What is перевод на турецкий
359,422 параллельный перевод
I know what is in it.
- İçinde ne olduğunu biliyorum.
What is it?
Ne o?
What is it?
Sorun ne?
Well, I would prefer if people told me exactly what is on their mind.
Bana kalısa, herkes ne düşündüğünü doğrudan söylemeli.
What is wrong with you?
Senin derdin ne?
What is this?
Bu ne?
We must do what is best for our people and for the whole world.
Bizim insanlarımız ve tüm dünya için en iyisini yapmamız lazım.
Tell us, what is your...
Bize söyler misin...
What is a library?
Kütüphane nedir?
What is your problem?
Senin sorunun ne?
What is she into, then?
O zaman, ne olacak?
What is it?
Mesele ne?
Maybe this is... what you're looking for.
Yoksa bunları mı arıyorsun?
Is that what you want? You'll abandon yourself again?
Tam düşündüğüm gibi bu defa da kendinden vazgeçiyorsun.
What is it?
- Neler oluyor?
For what greater love is there than this, that Jesus would lay down his life for all of us?
İsa'nın bizim için hayatını feda etmesinden daha yüce bir sevgi olabilir mi?
And what a handsome boyfriend he is.
Gerçekten de yakışıklıymış.
- What do you do for a living?
- İş?
I mean, is that what all religion is?
Lanet olsun. Din bundan mı ibaret?
What white nonsense is this?
Bu nasıl bir beyaz saçmalığı?
What time is it?
Dur, saat kaç?
Is that what you want?
Bunu mu istiyorsun?
I don't know what your problem is, it sounds like the guy's crazy about you.
Derdin ne bilmiyorum, çocuk senin için çıldırıyor gibi görünüyor.
People won't go down without a fight, which is what I am now ready to have.
İnsanlar savaş vermeden kaybetmek istemiyor ben de tam bunun için hazırım.
What is this?
Bu da nedir?
What's pathetic is you showing up here after your last smack-down, Baron Strucker.
Asıl zavallı olan şey son hezimetinden sonra tekrar ortaya çıkman Baron Strucker. Kara Dul programını tekrar başlatmayı denediğini duymuştum ve kendi öz çırağın seni devre dışı bırakmış. Evet.
I have no idea what it is!
Ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok!
Is this what you meant to do?
Yapmak istediğin bu mu?
The disk is shielded, so we can't get a scan of what's inside and makes it tick.
Diskin etrafı kalkanla kaplı bu yüzden onu tarayıp içinde onu bu kadar kalın yapanın ne olduğunu bulamıyoruz.
( ULTRON'S VOICE ) This is what you would call irony.
İşte bu sizin ironi dediğiniz şey.
Is that what you think I'm doing?
Böyle mi düşünüyorsun?
What you're going through right now is a million times more meaningful than whether or not the library gets a skylight.
Tavan penceresi olacak veya olmayacak bir kütüphaneden milyonlarca kez daha önemlisin.
And what it's asking you to do is find a sense of comfort and resolution, not in the cold blue glow of a laptop, but in the golden glow of a book.
Bir rahatsız hissi ve kararla ne yapmak istediğini soruyor. Dizüstü bilgisayarın soğuk ve mavi parlaklığında değil ama altın parıltıIı bir kitapta kendini buluyorsun.
What you're doing to me is exactly the same.
- Bana yaptığınla aynısı.
Is that what you call her?
Ona böyle mi hitap ediyorsun?
So when we say team player, what we really mean is we want to see...
Yani, takım oyuncusu derken gerçekten ne görmek istiyorsak onu...
And it says it's set in a bedroom, a living room, a hotel room in Venice, and what I did is I overlaid the ground plans of every scene with projections.
Bana bir yatak odası, oturma odası ve Venedik'teki bir otel odasında geçtiğini söylediler. Ben de tüm sahneler için yer planları hazırladım. Tabii projeksiyonlarla.
I've learned that I don't actually make anything or know what to make, until I know what the space is that it's going to inhabit.
Dolduracağı boşluğu görene kadar hiçbir şey üretemediğimi veya ne yapacağımı bilmediğimi öğrendim.
This is a theater which has a brick wall right behind what you see there, and the audience who come to this space know that brick wall intimately, they're used to being confronted with shallow space.
Orada gördüğünüz şeyin hemen arkasında tuğladan duvarı olan bir tiyatro burası ve gelen seyirciler bu tuğladan duvarı hemen fark ediyorlar çünkü sığ bir mekanla karşı karşıya olmaya alışıklar.
And this is what Kanye saw when he was in the middle of sacking his set designer, and my friend heard him sacking his set designer and said, " Look at this.
Kanye'nin gördüğü tasarım buydu ve Kanye o sırada dekoratörünü kovmakla meşgulmüş. Arkadaşım, dekoratörünü kovduğunu duymuş. " Şuna bak.
What I tend to be most interested in is the psychology of a space.
ŞİDDET, ERKEKLİK, ERKEK... İlgimi en çok mekan psikolojisi çekiyor.
So what was interesting is people who came out of that play described having seen a glass box, but actually, there was no box.
İlginç olan, oyundan çıkan insanların camdan kutu gördüklerini söylemeleriydi ama aslında kutu yoktu.
The intensity of that cobalt and ultramarine and cyan, all those different blues that are going on together in that, is something that I would've seen in paint and then I would've come here and realized what happens when you pour light through it
Kobalt, cam göbeği ve açık mavinin yoğunluğu... Mavinin tüm bu farklı tonları bu resimde bir araya geliyor. Bunu Chagall'ın tablosunda görebilir ve buraya geldiğimde resme ışık altında bakınca ne olduğunu fark ederdim.
What strikes me about these windows is, from the inside, they are this glorious, jewel-like emanating source of colored light.
Beni bu pencereler hakkında şaşırtan şey, eğer içten bakarsanız büyüleyici, mücevherimsi, renkli ve ışık saçan şeyler olmaları.
And later she realized this big revolving block of her is another way of broadcasting her and what she's saying.
Ve daha sonradan fark etti ki bu dönen büyük blok onun söylediklerini aktarmanın başka bir yoluydu.
What relevance is this work to me?
İşimle bunun ne alakası var?
And because I do what I do every day, I have to make sure the showing of things is in itself the seeking for things.
Ve gündelik olarak yaptığım işten dolayı gösterdiğim şeylerin içinde bir şeyler aradığımdan emin olmalıyım.
It's actually extraordinary footage to watch, because what's happening in their brain is every time they discover something new, they're getting a little dopamine rush, which is why we're biologically selected to be in love with new things.
Aslında izlemesi bayağı sıra dışıydı çünkü ne zaman yeni bir şey keşfetseler beyinleri dopamin salgılıyor. Yeni bir şeyler öğrenmeyi çok sevmemizin biyolojik sebebi de bu.
That's what this box is about, really.
Aslında kutu, bununla ilgili.
But there is another part of me that does sort of wonder what would happen if you just picked them up and smashed them apart.
Ama bir yanım da hepsini alıp parçalasam neler olacağını merak ediyor.
What happens throughout the piece is it turns and you see it from every angle.
Yaptığımız şey, kalenin eser boyunca dönmesi ve onu her açıdan görebilmeniz.
what is it 20402
what is this 7416
what is that 6346
what is it good for 29
what is she like 42
what is she doing 254
what is the matter with you 266
what is it about 92
what is he doing 415
what is going on 1442
what is this 7416
what is that 6346
what is it good for 29
what is she like 42
what is she doing 254
what is the matter with you 266
what is it about 92
what is he doing 415
what is going on 1442