel değildir.
- Too good to be true.
- Gerçek olamayacak kadar iyi.
It's true, I drink too much.
doğru, çok içiyorum.
That sounds too good to be true, Zhongping.
Oldukça iyi bir meslekmiş, Zhongping.
It's mine. I suppose that's true of your soul, too.
Ayrıca ben, onun, senin ruhundan gerçek olduğunu varsayarım,
And you takes it too when you can, ain't that true?
Ve bazen de çalıyorsun, değil mi?
True, but it's too bad that it's not like your movie room, Mme. Nadine, where you can make everything move backwards, and go back inside your mother's belly.
Doğru, çok kötü değil. Ama Matmazel Nadine'nin montaj odasındaki gibi değil. Orada her şeyi geri sarabilirsiniz.
- That's too good to be true.
- Bu doğruysa çok iyi.
- You're just too good to be true - It's my shot, right?
Sıra bende, değil mi?
Too good to be true.
Mükemmel.
It's too good to be true.
Mükemmel.
That's too bad, although I doubt this is true.
Bu çok kötü, gerçi doğru olduğundan biraz şüpheliyim.
If you ask me fora straight answer then I shall say that, as faras we can see, looking at it by an large, taking one time with another, in terms of the average of departments, then in the final analysis it is probably true to say that at the end of the day, in general terms, you would probablyfind that not to put too fine a point on it, there probably wasn't very much in it one way orthe other.
Pekala Bakanım, madem benden direkt bir cevap bekliyorsunuz o halde şöyle diyebilirim, gördüğümüz kadarıyla geniş perspektiften baktığımızda, birini alıp diğerinin üstüne koyduğumuzda bakanlıkların genel uygulamalarını düşündüğümüzde son bir analiz yaparak şöyle diyebilirim ki genel koşullarda, günün sonunda şuna ulaşmanız kuvvetle muhtemeldir ki o kadar açıkça üstüne gitmeden öyle ya da böyle içine dahil olmamalı.
Nothing is too wonderful to be true, if it be consistent with the laws of nature.
Hiçbir şey, gerçek olamayacak kadar muhteşem değildir yeter ki doğa kanunlarıyla çelişmesin.
It's true that the Americans have prepared seriously, some would say too seriously, to gain success.
Amerikalılar kazanmak için işi çok ciddiye almışlar, belki de gereğinden fazla.
Too true!
Çok doğru!
It was too good to be true.
Gerçek olamayacak kadar güzeldi.
I should have known it was too cheap to be true.
Gerçek olmayacak kadar ucuz olmasından anlamalıydım.
That's true too but..
Aziz de benim yüzümden, benim korkaklığım yüzünden öldü.
Too bad it isn't true.
Bu doğru değil, çok kötü!
It ´ s too amazing to be true.
Gerçek olamayacak kadar inanılmaz.
[Gags] That's true too, you know?
Aynen de öyle, biliyor musunuz?
This is really too good to be true.
Bu inanılmaz bir şey!
Oh, that sounds stupid too, but it's true.
Gerçi bu da aptalca bir şey, ama doğru.
Holy Poker, that would've been too good to be true!
Yüce Tanrım, olsa şaşardım zaten!
Let's just hope it's not too good to be true.
Umalım da, bizim için gerçek olamayacak kadar güzel çıkmasın!
You seem almost too good to be true.
Gerçek olamayacak kadar iyi görünüyorsun.
Is it true that you've actually...? You're actually too close to some of the nerve agents they were testing?
Test edilen sinir gazlarına çok yakın olduğunuz doğru mu?
It always stops when it's only just starting... to be too good to be true.
Her zaman için tam başlarken hep aniden durur. Doğru olmak için çok iyi olmak.
It was too good to be true.
Bunun gerçek olamayacagini biliyordum.
Did anyone tell you you're too good to be true?
Sana hiç gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu söyleyen oldu mu?
Author of, "I'm not too good to be true, only too truthful to be good."
Yazar dedi ki, "Ben gerçek olmayacak kadar iyi değilim, sadece iyi olamayacak kadar geçekçiyim."
Yes, Amanda, too. You've angered me, Joseph, made me lose control, made me show my true face.
Evet, Amanda da.
You're too young, but anything, whatever your dad read, it's all true.
Daha gençsin, ama senin babanın okuduğu her şey inan bana doğru.
Its too good to be true.
Bu gerçek olamayacak kadar iyi.
- I knew this was too good to be true.
- Gerçek olamayacak kadar güzeldi zaten.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]